Yine yeniden Antalya!

      Ocak ayının 3. haftasını Antalya'da Otel Ekipmanları Fuarı'nda karşıladık bir kez daha. 3 yıl yaşamışlığın vermiş olduğu hislerle Antalya'ya karşı farklı bir sevdamız var. Her ne kadar 90'lı yılların sonundan çok farklı olsa da, ciddi bir doğa katliamları yaşasa da, Antalya güzel bir şehir. Tıpkı İstanbul gibi, ne kadar darbe alırsa alsın farklılığını ve büyüsünü yitirmeyen bir şehir. Türk Turizmi'nin başkenti! Hal böyle olunca da otel ve konaklama sektörünün ülkemizdeki en önemli fuarlarından olan bu fuarın Antalya'da düzenlenmesi kadar doğal bir şey olamaz. Kısa bir bilgi vermek gerekirse, bir otelin ihtiyacı olan A'dan Z'ye her türlü sarf malzemesinin sergilendiği ve otel yönetimleriyle buluştuğu nokta diyebiliriz.
      Belki daha önceki yazılarımda da yer vermişimdir; Yılmaz Erdoğan'ın meşhur Sitcom'u 'Bir Demet Tiyatro'nun' bölümlerinden bir tanesinde, sevilen karakterlerden Fadıl, otobüsle İstanbul'dan Ankara'ya seyahat etmektedir. Yoğun kar yağışı sebebiyle Bolu civarlarında bir yerleşim merkezinde de, yolda kalan otobüs yolcuları araçtan inerek kimisi köy kahvesi ne kimisi diğer esnafa dağılır. Fadıl girdiği dükkânın sahibine; amca burası neresi diye sorar. Yaşlı adam Camışlar der. Nereye bağlı bu Camışlar diye sorduğunda, yaşlı adam; Bolu'ya bağlı emme, biz Antalya'ya bağlanmak istiyoruz, sıcak denizlere açılmak istiyoruz, diyerek cevap verir. Bu komik diyalogu doğrularcasına bugün Antalya'daki Bolulu nüfusunun ciddi noktalara geldiğini söyleyebiliriz. Özellikle 12 Kasım 1999 Depremi sonrası ciddi bir Bolulu göçü alan Antalya, bunun öncesi ve sonrasında da turizm sektörü odaklı Bolu ve çevresinden göç almaktadır. Dolayısıyla Antalya'da bir Bolu cemiyetinden söz edebiliriz.
      Başta Turizm olmak üzere hemen hemen her sektörden Bolulu, bugün Antalya'da yaşamaktadır. Fakat gözlemlediğim kadarıyla Antalya'da Bolular'ın bir araya geldiği ve organize olduğu bir dernek veya birlik yok.  Facebook üzerinden 'Antalya'daki Bolular Platformu' adında bir oluşum olsa da, bunun pek bir aktiviteye sahip olduğunu zannetmiyorum.  Bugün örgütçülük ve dernekçilik iyi bir yapı üzerine oturtulduğunda üyelerine ve memleketlerine maddi ve manevi birçok fayda sağlayabiliyor. Dileğimiz böyle bir yapının oluşması ve Antalya da insanlarımızı yana yana getirebilmesidir. Bolulular'ın pek kenetlenmeyi sevmedikleri söylense de, gelecek nesillerin daha fazla birbirine kenetlenmesi ve birlikte hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum.
     Antalya günlerimizde her zaman olduğu gibi fuar mesaisi sonrası zamanımızın büyük bölümünü 'Antalya Büyükelçim' Murat Başara ile beraber geçirdik.  Fuar esnasında hemşerilerim; Erkan Büyükakman abim,  güzel arkadaşım Dide Elmas, Bolu'nun iftiharı  Aşçıbaşımız, Şinasi Karanlıkoğlu ile de yan yana gelme şansımız oldu. Fuar boyunca yapılan yarışmalarda,  Akdeniz Profesyonel Aşçılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Taşkestili hemşerimiz Şinasi Karanlıkoğlu ve ekibi, sebze dekorunda bu yıl yine birincilik aldı. Ekip lideri hemşerimiz Serdar Ateş ve Aydın Doğan da, bu başarıda büyük pay sahipleriydi...
      BOLU markası turizm sektöründe bir ayrıcalık ve üst sınıf anlamına geliyor. BOLU markasından faydalanan, Bolu ile hiçbir alakası olmayan işletmelerde her geçen çoğalıyor. İşte son örnek Antalya'nın en modern AVM'si Lara'da bulunan Terra City'nin hemen karşısındaki Bolu Dağı Et Mangal Restoran. Sahiplerinin İzmitli olduğunu öğreniyoruz! Ne diyelim iş bilenin kılıç kuşananın.

Fotoğraflar; 
1-Ağaoğlu Otel Tekstili standında Lezzetin Şefleri, Ben Mehmet Yaşar(Gaziantep), Serdar Ateş (Bolu),Mustafa Döndü Çil (Çaycuma) Şinasi Karanlıkoğlu(Bolu), Yusuf Akarsu (Kahraman Maraş), Murat Çamkerten ( Rize)
2-Şef Şinasi Karanlıkoğlu
3- Aşçılarımızın sanat eserleri
4- İzmitli Bolu Dağı Et Mangal