BolununSesi; Halkın Gazetesi

Uzun Geceler II

Cumhur Bandakçıoğlu

    27 Aralık 2004

    29/12/2003 tarihli gazetemizde UZUN GECELER başlıklı yazımızla sizlere İsveç?ten seslenmiştim. Yaklaşık tam bir yıl aradan sonra İsveç Stockholm?den tekrar merhaba. 19/12/ 2004 Pazar günü THY?nin tarifeli uçağı ile Stockholm?e doğru kanat açtık.

    THY?nın Stockholm uçağı biraz enteresandır. Uçağa bindiğinizde bir Avrupa şehrine değil de, Doğu Anadolu?ya ya da Güneydoğu?ya giden bir yolcu otobüsüne binmiş hissine kapılabilirsiniz. (Bunu kimseyi incitmek veya kendime yakıştıramamak amacıyla yazmıyorum ama görüntü genelde bu şekilde ) İsveç devlet politikalarının bir sonucu olarak ülkede göçmen nüfusu oldukça yüksek. Durum böyle olunca da uçaktaki yolcularda bu yapıya uygun oluyor. Bu durumda pasaport kontrolünde sorgu suali biraz daha artırıyor. Ya da benim her gidişimde bir rastlantı sonucu bana hep bu şekilde denk gelmekte. Ruhumuzdaki müdahale etme dürtüsüyle birazda vatandaşlarımıza yardım etme düşüncesiyle genelde pasaport kontrolü sırasında bir kaç yolcuya tercümanlık etme görevine ister istemez bulaşıyoruz. Tabi kapıdaki polis böyle bir sazanı işini kolaylaştırsın diye bir süre yanında tutmak istiyor. Biraz kapıda oyalanmış olsam da bu oyalanma bana en ufak bir soru (nerde kalacaksın, ne kadar kalacaksın, neden geldin türü )sorulmadan İsveç?e hoş geldiniz sözleriyle ve güler yüzle içeri girmeme yardımcı oluyor bunu da burada itiraf etmekte yarar görüyorum.

    Karşılama komitesinde Mustafa Yaman, İdil Yaman ve Erim yaman hazır beni beklemekte terminalin kapısında çıkıyor. Arabamıza doğru yöneliyoruz. İsveç?in acı soğuğu yüzüme kırbaç gibi vuruyor ama kar yok! Tam bir şok yaşıyorum. 12 yıldan beri nerdeyse her kış geldiğim İsveç?te kar yok. Aslında canımı baya bir sıkıyor bu durum. İsveç?i ben karla seviyorum. Bu durum İsveçliler içinde çok önemli. Gerek noelleri, gerek yeni yıllarında onlarda karın olmasına alışıklar. 2 gün sonra Mustafa?nın bir işi nedeniyle güneydeki Helsinborg?a gideceğiz benim isteğim üzerine, oradan sonra programa Danimarka?yı da ekliyoruz. Toplamında 9-10 saatlik bir yola arabayla çıkıyoruz ve 4.5 saatte Helsinborg?a iniyoruz. Güneye doğru kar etkisini artırıyor. Bu da beni oldukça keyiflendiriyor. Helsinborg?dan feribotla karşıya geçiyoruz. İstikamet kuzeyde Arhus. Danimarka?nın 2. büyük şehri, bir çok mağazalar zincirinin genel müdürlüğünün bulunduğu şehir. Bu yüzden benim sıkça ziyaret ettiğim bir bölge. Almanya Fuarımız öncesi havayı biraz koklamak istiyorum ve fuarda bizi nelerin beklediğini görmek istiyorum. Dönüş yolumuzda asil sizlere bahsetmek istediğim 2 büyük köprü var aslında, bunlara sadece köprü demek biraz haksızlık olur. Bunlar insanoğlunun doğayı dizginlediği mühendislik harikaları. Bahsedeceğim eserler 2 adet asma köprü ve uzantısındaki deniz üzerindeki viyadükleri. İlk köprümüz Danimarka - Avrupa anakarasını Funenen Adası?na bağlayan THE GREAT BELT BRIDGE. Km.lerce deniz üzerinde yol alarak sizi Zeeland?a yani Kophenag?ın bulundu adaya bağlıyor. 2. Köprümüz ise Kophenag?ı İsveç Malmö?ye bağlayan ORESUND köprü ve tünelleri. Her iki köprüde teknoloji harikaları. İnsan beyninin nelere hükmedebileceğini gösteren dünyanın en uzun köprülerinden. Hayranlık verdiği kadar bir o kadarda insani ürküten eserler. Bir an göz önüne getirin ki, kafanızı kaldırdığınızda dev bir asma köprü indirdiğinizde kuzey denizinin soğuk, dalgalı ve karanlık suları. Yani İstanbul Boğazı?nın o kenarında durayım da, bir cay içeyim cinsinden bir manzaradan çok uzakta bir duyguyla karşı karşıyasınız. Biz bu hayranlık ve korku ile köprülerini kazasız belasız geçiyor ve Stockholm?e dönüyoruz.

    Genel programım dışında tabiki buradaki en sevdiğimiz şeylerden biri, buradaki hemşehrilerle bir araya gelmek, onlarla hasret gidermek. İste bu düşünceler içindeyken bir davet alıyoruz. Davet sahibi Serdar ve Sibel Özkan. Sedar, Bolu'dan Bahçelievler?den çocukluk arkadaşım. Kendisini 20 yıldır ilk defa göreceğim. Eşi Sibel?le de 11 yıl önce yine Stockholm?de görüşmüştük. Sibel bu arada Stockholm Bolu cemiyetinin tanınmış simalarından Cemil Kocagözoğlu Abimizin kızı olur. Cemil Abi kim midir? Akpınar Hayratı?ndan su içmiş, dönemin meşhur kabadayılarından Yanık Hayri?nin komşusu. Yine dönemin ekabir takımından Boluspor Amigosu Tavukçu Kamil?in arkadaşıdır. Akpınar?ın meşhur bıçkın milliyetçilerindendir... Kendisiyle yaşadığımız İsveç- Finlandiya arasında bir kayıkta ekmek arası köfte hikayemizde vardır. Bu hikaye İsveç Bolu cemaatinde kulaktan kulağa yıllardan beri anlatılmaktadır. Eğer bir gün konu tekrar gündeme gelirse bu hikayeyi sizlerle paylaşmak oldukça zevkli olacaktır. Cemil Abi uzun yıllardan beride İsveç?te yaşamaktadır. Sibel?in doğum günü vesilesiyle tekrar bir araya geliyoruz. Yaklaşık 100 kişilik bir Bolulu bu hep birlikte yemek yiyor ve eğleniyoruz. Birçoğuyla daha önce bir araya geldiğim için ortam oldukça sıcak. Masamızda Sefa Hocamız (Sefa Tunç), Cemiyetin önde gelenlerinden Hami Çelik Abimiz, Bolu Cemiyeti Başkanı Recep Şen Abimizde var. Yine uzun yıllardan beri İsveç?te yaşayan Bolu damadı Hüseyin Yılmaz Abimizde bizlerle Hüseyin Abi eski bir futbolcu ve Samsunlu. Ünlu eski futbolcumuz Cetin Erdoğan Abimizle B-Milli takımdan arkadaş. Hüseyin Abi, Yener Abimizle de dönemin meşhur futbolcusu Abidin?in transferi için birkaç defa yan yana gelmiş, kendisine selamlarını saygılarını iletiyor. Kendisinden övgüyle söz ediyor. Yemek esnasında masamıza ince uzun boylu bir amca geliyor herkes ayağa kalkıp elini öpüyor. Hacı Cafer Çelik Amca. Aslen Bolu Dağı tarafı köylerden olup Borazanlar Mahallesi?nden 1970 yılında 5 yıllığına gelmiş İsveç?e. Geliş o geliş. 16 yıl İsveç?in telekominikasyon devi Ericsson da çalışmış. Şu anda İsveç?te yaşayan Boluluların duayeni ve en yaşlısı 75 yaşında, ama inanın hala çivi gibi. İsveç Hacı Cafer Çelik imparotorluğunun nüfusu 28. Kendisine daha nice uzun ömürler diliyoruz. Hacı Cafer Amca da, Yener Abi?ye selam gönderiyor. Eski tüfek halk partili olan Hacı Cafer Amca rahmetli Ali Rıza Tekmen zamanında Yener Abi?yle CHP saflarında politika yapmış. İste Bolu'dan kilometrelerce uzakta bir yerde kalpleri Bolu diye atan bir toplulukla geçirilen güzel bir gece. Bu buluşmayı sağlayan Serdar ve Sibel çiftine bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. Bu arada gecenin yıldızı Cenk Kocagözoğlu şu anda İsveç?te mecburi askerlik görevini yerine getiriyor. Büyük bir ihtimalle geleceğin İsveç Bolulular Cemiyeti?nin Başkanı olacaktır. Cenk?e 10 puan veriyorum. Liderlik vasıflarına haiz.

    İste bu güzel gecede İsveç?te gerçek kimliğine, yani beni çeken kimliğine dönüyor. Kar her yeri kaplıyor. Evlerin pencerelerinde yanan küçük İsveç?e özgü üçgen ışıklar kapılarda yanan mumlar İsveç?in romantik uzun gecelerine bambaşka bir hava katıyor ve beni büyülemeye devam ediyor.

    İsveç ve Türkiye?nin Avrupa Birliği üyeliği

    Rengini asla belirtmeyen ve politika cambazı olan İsveç hükümeti yine Başbakanların ağzından enteresan bir açıklamayı 17 Aralık?ın ardından yaptı. ?Türkler herşeyi çok çabuk kabul etti! Biz olsak bu kadar çabuk herşeyi kabul etmeyiz? dedi. Oldukça yoruma açık ve kafaları karıştıran bir açıklama. Acaba ne demek istedi? İyi mi kötümü ben bile anlayamadım.

    İsveç Basını ise ikiye ayrılmış durumda. Sağ görüşte olana Aftonbladet; Hocaların, hacıların, imamların Avrupa?ya geleceğini belirten ve olumsuz yönde düşünen başlıklarla 17 Aralık?ı duyururken, sol kulvarda yayın yapan Expressen; Hoş geldiniz manşetleriyle çıktı. Yani AB?de bizi destekleyenler senelerce komünistlikle suçlanan Sosyal Demokratlar ve onların uzantıları oldu. Bu da oldukça enteresan bir durum. Yüce Türk Milleti?nin kendi kendini sorgulaması gereken bir durum diye düşünüyorum.

    İnternet üzerinden mesajlarını aldığım,

    Sevgili M. Adil Gürkan Abi ve Arkadaşım Murat Başara?ya Stockholm?den sevgiler. Yine geçen hafta beni sütununa bir benzetmeyle misafir eden Erol Yıldız Abimize sevgiler hürmetler.

    Tüm bolununsesi okuyucularının yeni yılını en içten dileklerimle kutluyorum. 2005?in sağlık, mutluluk ve başarı getirmesini diliyorum.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak