Fransa?dan selam var

Yurt dışındaki hemşehrilerimizle buluşmalarımız devam ediyor. Bu hafta İnternet üzerinden bir mesaj aldım. Mesaj Fransa?dan Lyon?dan geliyor. Çok genç yaşta Bolu'dan önce İstanbul, daha sonra Fransa?ya eğitim için giden Cemil Can Sanbay?dan. Cemil önce kendisini tanıtıyor daha sonra da Beni Fransa?ya da beklediğini söylüyor. Cemil ile daha önce tanışmadım ama ailesini iyi tanıyorum. Cemil bir zamanlar Boluspor?un unutulmaz futbolcularından Selçuk Sanbay ağabeyimizle, Bolu Atatürk Lisesi emekli öğretmenlerinden Mine Hitit Sanbay?ın oğlu. Yazdığı internet mesajında tüm içtenliği ve samimiyetiyle her zaman Fransa ile ilgili bir konuda her türlü yardımı yapabileceğini söylüyor. Yukarıda belirttiğim gibi uzun yıllardan beri Bolu dışında olmasına rağmen, Bolulu kimliğini unutmaması ve ona sahip çıkması ve bunu gururla söylemesi oldukça etkileyici.

Bu köşenin ve bolununsesi?nin dünya üzerinde bir çok yerde okunması son derece gurur verici. Daha da önemlisi, Bolu'dan kilometrelerce uzaklarda çok güzel hemşehrilerimiz yaşıyor ve yetişiyor. İnanıyorum ki bu genç arkadaşlarımız yurtdışında kazandıkları bilgi ve birikimleri ileride Bolu için çekinmeden harcayacaklardır. Cemil?e bende uzun bir mesaj yazıyorum. Fransa?ya yolumuz düştüğünde kendisiyle muhakkak bir araya gelmekten mutluluk duyacağımı belirtiyorum. Sizler bu yazıyı okuduğunuz sırada bendeniz yine memleketten çok uzaklarda olacağım. Bu seferki rotamız Honk Kong. Adetimiz olduğu üzere, bolununsesi?nin Honk Kong?da okuyucusu olan hemşehrimiz varsa kendisiyle buluşmak bize büyük mutluluk verecektir. Cep numaram

+90 532 212 27 25.

10 Kasım 2005 tarihinde Atatürk?ü ölüm yıldönümünde bir kez daha anacağız. İnternet üzerinde dolaşan bir yazıyı sizlerle paylaşıyor ve Onun önünde bir kez daha saygıyla eğliyorum.

ATATÜRK...

Gençliğinde kot pantolon giyememiş...

Sevgilisinin elinden tutup hasılat rekorları kıran bir sinema filmine

gidememiş...

Padişah ona Trablusgarp Cephesi'nde görev verdiğinde, lüks uçak şirketinin,

first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiştir.

Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej esliğinde Mercedes'lerle gezememiş Anadolu'yu...

Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs?ta Samsun'a ayak basan

ayağında spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi yokmuş.

Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren

mini etekli ponpon kızlar da yokmuş...

Tarih kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları İzmir?den denize döktükten sonra

timsah yürüyüşü de yapmamışlar.

Ülkesinde yapacağı devrimleri, unutmamak için not alacağı bir

cep bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde bulunacakları

da cep telefonundan öğrenememiş!

Atatürk için üzülüyorum. Dağ gibi adam, bir radyo programına faks

çekemeden, İsmet Pasa için Safiye Ayla'dan bir istek parçası isteyemeden

gitti.

Lozan Zaferi'nden sonra veya Cumhuriyet?in ilanından sonra arabaya atlayıp

sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur

atamadı. Evinin balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı.

Atatürk'e acıyorum... Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir

dönemde dünyaya gel, sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik

sistemini getir. Aaaah ah...

Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak,

babasının Mercedes?ini alıp söyle bir Boğaz turu çekmek dururken...

Bunları yapmadı Atatürk... Keyif çatmadı... Tüm hayatını ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı...

İŞTE ONUN İÇİN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK, HER FIRSAT ELİNDE VARDI. O İSE

SADECE BU MİLLETİN BAĞIMSIZLIĞINI İSTEDİ.

BÜTÜN SUÇU 2 KADEH RAKI İÇMEKTİ O KADAR.....

Tüm okurlarımızın yaklaşan RAMAZAN BAYRAMINI EN İÇTEN DİLEKLERİMLE KUTLUYOR SAĞLIKLI VE MUTLU YARINLAR DİLİYORUM.