Halk BolununSesi'ne güveniyor. Okunuyorsak sebebi budur

Zümrüttendir ovası..

Erdoğan Mühürcüoğlu

Zümrüttendir ovası..
    11 Ocak 2021

           ZÜMRÜTTENDİR OVASI..                     
           'Yaşamak şakaya gelmez' demiş şair.. 'Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın, bir sincap gibi mesela, yani, yaşamın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani, bütün işin gücün yaşamak olacak'.. Müthiş bir söz.. Çok tuttum.. Gerçi neden sincap gibi? Orada takıldım biraz..
    * * *
           Gustav Mahler'in 'Ölü Çocuklar Üzerine' adlı bir şarkısı var.. O şarkının videosunu arıyorum.. Ailesi 14 çocuğundan 8'ini çeşitli hastalıklardan kaybetmiş Gustav Mahler'in.. En son, kızı Mari'yi de difteri'den kaybedince  'Ölü Çocuklar Üzerine Şarkılar' isimli eseri çıkmış ortaya.. 
    * * *
          Düşündüm de; 'Demek ki' dedim, dünyanın neresinde olursan ol, acı aynı acı.. İster Gustav Mahler ol, ister hastane odasında 'Gitme Güzeller Güzeli' diye evladına yalvaran Erdoğan Berker.. Ya da eşini kaybetmenin acısıyla hastaneden dönerken ; 'Son buluşma serap gibi /Alıp gitti seni benden' diye mırıldanan Metin Pütmek..
    * * *
           MELEK HANIM..
           Allahtan Bilgisayar var.. Neyi öğrenmek istiyorsan 'şak' diye getiriyor karşına.. Hatta, daha ilginç şeylere bile rastlayabiliyorsun.. Bugün Gustav Mahler'i ararken, Amir Ateş çıktı karşıma.. O'nun; 'Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın' adlı şarkısı.. Şarkı bilinenin aksine, annesi babası ölmüş bir bebek için yazılmış.. 'Melek Hiç' isimli bir hanım yazmış sözlerini.. 
    * * *
           Biraz baktım maktım, tam sayfadan çıkacam, bir yerde 'Bolu' yazıyor gibi geldi.. Döndüm.. Gerçekten Bolu'nun yaylalarından, dağlarından, bayırlarından bahsediliyor şiirde.. Ve satır aralarında 1940'lı yıllarda Bolu'da yaşandığı anlaşılan bir aşkın izleri.. Aslında varlığın ve yokluğun, yaşamın ve ölümün, iç içe geçtiği zor yıllar Bolu'da.. 44 depreminin harabeye çevirdiği şehir, ekmeğin karneyle verildiği savaş yılları ve Aşk.. 
    * * *
            Ve asıl ilginç olan ne biliyor musunuz? Bir süre sonra 1950'li yılların en güzel şarkılarından biri çıkmış Melek Hanım'ın şiirinden.. 'Zümrüttendir ovası' isimli şarkı.. Üşenmedim buldum Şarkıyı.. Ve dinlerken Melek Hanım'ı düşündüm.. O'nun bilinmeyen, yazılmayan çizilmeyen hikayesini, aşkını.. 'Bizden önce kimler yaşadı, neler bıraktılar, hangi hikayelerle ayrıldılar bu şehirden' onu.. Şarkıda anlatılan sevgilinin kim olabileceğini şehirde..
    *
        Zümrütdendir Ovası,
        Yeşil Çamlı Yaylası,
         Bolu Gönül Yuvası.. 
    *
        Yolunda Etdim Akşamı,
        Burada Buldum Eşimi..
    *
         Dağlarının Sorgucu,
         Göklere Değer Ucu,
         Bolu Sevdanın Burcu.. 
    (şarkının linki; https://www.youtube.com/watch?v=_p2Ow-g1iGU

