BolununSesi; Halkın Gazetesi

Gurbet.. Tahsin.. Karaçayır.. Şevket Amca..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    28 Ağustos 2016

          Gurbet.. Tahsin.. Karaçayır.. Şevket Amca..
           Hüzünlü bir Kemalettin kamu şiiri var.. "Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde" diyor şair.. Ali Akbaş'da; 'Sirkeci'den tren gider / evim barkım viran gider / Sirkeci'den tren gider / Vagon gider derdim gider' diyor..
    * * *
           Özcan Korkut'un 'Bebek Anne' kitabını okuyoruz.. İlginç anekdotlar var kitabın içinde.. Bolu'nun geçmişiyle ilgili de geniş ce bir bölüm.. Bolu'ya atanan bir memur ailesi ve onların Bolulu bir aile ile kurdukları yakın dostluk anlatılıyor.. Ve yıllar sonra Bolu'dan ayrılmanın hüznünü yaşarken Ankara'da yeniden buluşmaları.. Kitap çok şaşırtıcı geldi bana.. Düşünebiliyor musunuz, çocukluğunuzun geçtiği yerler, en azından adını duyduğunuz insanlar, mekanlar, yıllar sonra aniden bir kitapta karşınıza çıkıveriyor.. 
    * * *
           'Bolulu dostlarımız, Ali Rıza Beyler de buraya tayin olunca sevinçten havalara uçtuk' diyor Özcan Korkut.. 'Yurdun çeşitli yerlerinde vergi memuru olarak çalışan Ali Rıza Bey deneyimli bir gurbetçiydi.. Eşi Leman hanım, oğlu Cevat ve Necdet, kızları Sabahat ile Nevvare.. Hepsi de Bolu'dan tanıdığımız canlarımız, ata yadigarı dostlarımız..
    * * *
          Kitapta anlatılanlardan evin oğlu Cevat'ın 'Foto Cevat' olduğunu hemen anladık.. Kızlardan Sabahat'i de Bolu'da görülen bir kaç cinayet davasından tanıyormuş kamuoyu.. Özellikle Göynük cinayeti sanığı Vecihi Baraz davasından.. Ağır ceza mahkemesinde görülen ve tüm ülkenin nefesini tutup izlediği davanın hakimlerinden biriymiş Sabahat Kızıltan.. 
    * * *
           Kitaptaki fotoğraftan evin nerede olduğunu anlamaya çalıştık.. Özcan bey 'Babamın görev yeri hükümet Konağı'ydı' dediğine göre Tabaklar'da oturmuş olmalı bu aile dedik.. Baba İsmail Hakkı bey öğle yemeklerine eve gelir, Akşamları da ailece mahfelde oturup Münir Nurettin, Safiye Ayla dinlerlermiş..
    * * *
           Üç katlı ahşap bir evdi' diyor Özcan bey.. 'Evin önünde gece gündüz akan çeşme, kapıdan girişte ise kocaman bir taşlık vardı.. Sağda büyük bir kiler, ilerisinde ise fırın odası.. Geniş ahşap merdivenlerden çıkılan orta katta bir mutfak ile yemek, oturma ve misafir odaları yer alıyordu.. Üçüncü katta ise dört yatak odası.. 'Tamam' dedi İsmail abi 'burası Haydar Orhuner Hoca'nın evi.. Haydar Hoca'nın evi değilse ben de ne olayım..' Fotoğrafı evirip çevirdik, ışığa falan tuttuk.. Rock Festivali'ne gidecek olmasak biraz daha inceleyecektik..'
    * * * 
            TAHSİN.. 
            24 - 28 Ağustos tarihleri arasında Rock Festivali yapılıyor burada.. Türkiye'nin her yanından gelenlerden adım atacak yer bulamazsın.. Dün gece Selda Bağcan rüzgarı esti mesela.. İstanbul'dan gelen Rock'çı Bolulularla birlikte izledik Selda Bağcan'ı.. Ortama uyalım diye verdikleri tişörtler de sırtımızda.. Sonradan kahvede arkadaşlardan öğrendik ki adamı camiye bile sokmuyorlarmış o tişörtlerle.. Cumaya giderken tişörtü ters giyiyormuşsun ki cemaat bir sorun çıkarmasın.. 'Pentagram' gibi bişeymiş ismi.. Ne demekse..? 
    * * *
           Vay vay vay vay.. O kalabalığın, o gürültünün arasında 'Gesi bağları' nın da Bolu türküsü olduğunu öğrendik ya.. Bundan sonra artık hiç bişey şaşırtmaz bizi.. Bir kaç kez 'Bir yanlışınız olmasın gençler' dediysek de 'yok, amca' dediler 'Karamanlı Mahallesi'nden 'Odacılar'ın Tahsin'in hikayesi Gesi Bağları..'
    * * *
           Karamanlı Mahallesi'nin Külhanbeyi delikanlısı Tahsin kaza ile anasını öldürmüş de o anlatılıyormuş bu türküde.. Sabaha karşı eski sevgilisi Mübeşşire ile buluşup evde alem yaparken annesi gelip kapıyı çalınca pencereden havaya bir el ateş etmiş Tahsin.. Amacı anasına zarar vermek değil ha! Sevgilisiyle yakalanacak ya, engel olmak.. Tahsin sarhoş, Tahsin şeşi beş görüyor.. Havaya diye atmış ama kalbinden vurmuş anasını.. 
    * * *
           Hükümet binasının önünden geçenler, İdam edileceği günü bekleyen Tahsin'i görürlermiş pencerede otururken.. Başı ellerinin arasında; hem söyler hem ağlar.. 
    * * *
           Hikayenin sonunda; Mübeşşire'nin Kayseri'ye sürgüne gönderildiğini, Tahsin'in eşinin ise Tabaklar Mahallesi Albay Sokak'ta oturan 'Dombayların İsmail' ile evlendiğini ekledi bizim rock'cılar.. 
    * * *
          KARAÇAYIR.. .
          Bolu'dan bir hikaye anlatsan' diyen adam; Bu akşam tutmuş Reha Muhtar'dan bahsedip kafa buluyor.. Sadettin Teksoy canlı yayında Reha Muhtar'a bağlanıp 'Bolu'da denize açılan bir tekne' diye başlayınca kafamız karışmış bizim.. Güya o günden sonra Bolu'ya plaj yapma fikri 'fikri sabit' haline gelmiş.. 
    * * *
           'Bırakın bu işleri' dedim.. 'Akçakoca diyecekken Bolu demiş adam.. Ne var yani bunda; Ona bakarsan M. Kemal'in 'Bandırma' Vapuru'nda bile 3 tane Bolulu bahriyeli vardı.. Murat Bardakçı'nın 'Şahbaba” sını aç bak.. Bu işlerin yabancısı değiliz biz.. Şehrin 3 tarafı göl'müş eskiden.. Atilla Önal abi de kaç kez söyledi.. Aykut Hitit'lerin evinden ekmek teknesini alıp Karaçayır'a açılırlarmış.. Mehmet abiyi Çanşa kıyısından göle attıklarını bile hatırladı.. Koskoca adam, yalan söyleyecek hali yok.. Öyle bir göl ki, mazallah ayağın bir kaysa 'cumburlop' dibindesin..
    * * *
          Burada bir abimiz var o da aynı şeyleri söylüyor.. Karaçayır'a yüzmeye gidermiş onlar da.. 'Borazanlar'danız biz de' diyor.. 'Kadriyanım'ın komşusuyduk.. Bir de koltuk kanepe yapan birileri olacaktı.. Bizim evin arkasına düşer oralar..' 
    * * *
           'Sorma' diyor sigarasından derin bir nefes çekerek; 'Bolu iyiydi de; Biz bir yemin ettik; dönemedik.. Kimya fabrikası vardı Bolu'da; o topu dikince bu taraflara savrulduk.. Geliş o geliş.. Macit bey vardı rahmetli, Laborant Feriha hanım vardı hatırladığım.. Feriha hanım Lise'ye öğretmen oldu, Macit bey de sanat mektebine..
    * * *
           Bir de, 'Müezzin Mustafendi'nin evinin altında berberliğe başlayan arkadaş.. Elinde sünnet çantasıyla vali bey'in evine giderken görürdük onu da.. Ne sünneti be ciğerim..! Tövbe estağfurullah..! Valiyi tıraşa giderdi tabii ki.. Kadriyanım dedik ya yukarıda; film gibi bir hikayedir onunkisi.. Orman İşletmesi'nden bir beyle yaptığı evlilik, eften püften sebeplerle boşanmaları.. Biri özür dilese bitti gitti; ama nerdeeee.. Sonra kendini sokaklara vuruşu var kadının.. Sokaklar acıları bastırmanın en iyi yolu derler.. Bir kaçış, bir yok sayış belki.. Hayat işte.. Hayat budur iç iç kudur..!
    * * *
          ŞEVKET AMCA..
          Darbe nöbetine çıkamadım diye biraz bozukmuş bana arkadaşlar.. 'Bu yaştan sonra bana güvenmeyin' dedim.. Sokağa çık derseniz çıkarım ama saat 10 oldu mu uyku bastırır beni.. Hiç kusura bakmayın.. Sonra askerliğini sıhhiye olarak yapmış biri, ne anlar bu işlerden.. 'Yazıcı' lazımsa çağırın.. Mıntıka temizliği, ot yolma, getir götür işleri tamam.. Ama nöbet için filan aramayın.. Sonra gençler var ya yaw..!' Adam laf anlamıyor.. "Komşu bak, böyle olmuyor' diyor hala.. 'Elbirliğiyle savuşturacaz bu belayı, görevden kaçamazsın..! 
    * * *
          Ayakkabıyı çıkarıp ağzının ortasına nasıl vurmazsın.. Bu yaşta sokak ortasında başımıza bi iş mi gelsin? Bu mu yani sizin istediğiniz..? 
    * * *
          Biz Bolu'da, elli kişiyle Şevket amcayı bile yarım günde zor indirdik çatıdan.. Gençliğimizde hem de.. Tımarhaneye götüreceklerdi, 'gitmem Allah gitmem' diye tutturdu adam.. Bacanın arkasına saklanıp kiremit yağdırdı üstümüze.. Allah'tan yalvarmalar, ricalar işe yaradı da indi aşağıya.. 'Ne var yani bunda Şevket? dedi polisler; 'Seninki de saçma yani.. Mazhar Osman'a gitmeyen komşu mu kaldı sokakta? Orada vefat edenler bile oldu.. Hatta sizin en akıllınız; hastanenin aşçısı, yanına yardımcı diye verilen deli'yi soğan bıçağıyla ağır yaraladı..' (Cumhuriyet, 07 Nisan 1938)
    * * *
           Bugünlük de bu kadar.. Bir takım sorunlarla boğuşmaktan ve torunların elinden bilgisayarı kurtarabildiğimiz ölçüde bir şeyler yazmaya çalıştık.. Sürçü lisan etmişsek affola.. Hoşça kalın..
                                                     
     

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak