30 Yıl Önce, 30 yıl Sonra!

     30 Yıl Önce, 30 yıl Sonra!
      Kendi adıma, oldukça yoğun geçen bir ayı geride bırakmak üzereyim. Bu yoğunluğun verdiği zaman darlığı sebebiyle de köşemizi ihmal ettik.16- 20 Mayıs tarihlerinde, çalıştığım sektörün en önemli fuar organizasyonlarından Evteks 2017'yi icra ettik. Dünyanın sayılı ev tekstili fuarlarından olan Evteks, son yıllarda ülkemizde yaşanan gelişmelerden nasibini olumsuz yönde almakta. Konuya ivedilikle el atmak gerekiyor. Aksi takdirde sektörün gözbebeği ve umut kaynağı olan bu fuar, yakaladığı başarı hikayesini kaybedecektir.
      6 Mayıs günü rotamızı, ilk göz ağrımız Birleşik Krallığa yani İngiltere ye çevirdik. 1987- 1989 yılları arasında eğitim için gittiğimiz ve bugün geldiğimiz noktada hayatımıza büyük katkılar sağlayan Birleşik Krallık toprakları yurt dışında ilk ayak bastığım ve yaşadığım yerdir. Bu sebeple de bendeki yeri farklıdır. Geçmişten bugüne birçok defa ziyaret etme şansını bulduğum bu ülkeye her girişimde, ilk günkü heyecanımı yaşarım. Havalimanın kapısından kendimi dışarıya atmamla birlikte de, çok kısa sürede ülkenin özgün karakterine uyum sağlarım. 65 Milyon nüfusu, 35.000.-USD'lık kişi başına düşen milli geliri ve de bir çok özelliğiyle şüphesiz ki dünyanın en büyük güçlerinden bir tanesidir. Hatta gücün çekirdeğidir. Kısacası şu fani dünyanın en baş aktörlerindendir.
      Bu büyük ülkenin benim açımdan en önemli özelliği ise, size asla sürprizler ve hayal kırıklıkları yaşatmamasıdır. 30 yıl önce bıraktığınız hemen her şeyi 30 yıl sonra aynı yerde bulabilirsiniz. Ne ülkenin başkenti Londra, ne de diğer şehir ve kasabaları, zaman ve zamanın getirilerine boyun eğmez! Nüfus artışı, göç gibi demografik hareketlere bağlı konut ihtiyaçları, çoğalan taşıt sayıları, küçük bir taşı bile yerinden oynatamaz. 1600'lü yılların ikinci yarasında çıkan büyük Londra yangını sonrası yaşanan gelişmeler Londra'nın kentleşme kurallarının oluşturmaya başlamısına vesile olmuştur. 18. Yüzyıl da, Avrupa'dan bir asır önce ise modern şehirciliğe geçiş için kurallar yazılmış ve şehircilik normları belirlenmiş. Şehrin en önemli caddeleri zaman içerisinde asla keyfi uygulamalarla genişletme çalışmalarına sahne olmamıştır. Britsh Museum gibi kentin en sembolik ve de önemli yapılarından birisinin önünde bile sıradan iki şeritli bir yol hiç bir surette bozulmamıştır.
      Dünya finans merkezlerinin en önemlisi olan Londra'da, bugün İstanbul'un 4/1 kadar bile gökdelen yoktur. Uzun lafın kısası, Londra ve diğer İngiliz şehirlerinde 30 yıl önce bıraktığınız herhangi bir ağacı, bir oturma bankını, bir mağazayı, bir binayı aynı yerde rahatlıkla bulabilirsiniz. Zaman tüm hızıyla geçse de, değişim tüm gücüyle geçmişi silmeye çalışsa da, Avrupa'nın en çok yabancı yatırımcı çeken ülkesi, İngiltere konuklarını zaman yolculuğunda ağırlar. Sizi bilmem ama açıkçası ben bu durumu ciddi anlamda kıskanıyorum.
       Ve Cambridge! Dünyanın en eski ve en ünlü üniversite şehirlerinden bir tanesidir. 130 bin nüfusuyla bir öğrenci ve turizm şehridir. Öğrenci ve turizm şehri, size de bir şeyler hatırlatıyor mu? Cambridge Üniversitesi.
       1209 yılında kurulmuş. Tabi ki, kıyas götürmez bir derinlik ve tarihi üzerinde barındırıyor. Son derece sevimli ve etkileyici bir şehir. Öğrencilerin tamamına yakını bisiklet kullanıyor. Şehirde korna sesi yok! Sadece kuş sesi ve bisiklet tekerleklerinin sesini duyuyorsunuz. Örnek alınması gereken birçok şey var özellikle de kendisini üniversite şehri olarak adlandıran şehirler adına.
                                                       Cumhur Bandakçıoğlu 
Fotoğraflar:
1: Folkestone/ Kent
2: Cambridge ve Bisikletler
3: Piccadilly 14 Nolu Otobüs