BolununSesi; Halkın Gazetesi

Nişan töreni.. TRT İhsan.. Naciyanım.. Karaçayır..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    8 Eylül 2016

          Nişan töreni.. TRT İhsan.. Naciyanım.. Karaçayır..
          Bilgisayarda ilginç bir habere rastladım.. Daha önce defalarca bakıp fark edemediğim bir nişan töreni haberine.. 'Ne hayatlar yaşanmış' dedim içimden.. Hüzünlendim.. Eylül ayına girdik ya, biraz da ondan.. Eylül ayı için 'hüzün ayı' derler zaten.. Sarısının bolluğundan, sararan, kızaran ve Konfeti gibi yağan yapraklarından dolayı belki.. 
    * * *
          'Hakkı ile Fatma'nın nişanını yapıyoruz ey ahali' deniyor o haberde.. 'Hakkı Kınav bey ile İbrahim Tevfik Onsekiz'in kızı Fatma Onsekiz'in nişan merasimi bugün Tabaklar Mahallesi'ndeki evlerinde yapılacak' deniyor özetle.. Hani eskiden 'Cemiyet Haberleri' olurdu gazetelerde, ona benzer bir haber.. Tarih 8 Eylül 1938 günlerden Perşembe.. 78 yıl önce.. Atatürk bile hayatta henüz..
    * * *
         Babam Rahmetli'den duyardım 'Bolu'nun en güzel kızlarından biriydi' derdi Onsekizler'in Fatma'nım için.. 'O caddeye çıktı mı; Biz kıraathanelerin camlarına üşüşürdük' derdi.. 'Nedendir bilinmez, bütün güzel kızlarımızı hep yabancılara kaptırdık biz.. Onsekizler'in Tevfik efendinin kızını da Tekirdağlı İsmail Hakkı bey kaptı.. O da yakışıklı adamdı Allah için..' 
    * * * 
          Baktım da; babamı kaybedeli 30 yıl olmuş.. Fatmanım teyze ise hala genç, hala güzel, ve hala asil.. Pek bir şey değişmemiş anlayacağınız.. Aman nazarımız değmesin.. Ellerinden öpüyoruz..
    * * *
           TRT İHSAN..
            Bu adam ne zaman konuşmaya başlasa ben yan masaya kaçıyorum.. Adam vır vır vır vır konuşuyor.. Lan bi sus be adam.. Cahit Sinan Hoca Adana Milli Mensucat'ta top oynamışta bilmem neymiş.. Abaza Kudret abi Kırmızı kramponlarla çıkarmış maçlara.. Bir de inatçı.. Tartışma oradan çıktı zaten.. 'Sen Cahit Hoca'yı bize mi öğreteceksin lan ibibik' dedi İsmail abi.. Elimle ağzını kapatmasam 'Godoş' da diyecek.. Huyunu biliyorum, geçen sefer de dedi..
    * * *
          Abaza Kudret abiyi tanımasak 'Kırmızı kramponlara inanacaz belki.. Adam bırak krampon giymeyi; keten ayakkabı ile görmedik onu top oynarken.. Yalınayak çıkardı maçlara.. Hakem rahmetli PTT'ci İhsan abi az mücadele etmedi bu yüzden.. O da güzel bir adamdı Allah rahmet eylesin.. En son Hastane Caddesi'nde karşılaşmış 'Vayyy İhsan abi, nerlerdesin yaa' demiştim.. Verdiği cevabı yazabilseydim keşke.. Ama 40 yıllık arkadaşı gibi sarılmıştı o gün.. 
    * * *
          Karaçayır'daydı evleri.. Emin Palazoğlu'nun evinin karşısında.. Köse İsmail abiler, Tüccarların Servet abi, Hayrat, Garali'nin yağhanesi.. Bizim arkadaş, İhsan Abi'nin Türkan Hocanımla evlendiği günü bile hatırlıyor.. 'Bahçe içinde bir evin avlusunda yapıldıydı o düğün' diyor.. 
    * * *
          NACİYANIM..
          İbrahim abi vardı Suni Tahta'dan.. İbrahim Yokuş.. Garali'nin yağhanesini anlatırken; 'Çok bereketli bir bitkidir' derdi haşhaş için.. Yağı, sakızı, küspesi.. Hele sakızı..' Ağrı kesici olarak her evde bulunurmuş eskiden.. Kocabey Sokak'ta oturan bir Naciye Hanım varmış.. Arada bir İbrahim abilere gelir 'Hakkı efendi' dermiş 'başım çatlıyo bugün, çakının ucuyla bir parça sakız kesiversen de yutsam..' Sonra bir Alman peydah olmuş o sokakta.. Naciyanım'ın evine de girip çıkıyormuş üstelik.. 
    * * *
          Abooooow..! çekmiş konu komşu.. Tabii mahalleli bu; durur mu.. Camdan cama fısıldaşmalar başlamış.. 'Bu adam ne arıyor buralarda' falan demeler.. Ama bir süre sonra 'Tüüü! demiş mahalleli 'adamın günahını aldık gördün mü.. Yazıklar olsun bize..' Meğer o esrarengiz Alman, bizim meşhur Hans enişteymiş.. Bolu'ya geldiği ilk yıllar ve Naciyanım'ın evinde kiracı olduğu zamanlar..' 
    * * *
          KARAÇAYIR.. 
          '1950'li yıllardı' diyor İbrahim amca.. 'Karaçayır'da peş peşe ölümler yaşanmıştı o yıl.. Önce Sadriye Gülez Hocanım gitti, ardından Karageyiklerin gelini.. 30'unda ya vardı ya da yok.. Bir de kar, fırtına, tipi var ki o zamanlar; göz gözü görmüyor.. Kışın en deli zamanları yani.. Suların donduğu, Büyüksu'nun iri buz parçaları akıttığı..' 
    * * * *
          'Sonra Dilber Hanım gitti.. Kocası hastane bahçesinde kendini yerden yere atıyordu ölüm haberi verildiğinde.. Rüştü Kahraman bey vardı yanında.. Hastane Müdürü kara Ahmet bey, Fuat Kubilay bey..'
    * * *
           Düşündüm de; Dünyanın her yerinde göz yaşlarının dili aynı.. Duaların da öyle.. Bir şarkı var ya hani 'Dualar hangi dildendir' diyor adam.. Hep o gelir aklıma.. Demek ki derim; O kadar bunalmış ki şair, o kadar çaresiz kalmış ki; en tesirlisini bulmaya çalışıyor duaların... 
    * * *
          YATILI OKUL..
          Bolu Öğretmen Okulu mezunu bir emekli öğretmenden dinlemiştim.. 'Annemin öldüğü günün ertesinde Bolu'daydım' diyordu.. 'Okula kayıt yaptırmaya gelmiştim.. E-5 den ayrılıp şehre girerken duyduğum bir şarkı vardı hiç unutamadığım.. Şefik beymiş.. Balkondaydı ve ben şehre girerken annemin en sevdiği şarkıyı çalıyordu .. Hiç unutmam, evin karşısındaki caminin şadırvanında oturmuş, katıla katıla ağlamıştım..
    * * *
           'Bu şehri; 'leyli meccane' okuduğumuz bu okulu, bize ana baba şefkati gösteren hocalarımızı nasıl unutabilirim.. Yatakhaneleri, dışarıda gece bekçisinin ayak seslerini, içerde karyola gıcırtılarını.. Aile özlemiyle yastıklara gömülü başlar, ağlamaktan kızarıp şişmiş burunlar.. Kaçıp gitsen bile kulağından tutulup geri getirileceğin yer.. En sevdiğim şeylerden biriydi pazar günleri kaplıcaya gitmek.. Elimde çanta; Saraçhane Camisi'nin yanından, Aktaş'a inerdim.. Sonra da 'Susuzkınıklı pire İsmail' in minibüsü ile 'gazla şoförüm gazla'..'
    * * *
          Aktaş kahvesinde 'boynunu kütleten adam' vardı unutamadıklarından.. Karnı ağrıyan bebeğin ağzına pamukla rakı damlatırmış.. Öyle derlerdi.. Gök gözlü.. Balık görse aklına rakı gelir.. 'Yanık Hayri olmasın? dedim.. 'Yok' dedi 'onu tanıyorum! 'O zaman Nezihi Başçavuş' dedim 'Onu tarif ettin sanki..'
    ***
              Bu arada; Gazetemiz Sahibi Kamuran Alagözoğlu üzerinden BolununSesi gazetesine yapılmak istenen her türlü baskı, sindirme ve sesini kısma çabalarını, her türlü kanun dışı uygulamaları şiddetle kınıyorum.. Ve O'nun gazetede kullandığı bir Yunus Emre vecizesini kulaklarımıza küpe olmasını umut ederek paylaşıyorum..
           'Olsun be aldırma Yaradan yardır... 'Sanma ki zalimin ettiği kârdır.. Mazlumun ahı indirir şâhı.. Elbette her şeyin bir vakti vardır..'
                                               

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Çok söyleyen değil, çok iş yapan yöneticeye muhtaçsınız.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak