Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

İsviçre?de bir düğün!

Cumhur Bandakçıoğlu

    14 Ağustos 2006

    Bu hafta bizim köşe, rotamız gereği İsviçre ağırlıklı olmak zorunda kaldı. Bundan dolayı Bolu gündemini çok net takip edemediğim için Bolu ile ilgili bir yazı sunamıyorum. Fakat bir gerçek var ki uzaklarda da olsak, bu köşeden Bolu gündemine damgayı vurabiliyoruz. Geçtiğimiz hafta yazdığımız, Termal ile ilgili bölüm zannediyorum bolununsesi ve Bolu manşetinin belirlenmesinde oldukça etkili oldu. Geçtiğimiz hafta köşemde belirttiğim gibi çok özel bir davet için İsviçre?ye gittim. Belki bize ne senin İsviçre ziyaretinden diyebilirsiniz ama, gerçekten paylaşılması gereken ve örnek alınabilecek bir arkadaşlık hikâyesidir, bizim son İsviçre ziyaretimiz. Hani şu Kralı, Cumhurbaşkanı, Başbakanı olmayıp, 7 tane bakanın yönettiği, 1 Ağustos 1292 yılında temelleri atılan, 26 Kantondan oluşan, Bizim kuşağın çizgi dizisi; HEIDI, Çoban Peter, Alp dede ile tanıdığı, yeni kuşakların mor inekli Milka çikolatasıyla ilk tanımaya başladığı, kimilerinin bizim Kutsal topraklara (Bolu) benzettiği dağlar, vadiler, göller ülkesinde bendenizin Karin Breinlinger adında bayan bir arkadaşı vardır. 1988 yılının Ocak ayının başında İngiltere?nin Folkstene adlı yerleşim merkezinde başlamıştır dostluğumuz. İsviçrelilerin kendine özgü sakin, temkinli kişiliği ile yerinde duramayan Türk insanının kaderi kesişmiştir. Ayrı sınıflarda olmamıza rağmen okul etkinliklerinde atılan dostluk hiç umulmadık şekilde gelişmiştir. Okulun bitmesiyle başlayan mektup ve kartpostal trafiği bugüne kadar binin üzerinde bir sayıya ulaşmıştır. 1997 yılı itibarıyla da elektronik postayla devam edip günümüze gelmiştir. Yaklaşık 20 yıl boyunca doğum günlerimiz unutulmamış, 20 yıl boyunca karşılıklı hediyeler firesiz iki ülke arasında gidip gelmiştir. Açıkçası 39 yıllık hayatımda, kimse alınmasın ama aile üyelerim bile bu rekora uzak ara erişememiştir ki 29 Ekim gibi unutulması zor bir günde doğmamıza rağmen. Gerçekten enteresan bir dostluktur bizimkisi. 1994 yılında İstanbul?da ve 2003 yılında Zürih Hava limanında 2 kez yüz yüze görüşme vardır İngiltere haricinde. Haziran 2006 ortalarında gelen bir elektronik postayla Karin 2003 yılında Zürih Hava limanında beni tanıştırdığı Marc Walty ile evleneceğini ve düğününde mutlaka bulunmam gerektiğini belirterek beni İsviçre ye davet etti. Tabi bizde bu 20 yıllık madden uzakta, manen çok yakında olan arkadaşımızın davetine gitmenin bir borç olduğunu bilerek iştirak ettik. İsviçre?de çok özel bir 3 güne imza attık. Farklı bir düğün ortamını yaşadık. Karin ve Damat Marc, İsviçre?deki ilk gecemde yaşadıkları Aarau kentinde beni akşam yemeğine götürdüler. Götürdükleri restoran bölgenin en ünlü restoranı olan HALDE? Yemek esnasında restoranın sahibinin bir Türk olduğunu öğrenince sahibiyle tanışmak istedim. Patronun oğlu Fatih Kılıçal masamıza geldi. Bir umutla Bolulu olmasını arzu etsem de Samsunlu çıktılar. Tabi anne tarafından Sürmene, Samsun, Karabük ve Mudanya ile bağlantımız olduğu için Samsun hemşerililiğimin üstünde durarak bir sempati kurdum. Fatih?e duruma anlatınca masaya şampanyalar geldi.


