En büyük markamız İZZET BAYSAL?dır.

Geçtiğimiz hafta sevgili Yener abim gazetesindeki köşesinde, modern dünyada ticaretin başarılı olabilmesinin yolu markalardan ve markalaşmaktan geçmekte demişti. Kendisine  tamamen katılmakla birlikte, ben markanın ticaret dışındaki unsurlarda da çok önemli olduğuna inandığımı belirtmek istiyorum. Marka olgusu  her geçen gün daha da önem kazanmakta ve  yaşamın her alanında kendisini hissettirmektir. Yaşam alanımızdaki her şey artık markalaşama sürecine girmek zorundadır ki, hayatını idame ettirebilsin ve önemini kaybetmesin. Marka şirket, marka yönetici, marka öğretmen, marka üniversite, marka  avukat, marka  doktor, marka hastane, marka  tesis gibi yüzlerce örnek verebiliriz. Yaşadığımız şehirleri de önemli hale getiren unsur yine o şehrin markalarıdır. Ne kadar çok markanız varsa o kadar gözde bir şehir olursunuz. Bolumuz ise ticari markalarda bilinirlik yönünden vasatın altında bir konumdadır. Filiz Makarna, Bolu Çimento, Gentaş, Koru Otel, Yurdaer Mutfak Sanat Merkezi, Abant Palace, Kartal Otel, Bolca Hindi, Bolçi yurt çapında tanınan ve sınırlarımız içinde  faaliyet gösteren ticari markalarımızdır. Bu örnekler ne kadar çok olursa, şehrimiz bir o kadar daha önemli bir noktaya gelecektir. Markalarda insan hayatında olduğu gibi doğar, büyür ve ölebilirler. Kimisi çok uzun süre yaşar, kimisi ise çok kısa süre yaşar, kimisi önemini ve ivmesini kaybederek eski gücünün altında yaşamaya devam eder. Bu süreçleri belirleyen ise markayı elinde barındıran kişiler ve kurumlardır. Kuşkusuz ki bu kişi ve kurumların yetenekleri ve öngörüleridir. Hepimizin kabul ettiği üzere Bolumuzun gelmiş geçmiş en büyük markalarından en önemlisi BOLUSPOR olmuştur. Bugünkü konumu ise yine hepimizin bildiği gibi eski mirasının üzerinde ayakta kalmaya çalışan, direnen ve eski günlerine geri dönmek için çabalayan zor bir noktadadır. Eğer bir benzetmeyle örnekleme yapılacaksa Boluspor bugün yurt dışındaki Fransızların bir zamanlar dünya üzerinde en tanınmış markası olan Pierre Cardin veya yurt içinde yine giyim dünyasının bir zamanlar dillerden düşmeyen markası İGS konumundadır. Günümüzdeki en büyük Bolu markası ise artık İZZET BAYSAL ve kurmuş olduğu vakıftır. Ülke çapında bilinen, örnek alınan, gıpta ve takdirle izlenen, Bolu'nun üstüne bir güneş gibi doğan rahmetli İzzet Baysal?dır. Kurduğu üniversiteyle Bolu'yu ve Bolulu?ları taçlandıran  Bolu'nun değerine değer katan, hatta hata Bolu ekonomisini ayakta tutan yüce kişidir. Son olarak geçtiğimiz haftalarda Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Üstün Hizmet Madalyasıyla onurlandırılan İzzet Baysal Vakfı bir kez daha hafızalara kazınmış ve faaliyetini sürdürdüğü şehri ülke çapında onurlandırmıştır. İzzet Baysal?ın hemşehrisi olmak artık adeta bir ayrıcalık olmuştur. Bu ayrıcalık Bolulu?larındır. İzzet Baysal markasını korumak kollamak  geliştirmek ve ölümsüzleştirmek ise başta Bolu halkının olmak üzere İZZET BAYSAL VAKFI mütevelli heyetinin ve icra kurulunundur. Bu yüzdende vakıf organlarına çok büyük işler düşmektedir. Vakfın geleceği sağlam temellere oturtulmalı, dahili ve harici düşmanlara karşı iyi korunmalıdır. İnanıyorum ki, vakıf üzerinde de senaryolar yapan, vakfı nasıl bertaraf edebilirim veya ele geçirebilirim diye düşünen faniler mevcuttur. Mütevelli heyetinin ve İcra kurulunun sorumluğu çok yüksektir. Bu büyük emaneti yani Bolunun  değer biçilemeyecek kadar önemli olan markasını ölümsüzleştiremeyenler ahir alemde  yüce ALLAH?ın (SAV) ve İzzet Baba?nın gazabından kurtulamazlar diye düşünmekteyim. Bolu böyle yüce bir markaya hem de çok fazla emek vermeden asla bir daha sahip olamaz. Bu vesileyle ve şükran günleri öncesinde En büyük markamız  İzzet Babamızın aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.