Sıcağa da HAYIR, Referandumda da HAYIR!

   Ülkemiz, tarihinin her anlamda en sıcak dönemleriden bir tanesini daha yaşamakta.
İstanbul son yılların en sıcak yaz mevsimiyle karşı karşıya. Geceleri uyumak imkânsız gibi bir şey. Bolu tarihinin de en sıcak yaz günlerini yaşadığı duyumunu alıyoruz. O püfür püfür yorganla yatılan yaz gecelerinin artık anılarda kaldığı dile getiriliyor. Önümüzdeki hafta Ramazan ayına başlıyoruz sıcaklık dereceleri ve nem bu seviyede devam ederse oruç tutacak müminleri zor bir Ramazan bekliyor diyebiliriz.

   Ülke gündemine dönecek olursak zaten uzun zamandır kaynıyor. İster kabul edin ister kabul etmeyin, Türkiye bugün bir kaos ortamının içindedir. Hükümet, Muhalefet, Ordu, Güneydoğu belkide tarihinde hiç bu kadar büyük bir ayrışmaya gitmemiştir. Bunca sıkıntı içinde hiç kuşkusuz ki, mevcut siyasi iradenin gündeme yerleştirdiği Anayasa Değişikliği Referandumu bu sıcaklığı daha yükseltmektedir. Türkiye elbirliği ile bölünmeye doğru itilmektedir. Büyük bir çoğunluğu okumayan, irdelemeyen seçmen yapısına sahip olan ülkemiz insanına sanki 30 yıl önce Askeri Cunta tarafından hazırlanıp, bugüne kadar hiçbir değişikliği maruz kalmayan bir anayasanın değişikliği yapılıyormuşçasına iktidar ve çevresi tarafından propaganda yapılmaktadır.

   Hâlbuki yapıldığı tarihten bu yana 16 defa değişikliği uğramış yamalı bohça bir anayasaya, tamamen siyasi iktidarları ve yöneticileri korumak, yaptıkları ve yapacakları hatalar karşında bir emniyet sistemi oluşturmak için yapılan değişiklikler, özgürlükler artıyor kamuflesiyle topluma sunulmaktadır.

   Her yanıyla, hatta referandum tarihi ile (Bayramın son gününe denk getirilmiş ve Türkiye'de sandığına pek sahip çıkmayanların zaafları göz önünde tutulmuştur) buram buram sırıtan bu aldatmacada HAYIR oyunun her iki taraf içinde çok daha hayırlı olduğunu düşünmekteyim.

    TARTIŞMA'dan başka bir şey yok!

    Malumunuz yaz dönemi TV kanalları bu dönemi en az maliyetle çıkarmanın yolunu bulmuş.
    Coğrafya da tartışmaya son derece müsait olduğunu da göz ardı etmemek lazım. Son 3-4 yıl içinde kurulan ve yayına başlayan bir dolu yeni kanalla karşı karşıyayız. Büyük bir bölümü yağdanlık görevi yapıyor. Ve bu kanallarda birbirinden ilginç tipler; Adam TSK'dan yıllarca nemalanmış. Binbaşı olunca emekliliği hak edip istifayı basmış. TSK'dan aldığı ikramiyeyi cebine atmış, muhtemelen OYAK'tan uygun fiyata aracını altına çekmiş. Şimdi TV kanalarında üç beş kuruşa TSK'yı yargılıyor. Her akşam başka bir kanalda boy gösteriyor. Bunun gibi bir dolu enteresan tipler TV ekranlarında karşımıza çıkıyor. Spor programları deseniz hepten bir rezillik formatında.
   Liglerin başlangıç tarihi yaklaşıyor. Yaklaştıkça yorumcular azıtıyor.
Kısası ülkede tartışma ve kaos dışında hiç bir şey üretilmiyor.