Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Köroğlu'nun diyarından selam getirmişem!

Cumhur Bandakçıoğlu

    21 Kasım 2012

          12 Kasım günü rotamızı ilk defa göreceğim Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye çevirdik. Azerbaycan ismi benim belleğime çok küçük yaşlarda, zannediyorum Karayolları Bolu Bölge Şefliği'nde görevli bir ailenin çocuklarıyla girmiştir. Bu komşularımızın yaşça bizden büyük Azer ve Baycan isimli çocukları vardı, bu isimler bana ilginç gelirdi. O zamanlar Azerbaycan'ı Türkiye'nin bir parçası gibi düşündüğümü hatırlıyorum.
         O düşüncenin pek de yanlış olmadığını Azerbaycan gezimizin ardından rahatlıkla söyleyebilirim. Birçok eski Sovyet Cumhuriyeti'ne seyahat eden bir kişi olarak Azerbaycan'ı da üç aşağı beş yukarı benzer bir formata koyarak çıktığım yolda ilk an itibarıyla bu düşüncelerim, yerini biraz şaşkınlığa biraz daha hayranlığa bıraktı desem yalan olmaz. Azerbaycan Havayollarını güler yüzlü kabin personelinin uçuş esnasındaki Azeri Türkçesi'yle yaptığı anons ve konuşmaları yüzümde sürekli olarak bir tebbesüme sebebiyet verdi. 'Tek millet iki devlet' sloganın haklılığı yavaş yavaş ortaya çıkıyordu.
          Haydar Aliyev Hava Limanı'ndan Bakü şehir merkezine doğru akşamüstü alacalığında yol alırken gözlerimize inanamıyorduk.  Yollar, köprüler ve yol boyu yapılar, bizim eski bir Sovyet Cumhuriyeti değil de sanki bir Avrupa başkentinde olduğumuz hissettiriyor, şehir merkezine yaklaştıkça ve hava karardıkça bu şaşkınlığımız daha da artıyordu. Çok açık ve kesin bir dille ifade edebilirim ki, rüya şehre dönüşmek üzere olan ve de cazibe merkezi olama adımlarını çok hızlı atan bir başkentle karşı karşıyaydık.  Şüphesiz ki bu değişim ve gelişimin altında petrol, doğal gaz ve diğer yeraltı kaynaklarının zenginliği, Sovyet Rusya'dan kalan sağlam alt yapı ve vizyoner devlet adamlarının birlikteliği yatmaktadır.
          Hemen hemen bütün Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri gibi Azerbaycan'da da yönetim bir ailenin elinde olup, Azerbaycan eşittir Aliyev ailesi anlamına geldiğini söyleyebiliriz. Bu durum aslında demokrasi adına soru işaretleri oluşturmakla beraber, çok ciddi değişim ve devrim geçiren ülkelerde doğal bir geçiş süresi olarak kabul edilebilir. Gerisi artık yöneten kişinin kendisine kalmış olup, ya halkını seven, ülkesini geliştiren ve paylaşan lider olarak ebediyete adını yazdırır, ya da ülkesini yerinde saydırıp kendisini ve çevresini geliştirerek, paylaşmayan bir lider olarak er geç sonunu getirir.  Şahsen ben Aliyevler'in birinci bölümde yer aldığını ve Azerbaycan'ın daha da ileri gideceğine inanlardanım.
         Dünya'da Türkçe konuşup rahatlıkla gezip dolaşabileceğiniz iş yapabileceğiniz yegâne ülke (Kuzey Kıbrıs'ı saymazsak) Azerbaycan'dır. Çarşıya pazara çıktığınızda inanamayacağınız kadar Türk markası sizi karşılar, tekstilden otele, sağlık sektöründen inşaat firmalarına, ev tekstilinden yiyecek içecek sektörüne her köşe Türkiye der başka bir şey demez. Azerbaycan Hava Yolları'nı uçak içi müzik sisteminde başlayan Türkçe müzik, taksi de, kafelerde devam eder, otelinizdeki televizyon kanallarıyla doruğa ulaşır. Çarşı pazarda dünyanın hiç bir ülkesinde asla göremeyeceğiniz kadar tebessümü ve selamı alırsınız. 
         Aracınızla ilerlerken ışıklı yol ve yön tabelalarında ATATÜRK Prospekt ( Bulvarı), KÖROĞLU (Metro İstasyonu) yönlendirmeleri çıkar karşınıza, bu bile sizi mutlu etmeye yeter. Köroğlu demişken, Koç Köroğlu efsanesi Azerbaycan genelinde de çok ünlü olup Azeri halkı tarafından benimsenmiş ve sahiplenilmiştir. Hikâye benzer içeriktedir. Köroğlu diyarı Azerbaycan / Bakü sokaklarında dolaşırken, karşımıza ne çıksa beğenirsiniz? Biz Boluların İstanbul, Levent de adeta yeme içme mabedi olan Namlı Kebap tüm ihtişamıyla karşımıza çıkmaz mı? Kısa bir şaşkınlıktan sonra içeri dalarak kimler Bolulu diye seslendim. Ocak başının arkasındaki ustaların hepsinin Bolulu olduğunu öğrenerek İstanbul Namlı ve Bolu Canciğer de hemşerilerimiz, Selami Işık, İbrahim Ulutürk ve Cavit Tiryaki ustalarımızla tanış oldum. Sevgili hemşerilerimiz yoğun iş ortamları arasında beni içtenlikle kucakladılar, yaklaşık 2 yıldır Bakü'de bulunan hemşerilerimiz Bütün Bolu ya selamlarını gönderdiler.
          Bakü' çok ciddi bir yapılanma, restorasyon ve iyileştirme sürecini yaşıyor. Bakü merkezdeki bütün binaların cepheleri doğal taş kaplamalı olup antik açık sarı renkte. Sovyet döneminden kalan düz mimariye sahip binalar tamamen elden geçirilerek şehrin tarihi dokusuna uygun hale getirilmiş ve getirilmekte.  Şehir, gece prırıl pırıl. Hemen hemen bütün binalar led ışıklarla aydınlatılıyor. Parklar ve bahçeler muhteşem, Hazar kıyısı tamamen yenilenip şehrin cazibe merkezi haline getirilmiş durumda. Bolu Belediyesi'nin kesinlikle Bakü'yü görmesi ve prestij caddelerinin nasıl olabileceğine dair fikir alması gerekir.  Şehrin trafik lambaları hayatımda gördüğüm en estetik ve modern trafik lambaları. Acaba bizde neden kimse düşünmez? Neden bütün şehirlerin trafik lambaları üç aşağı beş yukarı aynı olur. Şehrin her noktasında İtalyan Mimarların sıra dışı çizgilerine rastlıyorsunuz. Bir elektrik trafosunu çiçek bahçesine dönüştürmek nasıl bir hayal gücüdür?
           Kısacası, müzeleri, parkları, meydanları, cadde ve sokakları, heykelleri, eski ve yeni anıt yapılarıyla ve de dünyanın en şık benzin istasyonlarıyla Azerbaycan son derece etkileyici bir ülke. Umarım bu güzellikler her köşesine yayılarak devam eder. Ha bir de onların konuştuğu Türkçe bende tuhaf duygular bıraktı. Biraz bozulmuş muyuz ne?
         Fotoğraflar; Köroğlu Heykeli, Köroğlu'nun Bolulu torunları, Köroğlu Metro İstasyonu, Muhtelif Bakü sokakları.

                                                              

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Şüphe etmek, bilmeye atılan ilk adımdır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak