BolununSesi; Halkın Gazetesi

New York da bir ilkbahar ve Bolu'ya gönül den selamlar !

Cumhur Bandakçıoğlu

    18 Nisan 2005

    Yaklaşık bir hafta aradan sonra tekrar merhaba! Oldukça yoğun bir Nisan ayı yaşıyoruz. Bu yoğunluk ay sonuna kadar devam edecek gibi gözüküyor. 15. Haftaya Bolu dan aldığımız  özel bir davetle başlamıştık. 04 Nisan 2005 günü İstanbul?dan  yola çıkıp 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle gerçekleştirilen Vefa ve Şiir Gecesine katıldık. Bu çok özel gecede son derece duygusal anları sevgili Yener Abimizle beraber yaşadık. Her zaman olduğu gibi kendisi bir kez daha bizlere onur verdi, gurur verdi. Bu geceyi bizlere yaşatan herkese bende sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Ertesi sabah güzel bir Bolu kahvaltısını ardından erken saatlerde İstanbul yollarına tekrar düştük. (Dünyanın bir çok  bölgesinde yaşadım diyebileceğim kadar vakit geçirdim. Gittiğim her yeri sahiplenir, o bölgenin özelliklerini yaşamaya bakar, mutlu olmaya çalışırım. Daha önce sahip olduğum hiç bir şeyi aramamaya gayret gösteririm, bir tek şey dışında o da Bolu'ya özel kahvaltılık ürünlerdir. Köy ekmeği, tereyağı, peyniri, kaymağı ve dağ çileği reçelini.. Bu lezzetleri kainat üzerinde başka bir yerde bulma şansınız inanın hiç ama hiç yok. Bolu'dan uzakta olanlar bu yazdığım şeyler için beni affetsinler. Biliyorum ki ağızlarının suyu aktı ve Bolu'ya ne zaman gideceğiz diye takvimlerine bakmaya başladılar bile.)

    08.04 2004 Cuma  sabahı A.B.D. ye hareket edeceğiz. Oldukça yoğun bir kaç günün ardından beklenen gün geliyor. Ekip arkadaşım ve genç patronum Mehmet Sesli?nin eşinin doğum sürecinin başlaması beni bir kez daha bu yolculuğa yalnız çıkarıyor. Genel olarak müşteri ziyaretleri ve buna paralel küçük çaplı bir fuar için tekrar New York?dayız. Hiç abartı olmadan dünyanın başkenti niteliğini taşıyan bu özel şehirde. Aslında Amerika denince de aklımıza genelde, New York?un silueti gelir. New Yorklu olmak gerçekten bir ayrıcalıktır. New York?a insanlar adeta  akın eder. Buna neden olan şeyin sırrı tam olarak bilinmese de insanları buraya çeken şey hiperaktif enerjik bir hayattır. Pozitif stressin olduğu tek metropoldür diyebilirim! Mili metrik kağıt üzerine konmuş gibi bir şehir plancılığının olduğu yegane yerdir. Bu devasa şehirde muhakkak kendinizi sanki daha önce orada bulunmuş gibi hissedersiniz ve muhakkak kendinizi hoş bir tecrübenin içinde bulursunuz. Ben de baharın kendini gösterdiği bu güzel günlerde bu şehri doya doya yaşadım adeta Frank Sinatra?nın unutulmaz dizelerinde olduğu gibi New York, New York senin bir parçan olmak  istiyorum.. dedim. Tabi bu rüya şehri yaşarken de İstanbulumuz aklıma geldi. Dünyanın en güzel coğrafyası, tarihin, kültürün, medeniyetleri beşiği. Neden dedim? New York kadar bir cazibe merkezi değil.. Halbuki o İstanbul öyle bir yerdi ki...1636?da Revan Seferi (Bugünkü Erivan) ile Revan kalesini aldıktan sonra IV. Murat?ın İstanbul?a yanında getirdiği  Revan Kalesi?nin Komutanı İran Şahı Tahmasp adamı Emirgüneoğlu Han (Bugünkü Emirgan semtinin adı kendisinden gelmektedir.) İstanbul?u Topkapı Sarayı?ndan gördüğünde hayranlıktan ne diyeceğini şaşırmış, Padişahın gözlerinin içine bakarak susmuş, tek tek kelimelerin üstüne basarak ve IV. Murat?ın Revan?da hayran olduğu sarayı kastederek; Ben sana yapay bir cennet sunmuştum. Sen beni gerçek bir cennetin ortasına bıraktın. Bin yaşayasın sultanım demişti!(1) İşte o İstanbul bugün çektiği turist ve cazibe bakımından New York?un çok ama çok gerisindedir. O güzel  İstanbul?u yaşanmaz bir hale sokan gelmiş geçmiş tüm belediyelerine ve yerel yöneticilerine, tüm iktidarlara ve yine bu şehri tahrip eden tüm vatandaşlarımıza bir kez daha en derin duygularımı bu vesileyle üzülerek gönderiyorum.

