Halk BolununSesi'ne güveniyor. Okunuyorsak sebebi budur

Çetin Abi.. Vesikalıklar.. Yalnızlık..

Erdoğan Mühürcüoğlu

Çetin Abi.. Vesikalıklar.. Yalnızlık..
    31 Ağustos 2019

           ÇETİN ABİ.. VESİKALIKLAR.. YALNIZLIK..
            "Eyvah!" dedim,"vallaha o ! Koca götlü Çetin.. Bu saatte ondan başka kimse aramaz.. ''Bolu'ya geldin beni aramadın! diyor.. ''Şurda bi Çetin olacaktı gidip bi yoklayayım, hatırını sorayım demedin..'' Aşkolsun! dedim, ''gelsem uğramam mı yav? Sen benim hanım'ı gördün anlaşılan.. Akçay'dayım ben..'' 
    * * *
          Son yazımda ''Ilıca yolunda çalışan minibüsler Susuzkınık'lı Pire İsmail ile başladı'' demişim.. ''Pire İsmail Ilıcakınıklıydı bir kere'' diyor ''nerden çıkardın Susuzkınığı.. Kaplıca'ya giden ilk minibüs şoförü de 'Silahsız' lakaplı biriydi.. Silahsız Sabri miydi, silahsız Bedri mi; öyle bişey.. Bilip bilmeden yazıyorsunuz, oturduğunuz yerden ahkam kesiyorsunuz.. 
    * * *
          Kapadın mı gene lan, alo..! Kapa bakalım kapa.. İki gün sonra 'Edip Bey'in fotoğrafı var mıydı' diye ararsın yine, soyadı neydi? diye koşarsın peşimde..
    * * *
          ''Yok yahu ne kapatması Çetin abi'' derken zor tutuyorum kendimi.. Tuna kahvesinde çıkardığı kavga geliyor aklıma.. Gerilip gerilip kavga ettiği adamin sırtına atlaması geliyor.. Adamın sırtına yerleşip, ayaklarını beline dolaması..
    * * *
          Aslında 30 Ağustos Zafer Bayramı diye aramış.. Kurtuluş şavaşından, verdiğimiz şehitlerden, Bolu'da kurulan Redif taburlarından, onların Karaçayırdaki talimlerinden bahsedeyim diye.. 
    * * *
          Ben bunları çok yazdım halbuki.. Sivil elbiseleriyle savaşa katılıp bir çoğu geri dönemeyen Bolulu askerleri, 'Bolu Lisesi'nin Çanakkale savaşlarına katılan öğrencilerini, hocaları Mehmet Kemal Efendinin esir düşmesiyle başsız kalıp bir daha geri dönemeyen çocukları.. 
    * * *
          412 şehitle Antep'e Gazi unvanı verilmiş dedim, Urfa'ya 51 şehitle 'Şanlı' unvanı verilmiş.. 150 şehidi var diye Maraş'ı 'kahraman' ilan etmişler'' dedim.. Bize 1419 şehidimize karşılık 'Safranbolu, Kastamonu 'Şanlı Bolu' kalmış'' dedim.. Gavurlar Mahallelisi'nden Kirkor abi'yi bile yazdım hatta.. Cephede yaralanan, Çanakkale Devlet Hastanesi'nde 16 mayıs 1915 günü vefat eden..
    * * *
          1950'lerde tozu dumana katarak Karaçayır'a talime giden askerler bile vardı yazdıklarımın arasında.. ''Yürüyüş kararı sayılacaaaak, say!" komutuyla hareketlenen, 'Bir kii üç dört, bir kii üç dört! temposuyla devam eden.. 'Annem beni yetiştirdi, bu ellere yooolladı..! 'Bir kii üç dört, bir kii üç dört..!
    * * *
         VESİKALIKLAR..
         Bu biyometrik vesikalıklar var ya, kim icat ettiyse Allah'ından bulsun.. Adam ''Kulaklar görünecek'' diye diye strese soktu beni.. ''Bu olmamış, bu hiç olmamış, bunu kabul etmezler..''
    * * *
          ''Bu güzeldi ya, bu kalsın'' diyorum, ''bu eskisinden hallice..'' ''yok! diyor ''sağ kulak tam çıkmamış..'' İyi de kulağımın olanı bu birader.. Sinir geldi.. Altı üstü bir vesikalık.. Senin çekeceğin fotoğrafın da, elindeki makinenin de, sana fotoğraf çektirmeye gelenin de..
    * * *
          Nasıl aramazsın bizim eski fotoğrafçıları.. Arman'ın, Tevfik Türk'ün, Kemal Şen'in çektiklerini.. Çektikten sonra 'giyotin' gibi bir aletle kenarlarini ''kırt, kırt, kırt'' diye kesip çeyrek bir zarfın içine koyarak verdiği..
    * * *
          Fotoğrafçı deyip geçmemek lazım, sinema makinasını ilk defa fotoğrafçı Suphi bey getirmiş şehre.. Gerçi onların dönemine pek yetişemedik biz.. Eskilerden Foto Cevat Kızıltan'a yetişebildik biraz.. Onun duvarda asılı kemanı ile mangalda küllerin içine sürülmüş cezvesi kalmış aklımda.. Aynanın kenarına iliştirilmiş bir kravat, kapının arkasına asılı 'fotoğrafçı ceketi'..
    * * *
          Kimler geldi kimler geçti o meslek grubundan.. Ferhat, Emin ve Oktay Arman, Mehmet Sak, Ziya bey, Emin Kavarna, Cevat Kızıltan, İbrahim Yorgancı, Kemal Şen, Tevfik Türk..
    * * *
          ''Fıratlı Mektepliler Pazarı'' bile fotoğrafçı dükkanıymış eskiden.. Rahmetli Emin Fıratlı.. Resmi bayramlarda öğrencilerin fotoğraflarını çekip dükkanın camına asıyormuş sahipleri görüp alsınlar diye.. 
    * * *
          Ben ne zaman bir fotoğrafçı vitrinine rastlasam aklıma Ziya Osman Saba ve onun ''Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi'' adlı kitabı gelir.. Sanki Emin Arman'ın dükkanı anlatılıyor gibi gelir okurken.. Vitrinde bir çoğu aramızda bulunmayan, güler yüzlü insanlar, gelin-damat fotoğrafları, şehre konser için gelen ünlülerin resimleri.. Ve benim her izine geldiğimde ''acaba hala duruyor mu diye bakmaya gittiğim çocukluk arkadaşım Belinda.. Boyumuzu ölçüp işaret ettiğimiz çizgiler hala durur Semerkant'daki evin bahçe kapısında..
    * * *
           ESKİ BAYRAMLAR..
           “Maşallah, sizde de amma hafıza varmış! diyor arkadaş..
    Bendeki hafıza bir şey mi? 1940'larda Kanaat mağazasının vitrininde duran pastırma dilimleme makinasını hatırlayan var.. Geçen gün de bir arkadaş Aktarlar Çarşısı'nın esnafını saydı tek tek.. Tahir Efendi'yi, Rafet bey'i, Emin amca'yı, Aktar Arif Efendiyi.. Hatta Arif Efendi'nin oğlu Kadife Kemal'i.. Kadife Kemal abi ile eşi Mine hanımın Mahvel'de yapılan düğünlerin en iyi dans eden, en güzel vals yapan çifti olduğunu.. 
    * * *
          "Her bayram aynı terane.. Aah ah, nerde o eski bayramlar.. Valla biz öyle güzel çocukluk, güzel bayramlar falan görmedik. Her şey de öyle rüya gibi falan değildi.. Her bayram gidip; bütün müşterilerin elini öptüğümüz kahvehaneler vardı.. Bir dondurma arabasının peşine takılmayı oyun saydığımız günler vardı, pastacı Kara Ahmet'in tencerelerini sıyırmak için kapısında beklediğimiz günler..
    * * *
          Güzel olan çocukluktu belki.. Ölümler, hastalıklar, ayrılıklar, yoksulluk.. Hepsi vardı.. Çocuk olduğumuz için farkında değildik bunların.. Şimdiki çocuklara 20 yıl sonra sorsan onlar da muhtemelen ''Nerde o eski bayramlar'' diyecekler..
    * * *
          YALNIZLIK..
          Yalnızlık zor iş.. Ahmet Nadir'in İstanbul'da bir apartmanda tek başına yaşadığı yıllarda yazdığı bir şiiri var; “Kendi kapımı çalıp, merdiven altına saklandım kimi geceler'' diyordu şair o şiirinde; ''Kendi kapımı çalıp, merdiven altına saklandım kimi geceler / Komşular, kimsesi yok demesinler..''
    * * *
           Geçen gün Bekir Coşkun'un ''Titanik Kemancıları'' adlı kitabında da rastladım aynı şiire.. Hem o şiir vardı kitapta, hem de Bekir Coşkun'un o şiire atıf yaparak anlattıkları..
    * * *
          ''Depremden bir süre sonra, aklımda kalan bir fotoğraf; Bir felaketzede, muhtemelen evinden geri kalan bir eski tahta kapıyı sırtına almış götürüyordu.. Nereye?.. O da bilmiyordu belki...
    * * *
          ''Uzun zaman o afetzede adamı ve kapısını düşündüm.. Düşündükçe yavaş yavaş kapı benim sırtıma geçti.. Sırtımda bir kapı ile dolanmaya başladım bir zaman.. Ben olsam, ben de kapımı kimseye vermezdim..''
    * * *
         ''Alıp giderdim kapımı.. Boş arsada arada bir geçerdim içinden.. Belki arkasında oturur, arada bir “Kim o?” derdim.. Ya da canım mı istemedi; evde yokmuşum gibi yapardım, boş arsadaki kapımın arkasında.. Ama bir hasret, bir özlem, bir umut varsa.. Durup durup seslenirdim: “Kim o?..”
    * * *
          Hoşça kalın arkadaşlar..
                                                                   Erdoğan Mühürcüoğlu.. 31.08.2019

     

    • Erdoğan Mühürcüoğlu 8 Eylül 2019 . 17:17

      Çok teşekkür ederim Taner Başer bey, sağ olun.. Panayırdaki dönen motosiklet konusunu (Üstüvane) yazmıştık.. Sanırım siz atladınız.. Hatta o vesileyle Ekşi Sözlüğe bile konu olduk.. Ben de arayı açtığımın farkındayım.. Yaz ayları malum, ama toparlanacağız.. Selamlar..
    • TANER BAŞER4 Eylül 2019 . 12:15

      Teşekkürler Erdoğan bey. Yaşımızdan dolayı yine eskileri yaşadık.Bayramda harçlıkları toplar toplamaz soluğu Karaçayır'da alırdık artık neler varsa vakit geçirirdik. Hele şimdiki itfaiyenin olduğu yerde dönen motosiklet olurdu sürücü döner döner döner ansızın gömleğinin altından TÜRK BAYRAĞINI çıkardı mı alkıştan kıyamet kopardı. Arayı fazla uzatmayın hoşça ve sağlıcakla kalın

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Düzce Çiçekçi