BolununSesi; Halkın Gazetesi

Zaman Tüneli.. Berber.. Google..       

Erdoğan Mühürcüoğlu

Zaman Tüneli.. Berber.. Google..       
    30 Ekim 2020

     

           ZAMAN TÜNELİ.. BERBER.. GOOGLE..
           Hikmet Feridun Eski ilkokul anılarını anlattığı kitabında 'Bizim teneffüse çıktığımız yer bitişikteki mezarlıktı' diyor.. 'Her mezar taşının üzerinde bir çocuk, ellerinde uyduruk bir kamçı, mezar taşından atlara vura vura kovboyculuk oynardı.. 
    * * * 
           Geçen haftaki yazıdan sonra arkadaşlar anlattılar.. Gazi Paşa İlkokulu'nun durumu da pek farklı değilmiş eskiden.. Okul, Taş Mektep Mezarlığı'nın içinde gibiymiş adeta.. Ve mezarlıkta siyah önlükleriyle karga sürüsü gibi çocuklar.. İp atlayan, saklambaç oynayan, su birikintilerinde kağıttan kayık yüzdüren..
    * * * 
           Naci Eren Hoca'nın, 'Mezar folkloru' diye bir çalışması vardı ondan da bahsettik biraz.. Hece Tahtaları isimli kitabında Bolu'daki mezar tahtalarını anlatıyordu Naci Hoca.. Kadın mezarlarının yaba şeklindeki 'Baş tahtaları'nı ve Baş Tahtalarına sürülen Mavi, kırmızı ve yeşil boyaların gizemini..
    * * *
           Erol Çakır, Enver Erten, rahmetli Ömer Çakır'ın zaman zaman Bolu Lisesi Radyosu'nda, zaman zaman da Askeri gazinoda çalıp söyledikleri bir türküde vardı o renkler.. Hatırlayanlar vardır belki, Askeri gazinonun ön kısmında, süs havuzunun yanında sahneye çıkarlardı..
    *
         Al yeşil dökün anneler mezar taşıma, 
         Gelen ağlar giden ağlar bu genç yaşıma.. 
         Bu ne felaketti geldi başıma,
         Rahmetmiyor zalim felek kanlı yaşıma..
    * * *
          ZAMAN TÜNELİ..
          İnsan, keşke bir zaman tünelinden geçip o günlere dönebilsek diyor.. Bir sırt çantasıyla dolaşsak şehrin sokaklarında.. Tanıdık bir sima 'Memlekete hoş geldin' diye karşılasa bizi.. Bir yerde oturup eski günleri yad etsek.. 
    * * * 
           Hazır gelmişken Hıdırlık Tepesi'nde dansöz Chrysopolis'in mezarını ziyaret etsek Ilıca'da ölen.. Samurkaşzade Mustafendi ile iki kızının mezarını da tabii.. Fatma'yla Emine'nin.. Birer karanfil bırakıp höngür höngür ağlasak mezar taşlarını okurken, Akpınar'ı sel alsa.. 1944 Depremi'nde kurulan çadırların arasında dolaşıp, Foto Cevat Abi'yi arasak keman seslerini takip ederek.. 
    * * *
           Vee Ayağında takunya, elinde bakraçla, Halil Ağaların Hatçanım çıksa karşımıza.. Yeşil gözlü, beyaz tenli.. Kolunda büyükçe bir çanta, içinde her kese açtığı davaların evrakları.. 
    * * *
          Evinde bir yatır, kendisinin de türbedarı olduğunu hayretler içinde dinlesek ondan.. Bize Fransızca şiirler okusa.. O okurken biz küçük dilimizi yutacak gibi olsak.. 
    *
          J'ai maintenant rompu fil 
          Au jour le jour j'ajoute 
          Douleur sur douleur 
          Je vais attendre pour demain. 
    *
           'Vay anasını lan' desek, 'Nasıl duymadık biz Hatçam Teyze'nin evindeki esrarengiz mezarı, Çamlıca Kız Lisesi'nde okuduğunu, Fransızca bildiğini..
    * * *
           Hükümet Meydanı'nda bir karşılama törenine rastlasak sonra.. 'Kıyafetler son kez kontrol ediliyor, postallar parlatılıyor, köşe başlarında bekleyen askerler düdük çalarak haber veriyor K.K.Komutanı'nın yaklaştığını.. "Dirsek teması aralığı sağlanmış, hizaya gelinmiş..
          'Merhaba asker!
          'Sooooll..!
          'Nasılsınız..!
          'Soooolll..!
    * * *
           Ertesi gün kardeşi terzi Şefik'in dükkanında bacak bacak üstüne atmış teyel sökerken görsek Nazmi Paşa'yı.. Yanında terzi Mustafa Pehlivan ile Kadın Terzisi Yılmaz.. 
    * * *
           BERBER..
           Dün hanımın zoruyla berbere gidelim dedik, gittiğimize gideceğimize bin pişman olduk.. 'Abi burayı böyle alalım, şuraya iki makas atalım' diye diye kafada saç bırakmadı adam.. Bir de maytap geçer gibi 'saçları yıkayalım mı? diye soruyor.. 
    * * *
           Fadıl Abi'yi hatırlattı bana bu alçak!.. O da öyleydi rahmetli.. Sen istediğin kadar anlat, yanında Gazanfer'i götür istersen.. 'Aman abi, bak aynı bunun gibi olacak” de.. Hiç fark etmez 'Tepsi kafa Nejat' olarak çıkarsın dükkandan.. Kızamazsın da.. Öyle şeyler söyler ki, gülmekten altına kaçırırsın.. Sakal tıraşını yarım bırakıp tavla oynamaya gittiğini anlatanlar var yaw.. 'Nerdesin abi? 'Gesi Bağlarında dolanıyorum..!
    * * *
          'Berber inadı diye bir şey var sen duymadın mı? diyor arkadaşım.. İnadı yüzünden uzatmalı aşkı Mürvet Abla'yla evlenmesi bile yılan hikayesine döndü.. Valla duymadım' dedim 'Hayri Abiyle Hicran Abla'nınkini duydum ama bunu duymadım! 'Nası duymazsın? Evlendiklerini, Kamuran Alagözoğlu'nun imzasıyla ATV'de yayınlandı, Sabah Gazetesi; 'Vee Fadıl evlendi' diye duyurdu manşetten..'
    * * *
           'Bir de oturduğu sokağı kamyonuyla trafiğe kapatması var.. Belediye, sokağın girişini 'imar planı değişti' diye kapatınca, 'Öyle mii? demiş Fadıl abi, 'O zaman ben de sokağın çıkışını kapatıyorum anasını satayım ! Yahu etme Fadıl efendi, demişler 'Hökümatla uğraşılmaz! .. 'Yok! demiş 'Cezası neyse ne ! Dönersem anam avradım olsun.. Anahtarları da boklu dere'ye atıyorum.. Al sokağını götüne sok..! Dediğini de yapmış hakkaten.. Kamyon o sokakta yıllarca bekleyip, hurdaya çıkmış..
    * * *
          GOOGLE AMCA..
           Gazeteleri saymazsak, Ülkede ne olup bittiğini anlayabileceğiniz tek araçtı Radyo.. Şehirde ne olup bittiği ise Tellal 'Dabanıyarık Abdullah Efendi' vasıtasıyla öğreniyorduk.. Halka duyurulması gereken bişey olduğunda Abdullah efendi çıkıyordu çarşıya, atıyordu elini kulağına 'Ey ahaliii ! diye başlıyordu 'Duyduk duymadık demeyinn..!
    * * *
           Bugün öyle mi? İnternetin gözünü seveyim.. Bir 'tık' la Belgeseller, haberler, spor, magazin her şey karşında.. Adam 50 yıl önce Boluspor'da top oynamış, bir tıkladım 'şak' diye geldi.. İsim benzerliği mi acaba dedim, bi daha tıkladım; vallaha o.. Şehrin en ünlülerinin çocukluk fotoğrafları.. Alaburus traşlısı, askılı pantolonlusu.. Hele bir tanesi; çük'ü sünnetçinin elinde.. 
    * * *
           Merak bu ya, Google amcaya Büyük Kökez çeşmesinde yazan İsmet Oğultürk ismini de bir soralım dedik.. Kimdir? Neyin nesidir..? Karşımıza Sonradan Sanat Okulu olarak kullanılan Memleket Hastanesi ve onun Başhekimi Lütfü Oğultürk çıktı.. Başta ekmek olmak üzere birçok gıda maddesinin karneye bağlandığı, un, şeker, ilaç gibi temel gıda maddelerinin hiç bulunamaz olduğu yıllar.. Bolu'nun en zor yılları. 
    * * *
           'Demek ki' dedim 'taa o zamanlardan şerbetliymişiz biz.. Her türlü eza'ya, cefa'ya karşı bir direnç gelişmiş bünyemizde.. Geçenlerde bir arkadaş; 'Hey yavrum hey! diyordu, 'Başkalarının intiharı düşündüğü olayları biz Saray Sineması'nın önünde çekirdek çitleyerek atlattık..' Rahmet olsun Potanak Arif'ten de duyardım bu sözü..
    *
         Yakana gül takayım
         Sen sallan ben bakayım
         Battı balık yan gider
         Anasını satayım..
    *
          Nereden başladık nereye geldik.. Konuyu nasıl açarsam açayım, sonunda bambaşka bi yerde buluyorum kendimi.. 
           Hoşça kalın..
                         Erdoğan MÜHÜRCÜOĞLU..

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    İşsiz adam durgun su gibidir, bozulup kirlenir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak