Şanzelize'ye asfalt olur mu?

      Şanzelize'ye asfalt olur mu?
      Geçtiğimiz haftaki köşe yazımızın konusu olan araç trafiğine kapalı İzzet Baysal Caddemiz'in yeni görünümünün yavaş yavaş şekillendiğini, hem yerel medyamızdan, hem de sosyal medyadan takip ediyoruz. Bu konuda bir açıklama yapan Belediye Başkan Yardımcımız Sn. Çetinkaya, malum yolun kısa sürede bozulması sebebiyle Bolu Belediyesi'nin zarara uğratıldığı yönünde yapılan dedikodulara itibar edilmemesi gerektiğini, yolu yapan yüklenici firmanın 1 milyon lira gibi hak edişinin ödenmediğini, yeni yolun maliyetinin de 250- 300 bin lira olduğunu söyleyerek, belediye adına, yapılan eleştirilere cevap vermiş. Bu durumda esnafın iş kaybını ve cadde sakinlerinin yaşadığı sıkıntıları saymazsak, belediyemizin dolayısıyla Bolumuzun karda olduğunu bile söyleyebiliriz!
       Yine yerel medyadan öğrendiğimiz kadarıyla İzzet Baysal Caddemiz'in zemini asfaltla kaplanacakmış. Bugüne kadar gittiğimiz gördüğümüz hiç bir ülkenin, hiç bir şehrinde araç trafiğine kapalı bir yolun asfaltla kaplandığına ben şahit olmadım. Paris'in en önemli bulvarı olan Şanzelize'de de asfaltın ne düzü, ne şekillisi, ne de renklisi bulunmamaktadır. Peki olur mu? Burası Bolu, Olur mu olur!
        Bahçelievler Mahallesi'nden çok değerli komşumuz Lütfü Erkan Gökçe abimiz gerçek bir Bolu sevdalısıdır. Geçen haftaki yazıma istinaden beni arayarak, Sabah Gazetesi'nde Hıncal Uluç'un 7 Ekim 2016 tarihli, 'Ortaköy de Tarih Sökülüyor' başlıklı yazısını okumamı tavsiye etti. Üstadın yazısında, 80'li yılların ortalarında oluşturulan ve bugün İstanbul'un en önemli cazibe merkezlerinden biri olan Ortaköy Meydanı ve ara sokaklarının parke taşlarının Beşiktaş Belediyesi tarafından söküldüğüne dikkat çekmiş. Beşiktaş'ın CHP'li Belediye Başkanı'na ciddi eleştiriler getirilmişti. Yazının içeriğinde de parke taşlarının önemine değinilmiş ve de en can alıcı noktası ise, Ortaköy'de kullanılan parke taşları yıllar önce İstanbul sokaklarında sökülmüş ve depolara atılmış yüzyıllık taşların olması bilgisiydi.       
       Taşların üzerindeki parlaklığın (Patina) ise yine çok uzun yıllar sonu oluştuğunu yazıda adı geçen ve yorumlarına yer verilen, Ortaköy ün mimari Sn. Erhan İşsözen'den öğreniyoruz. İşsözen, İstanbul'un eskiden parke taşı döşenme nedeninin, hem alt yapı tamirlerinin kolaylığı, hem de topografya için önem arz ettiğini, şiddetli yağmurlarda oluşan sellerin taşlara çarparak yavaşladığını ve parke taşı aralarından yeraltına sızdığını, asfaltta ise hızlanıp evleri bastığını belirtmiş. 
         Sizlerle paylaştığım fotoğraflardan ( Paris, Doha, Lugano, Bakü, Brüksel ve Vilnus) görüleceği gibi benzer şekilde trafiğe kapalı cadde ve meydanlarda genelde parke taşları kullanılmakta. Benim çocuklumda da Bolumuz'un bir çok yolunda parke taşları mevcuttu. Acaba o taşlara ne oldu?
       Tabi parke taşının da bazı kullanım zorlukları olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Özellikle topuklu ayakkabı giyen bayanlar için ciddi bir tehlikede arz etmekte. Bizim gibi düz yolda yürüme konusunda sıkıntısı olan toplumlar içinde pek kullanışlı olduğu söylenemez. Caddemizin yeni yüzünü merakla bekliyoruz, umarız sonuç herkesin yüzünü güldürür.