    Halde Resteron Ben ve Fatih önümüzde Mark ve Karin

    Kilise de yapılan nikah sonrası

    Nostaljik tren yolculuğu
    Çok eksikliklerimiz olmasına rağmen, Türk insanın çok önemli özellikleri var. Aarau?nun en kaliteli restoranında karşınıza çıkan bir hemşeriniz sizi Tüm İsviçrelilerin içinde gurur verici şekilde onore ediyor. İşte bu Türk insanının gönül zenginliğinin en güçlü göstergesidir. Ertesi gün tarihi bir Kilisede yapılan törenle dünya evine giren Karin ve Mark?la beraber tüm konuklar, özel olarak hazırlanan nostaljik bir trenle bizlerdeki gelin almaya benzer 40 dakikalık bir tura katıldık. Daha sonra aile eşrafı ve yakın arkadaşlarından oluşan 60 kişilik bir grup Düğün yemeği için Dağ evine geçiyoruz. Tek yabancı benim ama işin ilginç tarafı 60 kişilik grup tarafından tanınıyor ve büyük bir ilgi odağına sahip oluyorum. Genci ihtiyarı uzaklardan gelen bu misafirle konuşmak için kendini parçalıyor. Düğün yemeğine gelen 60 kişilik misafir için bir albüm hazırlanmış herkesin resmi ve gelin damatla olan ilişkisi anlatılıyor yani kim kimdir gibi bir şey. Bu gerçekten çok enteresan bir şey ve çok hoşuma gidiyor. Özellikle bizim gibi meraklı toplumlar için tam anlamıyla bir rehber. (Düşünsenize karşı masadaki sarışın fıstık kim, kimin nesi kimseye sormadan öğrenebiliyorsunuz) Evet düğün bahane dostluk şahane. 20 yıldır devam eden dostluk, özellikle yurt dışı okullarında edinilen arkadaşlıklar için çok uzun bir dönem. Sayılı olabileceğine inanıyorum. Bu güzelliği genç kuşakların, özellikle yurtdışında eğitim alanların, uluslararası kamplara, organizasyonlara katılanların yaşamasını diliyorum ve kazandıkları dostlukları devam ettirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Çünkü inanıyorum ki bu tür dostluklara ülkemiz için son derece fayda sağlayan etkenlerdir. Bu güzel üç günün sonunda Basel üzerinden Frankfurt?a rotayı çeviriyoruz. Yeri gelmişken bizde İsviçre Bolu benzetmesine bir atıfta bulunalım; Hiç alakası olmayan iki ayrı yer, evet ormanlarımız ve göllerimiz hafiften çağrıştırsa da, Bolu hiçbir zaman bir İsviçre olmaz. Çok fark var ama en önemli fark sokaklarına, dağlarına, taşlarına canı gibi bakan, bir kâğıt parçasını bile yere atmayan temiz insanların ülkesidir İsviçre, ya Bolu? Keşke gerçekten benzeyebilsek! Belki üç kuşak sonra tabi yeşil kalırsa!

    Bolu Havaalanı!

    Geçtiğimiz hafta gündemde yakaladığım Bolu Havaalanı için yapılan girişimlerin Askeri havalanın sivil uçuşlara uygun olmadığı için yapılamayacağına dair bir yazı okudum. Konunun sıcak olduğu dönemde bununla ilgili birkaç dokundurmada bulunmuş ve hayal görüldüğünü belirtmiştim. Nitekim sonuç benim, aslında her aklıselimin tahmin ettiği gibi oldu. Neyse bir dahaki sefere heyetlerimizden daha gerçekçi projeler için Ankara seyahatleri bekliyoruz.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Şüphe etmek, bilmeye atılan ilk adımdır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak