Beyaz Et Festivali

Geçen hafta köşemizi, diz üstü bilgisayarımızın su koyvermesi ve de 30 Ağustos bahanesiyle ofis ortamından uzakta olmamız nedeniyle boş bırakmak zorunda kaldık. Açıkçası uzaklardan da Bolu gündemiyle ilgili fazla bir şeyler yakalayamadık. Geçtiğimiz hafta içinde yerel gazetelerimizi tamamen taramamıza rağmen, dişe dokunur bir şey yakalayamadık. Tavuk pisliği kokusu ve buna istinaden bir tür günah çıkarma operasyonu olarak yapılan Beyaz Et Festivali, memleket gündemini birinci sıradan işgal ediyor. Festivalin ismi için, tavukçuluk festivali demek yerine neden Beyaz Et Festivali tercih edildi pek anlamadım. Acaba festivale, hal pazarında bulunan meşhur balıkçılarımızda mı destek verdi de Beyaz Et Festivali ismi tercih edildi bilemiyorum! Kent hayatı için önemli olan bu tip sosyal etkinliklerin yapılmasına bizde candan katılıyoruz. Hoş bizde şehircilik anlayışı biraz dar olduğu için, bu tip organizasyonlarda ciddi alt yapı eksiklikleri bulunmaktadır. Muhtemelen bir yandan eğlenirken, diğer yandan da bir çok kişi sıkıntılı anlar yaşayabilmektedir. Tabi festivalin en önemli yanı bence, 2 gün de olsa şehrin havası buram buram Seda Sayan?ın parfüm kokusuyla dolacak ve bizimde o kötü kokuları duymayacak oluşumuzdur. Ver coşkuyu Seda abla kız! Ben inanıyorum ki böyle güzel bir organizasyona imza atarak birliktelik sağlayabilen organizasyon komitesi, çok kısa bir sürede Bolu'nun toprağına ve havasına karışmış kabus içinde bir araya gelecek ve bu sorunu çözecek önemli adımları atacaklardır. Aksi takdirde değil Seda Sayan, Paris Hilton?u getirseler fayda etmeyecek ve eleştirilerden kurtulamayacaklardır.

Bir önceki hafta gazetemizin hem haber sayfalarında hem de Kamuran abimizin köşesinde, kendisinin Macaristan gezisi sonrası görüşlerini okuduk. Bu görüşleri esnasında benim yıllardır söylediğim Türkiye?nin Avrupa Birliği?ne alınmasının mümkün olmadığı konusundaki görüşlerime ve haklılığıma yer vermişti. Evet Kamuran abi, seninde gördüğün ve katıldığın gibi o bir hayaldi ama artık hayalinde ötesinde! %47 oyla AKP iktidarına onay veren necip Türk Milleti, aynı zamanda Avrupa Birliği macerasının hayalini bile artık yok etmiştir. Dünyanın 2 büyük senaristi son filmlerinde ülkemize ılımlı İslam ülkesi rolünü vermiştir. Böylelikle Avrupa ile Türkiye arasındaki farklıklar derinleştirilmiştir. Türkiye?nin Avrupalı yüzü bilinçli olarak daha da kısıtlanarak, üstlerindeki büyük bir yük kalkmıştır. Avrupa?nın sokaktaki insanı Türkiye?yi bu yüzüyle asla içine kabul etmeyecektir. Onların sempatisini kömür ve erzak dağıtarak yakalama şansımız yok. Güney kıyılarımızdaki otellerde bedava tatil yaptırsak yerler mi? Yerler mi Adil Abi? Yerler mi Muratçığım? Hoş zaten bedava tatil yapıyorlar. AKP?li dostlarımız bana kızmasın, zaten AKP yokken de hayaldi.