          BİSİKLET..
          Alt tarafı iki tekerlek, bir oturak dersin.. Amerika'nın gelmiş geçmiş en ünlü mafya lideri Al Capone; 'Çocukken her akşam Tanrı'ya bana bir bisiklet ayarlaması için dua ederdim' diyor.. 'Bir gün Tanrı'nın çalışma şeklinin böyle olmadığını anladım ve gittim bir bisiklet çaldım..'
    * * *
          Düşündüm de; bizde çalacak bisiklet de yoktu yav.. Mahallede bir tek bisiklet vardı, o da yemenici Arif Usta'nın oğlunda.. Bırak binmeyi yanına bile yaklaştırmıyordu adam.. 'Zilini bir kere çalabilir miyim? 'Yok! 'Bir tur atıp gelsem? Yok..! Sadece peşinden koşmamıza izin veriyor.. Biz de koşuyoruz deli gibi.. O nereye biz oraya.. Tuzluk elimizde misali..
    * * *
          Bisiklet deyip geçmemek lazım.. Albert Einstein bile izafiyet teorisini bisiklete binerken icat etmiş.. Biz ordan kaybettik besbelli.. Allahtan Hayriyanım teyzeyi ve onun Karaçayır'daki kiralık bisikletlerini keşfettik de, kafamız biraz olsun çalışmaya, başladı.. O yüzden bizim kuşak Karaçayır'ı, Hayriyanım'ı ve onun bisikletlerini asla unutmaz..
    * * *
         UÇAN SANDALYEDE.. 
         Adam kafaya koymuş.. Uçan Sandalyelerde beni yakalayıp tekmeleyecek.. Yakaladı nitekim.. Bin bir güçlükle ve şekilden şekle girerek yakaladı.. Kocaman ayaklarıyla ve olanca gücüyle tekmeyi vurunca, benim sandalye kendi etrafında fırıl fırıl dönerek uçuyor boşluğa..
    * * *
         Hani oyuncak arabaları kurarsın da, bıraktığında uçar gider ya; öyle.. Ben büzülmüş kalmışım korkudan.. Evden zar zor kopardığım harçlık gitti ona mı yanayım, yoksa başım dönmeye, midem bulanmaya başladı ona mı..
    * * *
          "Şimdi seni Heser'e (Hisar) postalayan korkma ağanın! diyor.. Zar zor ve düşme tehlikesi bile atlatarak tekrar yakalıyor; "Abisinin seni şimdi Dadıç'a gönderiyan! diyor.. ''Seni şimdi Çakmaklar'a gönderiyan! Seni Garacasu'ya gönderiyan..'' Ve ben her tekme darbesiyle guruptan koparak gecenin karanlığında yıldızların arasına süzülüyorum.. Bir yandan da korkuyla arkama bakıyorum, yine geliyor mu bu deli diye.. 
    * * *
          Büyük Ünal Tiyatrosu" üzerinden geçerken yaşadığım korku var bir de.. Tiyatro seyircilerinin "Aç! aç ! aç !" sesleri arasında çadırın içine düşersem korkusu.. Ya da çadırın ortasındaki sivri demire saplanırsam..
    * * *
           Şimdi dönüp bakınca keşke yeniden o günlere geri dönebilsek diye düşünüyor insan.. Panayıra gitsek yine.. Zincirlilere binsek, halka atsak, tüfek atsak.. 
    * * *
           Teyzelerin 'İnersem aşağıya..! tehditleri altında top oynasak sokak aralarında.. Çayır Pınarı'na gitsek Bolu Gençlik'in antrenmanına.. Takımın başında Aktar Arif Efendi'nin oğlu olsa.. Kamil Amca'nın büfesinden börek ısmarlasa bize.. İsmet abi de ayranları söylese.. Saçlarına dağılmasın diye file takan..
    * * *
            Neyse..  Bu günlük de bu kadar olsun.. Hoşça kalın, sağlıkla kalın..     

           Erdoğan Mühürcüoğlu..

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Düzce Çiçekçi