Nerede kalmıştık?

   Yok yok, Kamuran abi ile aramızda herhangi bir sıkıntı olmadı. Herhangi bir yerden veya makamdan yazmamamız konusunda bir baskıya da maruz kalmadık. Yüce Allah'a çok şükür, kimseye maddi bir borcumuz yok. Karanlık ve kirli işlerde de parmağımız yok. Ticaretin içinde de profesyonel olarak yer alıyoruz. Yani bilgimiz, tecrübemiz ve dürüstlüğümüz karşılığında hayatımızı kazanıyoruz. Diğer taraftan bekar olduğumuz içinde her türlü medeni polemik konusu olabilecek dertlere kapalıyız. Uzun lafın kısası art niyetli güçlerin ilkelerimize ve inançlarımıza tesir etme ve tasarruf etme şansı bugünkü konjönktörde yok.

 

   Evet, en son 5 Ağustos 2009 tarihinde sizlerle  ''Şu Siyaset Kubbesinde Boş Bir Seda'' başlıklı yazımızla birlikte olmuşuz. Gerek Ramazan ayının gelmesi, gerekse küresel kriz neticesinde vasat giden işlerimizin çok ani bir şekilde yükselmesi, ve artan seyahat yoğunluğumuz sebebiyle Bolu gündeminden, dolayısıyla köşemizden uzak kaldık. Hoş bu dönemde Bolu gündeminde de öyle dişe dokunur bir konunun olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Şöyle bir bakacak olursak

   4- 5 adamın hayal gücüyle canlanan Kızılay Parkı'na yapılacak otel alışveriş merkezi geyiği halihazırda devam etmekte. Eylül ayı içersinde St. Petersburg seyahatimizin ardından, meydanların ve parkların medeni şehirler için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözlemlemiş bulunuyoruz.

Şu günlerde Sen Petersburg seyahatinde olan AKP İl Başkanı Ali Ercoşkun'un da dönüşünde benimle aynı fikirleri paylaşacağına eminim.

Tabii ki meydanları meydan yapan en büyük unsurlardan bir tanesi de, meydanı çevreleyen yapıların önemi ve güzelliği. Yani meydanlar etrafındaki yapı ve binalarla daha önem kazanmakta. Bunu da anti parantez belirtmekte fayda var.

 

   Doğal gaz çalışmaları dolayısıyla, doğal olarak bozulan yollarımız içinde "Şahtı şahbaz oldu'' benzetmesini yapmamız her halde yanlış olmaz. Öyle gözüküyor ki. Bolu'nun kaliteli cadde ve yollara kavuşması için daha çok senelerin geçmesi gerekiyor.

 

  Beni en çok sinirlendiren konulardan biriside, kaldırım kenarlarının boyanmasıdır. Kırmızı Beyaz, Sarı Beyaz, Yeşil Beyaz gibi!  Bolumuz'da bu konuda her sene nasibini alır. Bolu Garnizon Komutanlığı'na Hoş Geldiniz! Yeni bir inovasyon olarak bu sene Bolumuz'da yaya geçitlerinin beyaz şeritlerin, kırmızı çerçevelerle boyanamasına da tanık oluyoruz. Yapılan her 2 iş de, 70 yaşındaki bir kadına ağır makyaj yapıp podyuma çıkarmak gibi bir şey!

 

  Boluspor hakkında genelde pek yazı yazmam. Boluspor camiası bu yıl hedefe ulaşmada popülizm rüzgarını kendine itici güç olarak seçti ve yelkenlerini bu rüzgarla doldurdu. Coşkulu bir hoca, üç büyüklerden daha fazla taraftar derneği ve de nerdeyse sayıları ulusal gazetelerdeki meslektaşlarını geçecek kadar futbol erbabı kalemle beraber şampiyonluk daha ligler başlamadan ilan edildi!

Bugün geldiğimiz durumda bu muhteşem tablonun Nesrin Topkapı'ya taş çıkartırcasına dans ettiğini hep beraber görmekteyiz. Beyler, lütfen biraz frene basın. Bir takımı 1 maç galibiyetle ne şampiyon yapın, ne de 1 maç mağlubiyetle yerin dibine vurun. Popülizmin sonu her zaman hüsrandır.

Sadece bunu unutmayın.

 

   Gelelim ulusal gündeme,  Malumunuz AKP iktidarı gündem yaratama konusunda oldukça başarılı. Türk Milleti'ne ırkçı gömleği giydirerek, Kürt kökenli vatandaşlarımızı adeta zencileştirmek istercesine kendi vatandaşlarını ve devletini bir suç yaftalayan bu düşünce tarzına ve açılma bende hayır diyorum. Vatan hainleriyle sade Kürt vatandaşımızı aynı kefeye koymak büyük bir vebaldir.

 

   Neyse efendim, 'Uzaklar' önümüzdeki Cumartesi günü itibarıyla bir hafta süreyle Libya ya gidiyor. Kısa süre sonra görüşmek dileğiyle. Bu vesileyle, yokluğumda beni arayan, bana mesaj atan yazılarımın devamlılığı için bana güç veren, tüm arkadaşlarıma ve dostlarıma teşekkürlerimi sunuyorum.