Yine bu satırlarda bir çok kez insanlarımızın dilinde yalama olmuş istikrar kelimesiyle ilgili yazdım. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. Aman gözünü seveyim. Aman ha diyenlerden çok çekti bu memleket, hala da çok çekiyor. Sanayiciler kan ağlıyor, ağlıyorlar ama ses çıkartamıyorlar. Ekonomimiz dışarıdan yönetiliyor. Yapı Kredi Bankası?nın ana hissedarlarından Uni Creditin bir yetkilisi çıkıyor, önümüzdeki sene doların 1,24 gerilemesi bekleniyor diyor! Sen kimsin be adam? Yabancıların İstanbul Menkul Kıymetler Borsası?ndaki payı son beş yılda yüzde 40?lardan 70?lere çıkmış. Kimin umurunda. En iyisi Merkez Bankamızı kapatalım ekonomiyi bu adamlara teslim edelim. Böylelikle ekonomiye yaptıkları gizli müdahaleler resmiyete döner. Durum böyleyken birileri de kalkıyor söyleyecek laf bulamıyor, aman ha istikrar bozulmasın diyor. Güler misin ağlar mısın! Şaka yapıyorlar galiba.

Geçtiğimiz hafta Bolu İl Genel Meclisi?nde gerçekleştirilen oturumda, Karacasu beldesinde bulunan ve İzzet Baysal Vakfınca Fizik tedavi ve Rehabilitasyon hastanesi yapılması kaydıyla Abant İzzet Baysal Üniversitesi?ne bırakılması kararlaştırılan 26.315.m2?lik arazinin AİBÜ Rektörlüğü?ne bırakılması oy birliği ile karara bağlanmış. Son derece güzel bir haber. Bolu'nun gelişimine ve Bolu markasına katkı sağlayacak ve üstünde durulması gereken bir konudur sağlık turizmi. Ankara ve İstanbul arasında bulunan güzel Bolumuz bu avantajını, turizmin bu kolunda çok rahat bir şekilde kullanabilir. Şehrimizin önümüzdeki dönem stratejileri bu yönde de çizilmelidir.

Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, TBMM?de yapılan önümüzdeki dönem Hükümet Programı görüşmeleri sırasında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal?ın, 1974 yılındaki birinci Ecevit Hükümeti döneminde Maliye Bakanlığı yaptığını, aynı dönemde faizlerin yüzde 40 düzeyinde bulunduğunu söyleyerek kendisine ve programa yapılan eleştirilere yanıt vermişti. Merkez Bankası verilerine göre, Baykal?ın Maliye Bakanı olduğu 26 Ocak-17 Kasım 1974 tarihleri arasında tasarruf mevduatı ve Merkez Bankası reeskont faiz oranı yüzde 9 düzeyinde gerçekleşmiş. Deniz Baykal?ın dört yıl sonraki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı döneminde ise tasarruf mevduatı faiz oranı yüzde 12, Merkez Bankası reeskont faizi ise yüzde 10 imiş.Türkiye?de şu anda bankaların mevduata verdikleri bir yıllık ortalama faiz ise yüzde 22 düzeyinde bulunuyor. Bir başbakan için gerçekten çok zor bir durum. Ben olsam kendisine o bilgiyi veren danışmanını bir gün yanında tutmam. Muhtemelen bay danışman pek umursamamıştır. Ne de olsa Baykal, geçimsiz, hizipçi, darbeci, kavgacı bir adamdır ve yukarıdaki yanlış söylemler Türk halkı için hiç önem arz etmez! Sn. Başbakanımız bu yanlışını sürç-ü lisan olarak kabul etmiş, düzeltmesini yaparken, Baykal la ilgili olarak 2. yanlış açıklamayı da yapmıştır. Bunları dile getirenler de CHP?li yazar olarak damga yemiştir!

Ramazan Güzeldir, Tadına varılması yaşanması gereken özel bir dönemdir. Ortaklık duygusudur, birlikteliktir, paylaşmaktır, sıkı bir kucaklaşmaktır. Ramazan Ayı?nız kutlu olsun! Bu yıl Ramazan?ı Rusya?da Moskova?da karşılayacağız. Ortasına doğru Ukrayna?dan Kiev?den merhaba diyeceğiz. Önümüzdeki hafta Moskova?dan görüşmek dileğiyle!