    Yurt dışındaki gezilerimizde en büyük mutluluğumuz, Bolulu  hemşehrilerimizle buluşmaktır.

    A.B.D?de de aylar önceden sözleştiğimiz bolununsesinin çok değerli uzaklardaki okuyucuları Sn. Ayşe Özer ve kıymetli eşleri Prof. Murat Özer?le buluşmak en önemli görevlerimizin başında geliyordu. Zannediyorum bende kendileri de heyecanla bu buluşmayı bekledik. Başta söylediğim gibi seyahatteki arkadaşımın Türkiye?de kalması her şeyi altüst etti ve benim omuzlarıma bir çok yükü bindirdi. Bu sebeple New York?a 4 saat mesafede, Washington D.C ? Maryland?te yaşayan çok kıymetli Ayşe ablam ve ailesini ziyaret etme fırsatını kaçırdım.

    13 Nisan Çarşamba sabahı kendilerini aradım ve mazeretimi bildirdim. Kendileriyle sanki çok uzun yıllardan beri  tanışıyormuşuz gibi son derece içten, uzunca konuştum. Hem çok memnun oldular, hem çok üzüldüler.Bir dahaki sefer için  kendilerine söz verdim. Bu arada onlarda büyük bir olasılıkla bu yaz Bolu'ya sevgili oğulları kardeşim Yasin Özer?le birlikte gelecekler. Yasin bu arada elektrik mühendisi ve hukuk üzerine de master yapmakta. Yani uzaklarda çok değerli bir Bolulu kardeşimiz yetişiyor. E.. artık yukarıda yazının başında bahsettiğimiz Bolu kahvaltısından sonara bu ziyaret kesinleşir diye düşünüyorum. Özer ailesi tüm Bolu'ya, Bolu'daki yakınlarına ve bolununsesi ekibine selamlarını gönderiyor. Bir önceki yazışmamızda da Yener ve Yurdaer abilerime ayrıca selamlarını göndermişlerdi. Bunuda buradan yazarak üstümden atıyorum. Yüz yüze görüşemesek de sıcak bir telefon görüşmesiyle Özer ailesiyle vedalaşıyoruz. Onları  Bolu'da görmek istiyoruz. New Yok?da ilkbahar tüm güzelliği ile devam ediyor ve biz bir kez daha kürkçü dükkanına doğru,  O dev şehri güzel duygularla geride bırakarak dönüyoruz.

     

    CHP de hareketlilik devam ediyor

    Son olarak merkez ilçenin  görevden alınmasıyla bu hareketli ortam bir müddet daha devam edecektir. Uzaktan gördüğüm kadarıyla, son derece radikal karalar alınmakta. Açıkçası bu tip karalar buna benzer bir çok oluşumda olduğu gibi, bunda da sıkıntılar yaratacak ve eleştirilerin hedefi olacaktır. Zamanlama ve yöntem açısından sıkıntı olduğuna inanıyorum. Bununla beraber yeni Merkez İlçe Başkanı Av.Tanju Özcan?ın  bu işi fazlasıyla yapabileceğine de kanaat getirmekteyim. Diğer taraftan bir çok eski partiliyi üzen kişilerinde partiden uzaklaştırılmasını son derece doğal karşılıyorum.

    Yeni yönetimlere bir kez daha başarı diliyorum. Birleştirici  bir çizgi içinde herkese kucak açmalarını temenni ediyorum ki  farklılıkları olsun.

    (1): Güç ve Güzellik. IV. Muratın Hayatı... Adnan Özyalciner.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak