İl Genel Meclisi çalışıyor!

Hepinizin hatırlayacağı gibi Meşhur termal projesiyle Bolu'da yüzyılın turizm hamlesine imza atma yolunda büyük çalışmalar yapmış olan il genel meclisimiz, yeni bir icraatıyla muhtemelen Bolu basın tarihinde yeni bir rekorun kırılmasına imza attı. AKP?li İl Genel Meclisi üyelerinin bir kısmı, Bolununsesi Gazetesi?ne ve Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Kamuran Abimize termal projesiyle ilgili yazılarından dolayı 30 dava açmış. Toplam 23 kişilik İl Genel Meclisimizin 15 AKP?li üyesi, hem gazeteye, hem Kamuran Alagözoğlu?na ayrı ayrı davaları patlatmışlar. 6 AKP?li üye ise bu çalışmaya imza koymamışlar. Kamuran Abi muhtemelen sen bu davalarla, Türk basın tarihinde Emin Çölaşan?la kol kola bir şekilde müstesna yerini alırsın. Ne diyelim bu ağır ve meşakkatli çalışmalarında İl Genel Meclisi üyelerini uzaklardan tebrik ediyorum. CHP?li Fahrettin Tanyar Ağabeyimiz iki kere tebrik ediyorum. Her zaman karşı çıktığımız partizanca yaklaşımlara uymayıp, ekip ruhuna uyum gösterdiği için.

Proje demişken;

Bu kadar çok çalışan il genel meclisinin seçkin üyelerine, gazetemiz köşe yazarı sevgili Yurdaer amcamızın 01.05.2006 tarihli ?Bolu'ya Dubai?yi tasarlayacak hayal gücü gerek? başlıklı yazısını bir kere daha okumalarını tavsiye ediyorum. Yazıda belirtildiği üzere terk edilen orman köylerimizden bir tanesi gerçekten de Bolu turizmini çok farklı noktalara getirebilir. Dubai örneğindeki yapay adalara, çölün ortasındaki kayak pistine gitmenize gerek yok. Bursa Belediyesinin Bursa Botanik park içinde kurduğu Yapay Bursa köyünü gidip görün. Küçük otelleri ve restoranları bir inceleyin. Gazetemiz yazarı sevgili Levent Bıltır?ın hayalindeki Arçelik, Filiz, Beypiliç, Domino gibi firmaların sponsorluğunda ki oluşumlar bu seçilen terk edilmiş köydeki birer evi çok rahat bir şekilde restore edebileceğine inanıyorum. Bolu'nun yerel sermayedarları ve Bolu'da emlakçılık yapan (Benimde çok sevdiğim arkadaşlarım) Villa yapacak yeni arazi arayacağınıza bu işe bir odaklanın. Erdal özellikle sana  söylüyorum.. Sen bu işi bir düşün! Cemil abi kızma. Sende böyle bir projeyi Eskidji?ye götür. İnanın çok daha fazlasını kazanabilirsiniz. İngiltere?de buna benzer uygulamalar var. Bu tip terkedilmiş yerleri alıp restore ederek tekrar değerlendiriyorlar ve ciddi kazançlar elde ediyorlar. Dünkü yeni yetmeler, adam beğenmeyenler, kendini turizm bakanı zannediyor diye aklı sıra dalga geçenler, Yurdaer amcanın yazısını bir daha okuyun!

Biz de turizm sezonunu açtık

Geçtiğimiz Cuma günü işimiz gereği rotayı Uşak?a çevirdik. Yaklaşık 6 yıl sonra ATLAS JET?in sayesinde Uşak hava alanına teker koyduk. (Büyük keyif 40 dakikalık bir uçuş. 6 saatlik araç yolculuklarından sonra tadından yenmedi vallahi.) Haliyle İç Egeye gelince kaşıntılarımız arttı ve sıcak denizlere açılmak istedik. İlk rotayı Antalya?daki Büyükelçimiz Murat Başara olarak tasarlamıştık ki, ince bir ayrıntı sebebiyle rotamızı Kuşadası üzerinden Bodrum?a çevirdik. Kışları Stockholm Büyükelçiliği, yazları Bodrum fahri konsolosumuz olan Mustafa Yaman?ın yanında soluğu aldık. Tabi ilk durak Kuşadası Büyükelçimiz Ümit Yaman Abimiz oldu. Her iki yerde de cozlayan Türk turizmini gözlerimizle gördük. Kuş gribi, rahip cinayeti, karikatür krizi, ülkenin dışarıdaki imajıyla ortaya çıkan sonuç bu yıl turizmcileri kara kara düşündürmekte. Aslında asıl sıkıntı ülkenin ciddi bir turizm politikası olmamasından kaynaklanıyor. Biz bu işi çözemedik. Bir diğer sıkıntıda eğitimli turizmcide yetiştiremedik. İspanya?da Manuel, Manuel gibi oldu. Fransada  Jan Pierre, Jan Piere gibi davrandı. İtalya da Franco, Franco gibi konuştu. Yunanistan da Kostas, Kostas gibi oynadı. Bizim Ali ile Ahmet ise, bir türlü Ali ve Ahmet gibi olmadı. Kafayı kazıdı, favorileri uzattı. Kaşını aldı. Acayip yaratıklar olarak sokaklarda dolaştı. Kendini maymuna çevirmek için her yolu denedi. Bu ülkeye gelen turistte buna göre geldi ve gelmeye devam ediyor.

POLAT ALEMDAR

Danıştaya yapılan kanlı saldırının arkasındaki örgüt ortaya hala çıkmadı. AKP iktidarı bir zamanlar Demirel in dediği gibi, bana sağcılar adam öldürüyor deştiremezsiniz deyimine eşdeğer bir mantıkla, bu işi bir örgüte yıkmak istedi. Aksi takdirde ciddi sıkıntıları yaşayacaktı. Aynı durumda hangi iktidar olursa olsun aynı şeyi yapardı. Benim kişisel fikrim bu iş Vakit gazetesini hedef göstermesi ve hükümet üyelerinin gelişi güzel açıklamalarıyla körüklenen bir olayın, kendini Polat Alemdar gibi bir kurtarıcı zanneden bir kişinin bireysel eylemi olarak tarihteki yerini alacaktır. Azmettirici ortaya çıkmayacaktır. Aramızda Polat Alemdarlar gani şekilde dolaşıyor. Son Polat Alemdar Samsunda ortay çıktı ve iki genci ebediyete uğurladı. Cenaze törenindeki Liselilere baktım. Ciddiyeti simgeleyen kravatlar artık asiliğin simgesi olmuş. Yakayı bağrı açmışlar? Kravatlar sağ sola kaymış. Bu şekil hemen hemen bütün her yerde, her şehirde böyle! Milli Eğitimin bu işe bir nokta koyması şart. Ya o kravatı kaldırın, ya da adam gibi takılmasını sağlayın.

Berlin Faciası

Yok, yok aslında Sn. Başbakanımız o an kafasında eski günleri hayal ediyordu. Kendisi Belediye Başkanı, yanındaki İSKİ genel müdürü, şikâyet eden bacımız da evinde suyu akmayan abone! AKP?ye en büyük kötülüğü yine kendileri ve sempatizanları yapıyor. Aklı sıra Büyükelçiyi köşeye sıkıştırmak isterken Sn. Başbakanımızı çok zor durumda bıraktı gurbetçi bacımız. İşin en acı tarafı ise güya Almanya?yı överken Türkiye?yi batırması O da çok iyi biliyor ki aslında Almanlar onun o şekilde Berlin sokaklarında dolaşmasına hiç tahammül edemiyor ve Almanya?yı bir an önce terk etmesini istiyor.

Aslında iki konum daha vardı. Bunlardan biri; Yerel gazetelerdeki ihale ilanlarıyla ilgili yasanın meclisten geçmek üzere olması ve buradaki muslukların kapanması? Diğeri ise kendini ispatlamak için sürekli zırvalayan, başkalarının taktir etmesi gerekirken sürekli kendi kendini taktir eden bir Başkandı. Artık başka bir haftaya...