Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Bir hafta sonu yazısı

Cumhur Bandakçıoğlu

    27 Haziran 2005

    22.Haziran.2005 günü bilgisayarımıza düşen bir mesajın açılımında, 27.Haziran.2005 günü yani bugün için Uşak?ta olmamız gerekiyor. Oflayıp puflarken her zaman olduğu gibi yine kafamızda yıldızlar çakmaya başlıyor. Acaba nasıl bir rota çizsek, ne zaman gitsek diye. Malumunuz memleketin kuzeyi sanki sözleşmiş gibi her hafta sonu yağmur bulutlarıyla buluşuyor. Çok kısa süre içersinde rotayı belirliyoruz. Hafta sonunu Uşak?a 2-3 saat mesafede Akdeniz, Ege kıyılarında bir yerde geçirip, pazar gecesi veya pazartesi sabahı Uşak?taki mesaimize başlayabiliriz. Tabii bu dediğim mesafeler karadan yapılacak bir yolculukla en az 8-10 saat arasında bir zamanı karayollarımıza hediye etmek anlamına geliyor. Gittiğim yerin adını vermiyorum, çünkü bu çok kısa süre içersinde göremediğimiz, ziyaret edemediğimiz arkadaşlarımız, dostlarımız ve büyüklerimiz bizim yazıyı okuyunca haklı olarak sitem ediyorlar. Belki de bir çok yönden sıkıntı ve çekilmezliklerle dolu yaşama sahip olduğumuz memleketimizde güzel gelişmeler de olmuyor değil. İşte bunların bir tanesi de özel havayollarının ekonomik fiyatlı iç hat uçuşlarıdır. Yıllarca Türk insanı THY?nın tekelinde keyfi fiyatlarla uçarak, bir mesafeden bir mesafeye gitme kolaylığına uzak kalmıştır. Artık nerdeyse yarı fiyatına bile bilet alma şansınız olan özel havayolu şirketlerinin, bu muhteşem hizmetiyle karşı karşıyayız. O, sıkıcı ve saatlerce süren otobüs yolculuklarına mahkûm olmamak inan çok güzel bir duygu. Özel aracınızla da gitseniz değişen bir şeyin olmadığı uzun yolculuk ortamından, uçak yolculuğu ile bir saatin altındaki bir uçuşla kendinizi bambaşka bir dünyada bulabiliyorsunuz. Bolu'nun iki metropolün arasında olması sebebiyle, uçak yolculuğunun rahatlığını direkt olarak yakalama şansı zor. 3 saatlik bir otobüs yolculuğu ardından 1-2 saatlik bir oyalanma ve 1 saatlik uçuşu da eklersek en az bir 6 saatlik zaman dilimi ne kadar tercih konusu olur bilemiyorum. Yine de ülkemizdeki yolların durumu göz önüne getirildiğinde ciddi anlamda düşünülebileceğini tahmin ediyorum. Aklıma gelmişken kafama takılan bir konu, neden Bolulu girişimciler acaba kaliteli otobüs (Varan-Ulusoy kalitesinde) taşımacılığına uzak bakarlar, anlam vermek zordur. Kaynaşlı- Gerede arasında bir çok TIR?ın atıl olarak beklediğini hepimiz biliyoruz. Yani milyonlarca YTL boşa yatıyor. Hizmet olarak üst seviyede servis veren bir firmanın öğrenci gerçeğini de arkasına alarak, Bolu-İstanbul, Bolu-Ankara arasında başarılı olmaması için hiçbir sebebin olmadığını ve önlerinde kimsenin duramayacağını tahmin ediyorum. Eminim ki mevcuttan %10-% 20 farkla çok güzel ve farklı bir hizmet anlayışıyla, Bolu'ya ve Bolu'dan metropollere insanlar taşınabilinir. Hoş, hesabını kitabını bilmiyorum ama o atıl yatan TIR?ları görünce, madem ulaşım sektöründe yatırımınız var, neden bu yolcu taşımacılığında da olmasın diye düşünmemek elde değil. Haksız mıyım? Neyse biz kaldığımız yerden devam edelim. Cuma günü 17:00 de kalkan uçağımız, alanda yaşanan sıkışıklıklardan ötürü saat 18:10 gibi hedef noktaya indi. Yani tam bir saat sonra İstanbul cehenneminden bambaşka bir dünyaya ulaştık. İnanın eğer 17:00 Merter?de ki ofisimden çıksam, karşı yakaya 1 saatten önce geçme şansım yok. Daha önceden bölgeye tatil ve iş amaçlı gelen bizim ekipten, Bolu'nun önemli ve önde gelen isimlerinden bir arkadaşım beni havaalanından aldı. Ardından 2 güzel sıcak ve stresten uzak günü, beraberce, buradaki yerleşik arkadaşlarımızla geçirdik. Darısı tüm okuyucularımın başına. Yani kısa da olsa bulunduğunuz ortamdan uzaklaşıp, dinlenmek güzeldi.

    Cumartesi 25 Haziran 2005 sabahı Posta Gazetesi?ne meşhur reklâm afişimiz, yine birinci sayfadan girmişti. Bu sefer malum sansürlemenin tepkiden dolayı kaldırıldığı yazıyordu. Hiç kimse tersini söyleyemez ki, mevcut siyasi iradeden madden olmasa da, manen güç olan bazı kendini bilmezler, moda şeklinde benzer davranışları memleketin birçok yerinde yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar. Bu davranışların ortamı germek ve tepki çekmekten başka hiçbir işe yaradığını zannetmiyorum. O afişe tepki veren iki avukat (Bilmiyorum gerçekten avukat mıdırlar?) acaba doğayı yok edenlere, kirletenlere bugüne kadar hiç tepki vermiş midir? Parklarda çekirdek yiyip çöplerini yere atanları, sokağa sigara izmariti atanları, tükürenleri gidip uyarmış mıdır? Hiç zannetmiyorum.

    Tebrikler Berk?e

    Her ne kadar son dönemlerde Umut Menekşe ile sıkça gözüksek de, asıl ve eski arkadaşım Ufuk Menekşe?dir. Ufuk çok genç yaşta bir yuva kurdu. Tabi bunun meyvelerini de çok genç yaşta aldı ve almaya devam ediyor. Günler aylar yıllar geçti. Ufuk ve Oya?nın oğulları Berk büyüdü ve geçtiğimiz hafta sonu sünnet oldu. Başta Berk olmak üzere tüm Menekşe Ailesi?ni tebrik ediyorum.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak