Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Rüzgârın adı Volmart (Wal*Mart )

Cumhur Bandakçıoğlu

    9 Mayıs 2005

    Son dönemlerde ülke medyasında hemen her gün bir Wal*Mart haberine rastlamaktayız. Bu yüzdende uzun zamandır köşemde Wal*Mart?ı bir de ben yazıyım diyerek bolununsesi okurlarıyla paylaşmayı düşünüyordum. Wal*Mart isminin ülkemiz gündemine düşmesi ve ilgi çekmesi zannediyorum ünlü Forbes Dergisi?nin ABD?de en büyük ilk 10 işletme, ya da varlıklı listelerine girmesiyle olmuştur. O güne kadar hafızalarımızda yer alan, Bill Gates (Microsoft un yatıcısı ) isminin üstüne çıkması da ilgi çekmesinin diğer bir unsurudur. Daha sonrasında hemen hemen her gün bir Wal*Mart haberini gazetelerin ekonomi sayfaları, insan kaynakları eklerinin değişmez malzemesi olarak görmekteyiz. Gerek medyada çıkan haberler, gerekse internet yoluyla dolaşan haberlerin büyük bir bölümü olumsuzluk arz etmekte ve Wal*Mart?ı emperyalist dünyanın global bir canavarı olarak göstermektedir. Özellikle ülkemizin 1 numaralı holdingi Koç Holding?le yapılması düşünülen ortaklık görüşmeleri veya satış haberleri (Medyadan takip ettiğimiz kadarıyla) hâlihazırda birçok kesimi hem meraklandırmakta, hem de korkutarak Wal*Mart ismini ülkemizde iyiden iyiye telaffuz edilir hale getirmektedir. Dilerseniz önce bu rüzgârın nereden nasıl estiğine şöyle bir göz gezdirelim. 60?lı yılların başı, ABD?de uygun fiyatla satış yapan zincir mağazaların birbiri ardına kurulduğu yıllardır. Wal*Mart da 1962 yılında Arkansas?daYüzbaşı rütbesiyle ordudan ayrılan Sam Walton tarafından kurulmuştur. Farklı bir uzak görüşlülük ve öngörüyle bugün 10 ülkede 5000?e yakın mağazası, 1.500.000 çalışanı ile dev bir topluluk haline gelmiştir. 1962?de başlayan Walton imparatorluğu, aynı dönemde doğan diğer zincir mağazaları önüne katarak gelişimini bugünde sürdürmektedir. Wal*Mart?ın toplam cirosu 285 milyar doların üzerindedir. Bu dev şirketin büyüklüğünü, Türkiye Cumhuriyeti?nin 260 milyar dolar olan gayrı safi milli hasılasıyla karşılaştırmak suretiyle gözler önüne serebiliriz. Şirketin parolası; Her Zaman En Düşük Fiyattır (Always Low Price) Sam Walton şirketini 3 basit temel prensip üzerine oturtmuştur. 1-Çalışana saygı. 2-Müşteri memnuniyeti. 3-Üstün başarıyı hedefleme. Gelelim Wal*Mart?la bizim buluşmamıza; Açıkçası bundan 7 yıl önce bende Wal*Mart?tan bihaber yaşıyordum. 1999 yılının Mayıs ayında İstanbul?da yapılan Tüyap Evteks fuarına katılıyoruz. Henüz yeni işimde 10 günlüğüm. Görüntümün dışında hiçbir özelliğim mevcut değil. Yani şirkette de top toplayıcı çocuklar gibiyim. Standımız eksik yapılmış. Patronlar köpürüyor. Fuar başlamış, yapacak fazla bir şey yok. Düz renk battaniyeleri külah biçiminde yere dizdim. Oldukça hoş bir görüntü ortaya çıktı. Adeta renkli küçük peri bacalarını andırıyordu. İşte o gün standa uzun saçlı sempatik esmer bir bayan geldi. Bu bayanla da ilgilenmek şirketin o gün için en acemi elemanına, yani bana düşmüştü. Sorduğu sorulara yarım yamalak kaçamak cevaplar veriyordum. O ise battaniyeleri oldukça ciddi bir şekilde inceliyordu. Hiç kimse bu bayanın çok büyük bir iş potansiyelini bizlere sunacağını tahmin etmiyordu. Çünkü Kartvizitinde yazan ne Prel ismini, ne de bahsettiği Wal*Mart ismini doğru dürüst kimse bilmiyordu. Fuarın ardından ilk tanışma görüşmesi bizim şirkette yapılmış. (Bu görüşmede Senegal?de olduğum için bulunamamıştım) Fazla bir gelecek görülmemiş olmalı, ya da angarya olarak düşünülmüş olmalı ki, Prel dosyasının takibi şirketin en yeni elamanına yani bana ihale edilmişti. O günkü ismi Prel olan alım ofisi ve bizimle diyalogu başlatan Şule ablayla (Şule Serim) uzun bir sürece birlikte adım attık. Günler geçiyor ve Wal*Mart isminin büyüklüğü artık bizlerin beyinlerinde gittikçe belirginleşiyordu. Tabi bu büyük firmayla çalışmak o kadar kolay değildi. İstekleri bitmiyordu gerek üretimde, gerekse satış ve satış sonrası hizmette mükemmel bir tedarikçi istiyordu. Peki, biz bu kıstasların neresindeydik? Oldukça uzağında! Wal*Martla çalışabilmek çok ama çok zordu. Adamlar her şeye burunlarını sokuyorlardı. Yangın tüplerinden yangın çıkışlarına, Elektrik tesisatından havalandırmaya, Kullandığınız hammaddeden tezgâhların üzerindeki toza, İç mekân aydınlatmalarından havalandırmaya, Mutfağından tuvaletine, Yıllık izninden ikramiyesine kadar aklınızın alamayacağı kadar birçok ayrıntıya. Öyle ki, Çalışma Bakanlığı müfettişleriyle, sendika temsilcileri yanlarında yaya kalır dersem abartmamış olurum.

    Bu kıstasları oluşturmadığınız takdirde Wal*Mart?la ticaret, ancak tatlı bir hayal olarak anılarınızda yer alır. O kadar enteresan bir şirkettir ki. Bir üretici olarak bir Wal*Mart çalışanına simit bile ısmarlayamazsınız. Kabul etmezler, ettiremezsiniz. (İşte çok taze bir örnek geçtiğimiz hafta Dubai ofisinden gelen bir yetkilinin 5 Milyon liralık öğle yemeği parasıyla ilgili atmış olduğu elektronik posta;

    Hi Cumhur,

    It was my pleasure meeting everyone of you in Turkey and I would like to thank all of you for the co-operation and time spent during my visit. As mentioned during my visit, the Wal-mart culture / policy does not permit any associate to accept gifts from our valued suppliers, this also includes Lunches. Since we all had lunch together but the hotel did not accept my American Express card, I am returning the 5,000,000 Turkish Liras (which you kindly paid for) through my associate Parihan who is also travelling to Turkey. Pls accept the same and again appreciate your politeness.

    Rgds
    Sabra Karamally
    Merchandiser
    WMGS (Wal-Mart Dubai Operating Group)

    Kısaca? Merhaba Cumhur,Türkiye de sizlerle buluşmak son derce memnuniyet verici olmuştur. Gösterdiğiniz, işbirliği için ve benimle geçirdiğiniz zaman için teşekkür ederim. Size belirttiğim gibi Wal*Mart politikaları ve kültürü tedarikçilerimizin bize sunduğu hiçbir hediyeyi kabul etmemektedir. Buna öğle yemekleri de dahildir. Beraber yediğimiz öğle yemeğinin ücretini, otelin kredi kartımı kabul etmemesi sebebiyle ödeyememiştim. Bu ücreti size(5.000.0000.-TL) Perihan?la gönderiyorum?.)

    Gördüğünüz üzere anlayana ders olabilecek kadar düzgün bir sistem. Bizlere oldukça uzak bir çalışma sistemi. Yaklaşık 1-1,5 yıllık bir ön hazırlığın ardından Başta Prel Ofisin üstün gayretleriyle (Daha sonra bu ofisin adı Wal*Mart ofis olmuştur) ve Sesli Camiası?nın inancıyla Uşak battaniyesi önce Kanada, daha sonra da Amerika pazarına, hemen arkasından Almanya ve İngiltere pazarlarındaki Wal*Mart mağazalarına adım atmıştır. O canavar diye adlandırılan Wal*Mart Uşak?taki bir işletmeyi dünya standartlarına taşımış, taşımaya zorlamıştır. O işletmenin çalışanlarının sosyal haklarını ve güvencelerini kendilerinden çok aramıştır. Wal*Mart?la yaptığımız ticaretin referansı birçok yeni işe olanak sağlamış ve büyük kapıları bizlere açtırmıştır. Kendi dünyasında yürüyen bir şirketi dünya çapında koşan bir işletme yapmıştır. Wal*Mart çok yüklü alımlar yapar bu sebeple de iyi fiyat ister. Bu fiyatı yakalayabilirseniz ticaretiniz sorunsuz bir şekilde devam eder. Bir seferinde çok büyük bir yüklemenin ardından paramızı bekliyoruz. (zannediyorum tarihimizin en büyük banka havalesi bir partide gelecek) Bir iş gezisi için şirketin önde gelen ortaklarından Hazim Sesli ile Ürdün?deyiz 11 Eylül 2001 saldırısı oluyor. Patron bayılmak üzere, Türkiye den arıyorlar ve Wal*Mart la görüşmemi istiyorlar herkeste bir panik havası var. Tabiî ki korkulan olmuyor, paramız bir gün sonra hesabımızda. İşte böyle bir şirkettir Wal*Mart. Biz hiçbir zaman yumurtalarımızı aynı sepette toplamadık, toplamayacağız da. Bu bütün işletmeler için geçerli olmalıdır. Böyle olduğu sürece de hiçbir güç sizi esir alamayacaktır. Bunun aksi bir durum olduysa önce kendimizi sorgulamamız gerekir. Bugün Wal*Mart?la olan ilişkilerimiz son derece olumlu bir şekilde devam etmekte. Wal*Mart Almanya ile ticaretimiz hali hazırda sürüyor. Bu ay sonunda Almanya da bir toplantımız var.

    Wal*Mart Türkiye?ye perakendeci mağaza olarak gelirse ne olur? Başarılı olur mu? Bunu kestirmek çok kolay değil. Her şeyden önce tüketici kesinlikle kazanır diye düşünmekteyim. %25-30 karla satan marketlerin ocağına incir ağcı dikilir. Tabi her zaman en düşük fiyat ilkesi ülkemizde de geçerli olursa. Almanya?daki operasyonlarında, zannediyorum Amerika?daki başarıyı yakalayamamıştır. Bunda muhafazakâr Avrupalıların alışkanlıklarının da sebep olduğuna inanmaktayım. Bir noktayı da yazmadan geçemeyeceğim. 1999 yılındaki fuarda yere rasgele attığımız o battaniyelerle birlikte Şule Serim ve burada adını yazmadığım Wall*Mart Türkiye ofis çalışanları benim namımı da; ?SESLİ Grubu?nu, Amerika?ya adım attıran adam? yapmıştır.

    OLCAYLARIN Hikâyesi

    Geçtiğimiz hafta köşemde Antalya çıkarmamızda büyük bir tesadüfe imza attığımı ve bunun sizinle paylaşacağımı belirtmiştim. İşte Olcayların hikâyesi! Kahramanlarımızdan bir tanesi Bolu'nun Antalya sefirlerinden Murat Başara?nın eşinin halası Olcay Öztürk. 1985 yılından beri Antalya?da yaşıyor. Diğeri benim Antalya da yaşadığım dönemde birlikte çalıştığım iş arkadaşım Olcay Öncül 1995 yılından beri Antalya da yaşıyor. Muratlar da yaptığımız bir akşam yemeğine Olcay Öncül?ü de çağırıyorum. Olcay akşam Muratlara gel bak burada halamız var onun adı da Olcay, gel de aranıza grip biraz dilek tutalım. Yemek öncesi Olcay geliyor. Tanışma, kaynaşma derken, küçük Olcay büyük Olcay?a sizin isminizi niye Olcay koymuşlar diye soruyor. Benimkisinin sebebi çok enteresan, benim ismimi halam koymuş diyor. Diyarbakır Kız Enstitüsü?nde okurken halamın Olcay isminde bir arkadaşı varmış. Diyarbakır?da bir paşanın kızıymış. Halam onun ismini ve kendisini çok sevdiği için benim ismimi Olcay koydurmuş. Bu diyalogun arkasından küçük bir sessizlik oluyor. Büyük Olcay, halan ne zaman Diyarbakır?da okumuş diyor. 1965-1966-1967 yılları cevabı geliyor. (Bu arada Küçük Olcay?ın babası da o dönem Diyarbakır?da hava subayı ve halası onlarla kalıyor) Daha sonra küçük Olcay?ın halasını yani Feride ismini Olcay Hala?da anımsıyor. 26 yaşında hayata gözlerini kapayan Feride Hala?ya ulaşma şansımız olmadığı için. Olcay?ın annesi ve büyük halasına ulaşıyor, isim koyma sebebini ve dönemini bir kez daha doğruluk teyidini alıyoruz. Herkes şaşkın, şaşkın birbirine bakıyor. Aynı şehirde birbirinden bir haber yaşayan Rahmetli Hava Subayı Yaşar Öncül?ün kızı Olcay?la, onun isim annesi Rahmetli Diyarbakır 5. Zırhlı Tugay Komutanı General Mehmet Öztürk?ün kızı Olcay Öztürk?ü tesadüf bir şekilde yan yana getiriyoruz. Farklı bir mutluluğa imza atıyoruz. Hayatın tesadüfleriyle her an karşı karşıya kalabileceğimizi bir kez daha görüyoruz.

    EVTEKS 2005

    Dünyanın 2.Büyük Ev Tekstili Fuarı 11.kez kapılarını İstanbul Yeşilköy de CNR fuar merkezinde açıyor. Bu dev organizasyona katılmak isteyen ilgi duyan okurlarımız giriş davetiyelerini bolununsesinden temin edebilirler. 2.Blok E-13 nolu SESPA-SESLİ standını da kendi stantları gibi kullanabilirler.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak