Yeni yıl tebrik ilanlarınızı güvenerek okuduğunuz gazeteye verin

 FERHAN ŞENSOY İLE BOLU'LU TAKSİCİ.. (ABANT TAKSİ)

Erdoğan Mühürcüoğlu

 FERHAN ŞENSOY İLE BOLU'LU TAKSİCİ.. (ABANT TAKSİ)
    5 Eylül 2021

           FERHAN ŞENSOY İLE BOLU'LU TAKSİCİ.. (ABANT TAKSİ)
           (Ferhan Şensoy'un "Ferhangi şeyler" gösterisinden.. Noktasına virgülüne dokunmadan..) 04 Temmuz 2014'de de paylaşmıştım.. Anısına saygıyla..

          Erdoğan Mühürcüoğlu
    * * *    
          Alkışlar... Alkışlar... Alkışlar...
         ''Daha sonra genç temiz yüzlü bir arkadaş direksiyonda; el ettim durdu; durmakla yetinmedi, ordan uzandı arka kapıyı açtı, "buyur ağbi!.." gibisinden bir de yaklaşım gösterince, ben bu kez bir keyif bindim taksiye. baktım taksinin içinde pikap yok, arabesk yok. "oh!.." dedim "ne tarafa ağbi?" dedi, "Galatasaray canım kardeşim!" dedim, bir itiraz yok! 
    * * *
          Taksi yoluna koyuldu.. Taksimetre de normal çalışmasına koyuldu, ben de onun anormal sevinciyle bir sigara yaktım. ancak sigaramdan daha bir nefes almamıştım ki birdenbire "ne tarafta oluyor ağbi bu Galatasaray?" Hafif iç geçirmişim... "Siz nerenin taksisiniz kardeş?" "Bolu Abant Taksi ağbi."
    * * *
          Başladı yol tanımlamaları. ordan sapılmaz, oraya dönülmez, orası tek yön, burası tercihli!.. ona tercihli yol kavramını anlatmak da çok güç. "evet ağbi, ben de tercih ediyorum zaten!.." diye daldı tercihli yöne!.. 
    * * *
           Tercihliden zar zor ekip marifetiyle tirbüşonlandık ve kendimizi boğazkesen'in dibinde bulduk. yokuş diyince kaptırdı.. italyan yokuşu'ndan kendimizi cihangir'in ortasında buluverdik. "tamam dedim kardeşim, endişelenme. Az ileride turşucu var, turşucudan saparız." turşucunun yanından, çukurcuma bit pazarından, Galatasaray lisesi'nin arkasından beyoğlu denenecek. fakat bizimkisi sapılması gereken turşucuyu geçti, cihangir'de fırının orda tıkandık kaldık.
    * * *
          Üç yönden gelenler, birbirine bir sinir, bir klakson halindeler. Feryad ettim, "oyunum var, çok geç kaldım, insanlar bekliyor, ayıp oluyor!.." dedim. bana acıdılar, bize ilk yardım yanından tek arabanın geçebileceği bir acilci yol açtılar. biz o acilci yol kanalıyla tekrar sıra selviler sıfır anne cadde düzeyine çıktık. 
    * * *
          "Bak kardeşim, burdan düzayak taksim, ordan düzayak tarlabaşı, anladın mı?" dedim. Artık benden korkusundan, anlamadığı sıralarda da anlamış gibi baş sallamakta fakat gözler soru işareti, surat aptal aptal bakmakta!..
    * * *
          "Sen tarlabaşı'nı biliyor musun kardeşim?  Beyrut gibi bir yer var ya kardeşim? emir cemahel grayderle geziyor." fakat ben bir kaç gündür geçmedim tarlabaşı'ndan, bir kaç günde yine değişmiş tarlabaşı.. Artık yani tarla var da, başı yok!.. Tabii biz tarlabaşı'nın başını bulamayınca, kendimizi birdenbire tepebaşı'nda bulduk. 
    * * *
          Ben şimdi efendi gibi şişhane'den çıkarız diye düşünüyorum. "sen şişhane'de türk hava yolları'nı biliyor musun kardeşim?" dedim. THY'de anlaştık. THY'den yukarı. Türk Hava Yolları'na geldik, yukarı sapacağına lap karşı sokağa girdi, deli gibi gidiyor!.. "nereye gidiyorsun kardeşim?!?" "geldik işte ağbi, işte galata kulesi!.." "kulesine değil, sarayına gideceğiz kardeşim!!!"
    * * *
          Bolu'nun aşçısı ünlü, şoförü ünlü değil tabii. Neyse Bolulu nasıl olduysa sonunda çaktı durumu, Galata Kulesi'nden u dönüş yaptık, tünel'e çıkma eğilimindeyiz. o yolda da sağlı sollu parketmişler, Zar zor geçilirken, bizim önümüzden giden kamyonetle karşıdan gelen kereste kamyonu da burun buruna gelmişler, arabalarda bir devinim yok, şoförler direksiyonda  fakat şoförlerde de bir devinim yok! birbirlerine pis pis bakmaktalar. Cam ötesi göz göze şoför eziyeti!..
    * * *
          Kimin gözü kimin gözünü dövecek!.. böyle bir beklenti başlamış, Bolulu dedi ki "ağbi bunlar gözsel olarak çok fena kapışmışlar. Bu elektrik kolay çözülmez, ben çok sıkıştım, bir çişşşşee gideyim geleyim" dedi. 
    * * *
          Bolulu indi çişe gitti. o arada da klaksonlar başladı, bugün klakson mu ucuzladı nedir? ucuzlamış olmalı ki herkes yeni almış, tünel'de deneniyor. havalılaaar, havasızlaaar?!? tünel'de birdenbire böyle hafif şizo çok sesli klakson senfonisi. neyse aradan bir kaç sigara geçti, sonunda nasıl olduysa kamyonla kamyonet aralarında barış yaptılar. kamyon geri aldı, kamyonet geçti, kamyon şoförü bana bir sinir "hadi, gel, topla!.."
    * * *
          Nereye topluyorum? ben burda yedekte bulunuyorum. hayır şoförüm çişte!.. Ama önüm açılıp da ben ortada kalınca yolu ben tıkıyorum gibi abukluk ortaya çıktı, sinirle klaksonlar bana çalmaya başladı!!! nitekim bir kaç tane dayı şoför geldiler, "niye gitmiyosun, niye almıyossun, niye ilerrrrrrrrlemiyosun?!?" dedim "ulan benle öyle konuşmayın, ben şoför değilim!.." 
    * * *
         Ben şoför değilim deyince "pardon ağbi." dediler, insanca görüşmeye başladık. ben durumu anlattım, kolay dediler, biri bizim arabayı itti, biri kaktı, bizi oradaki kaldırıma, darbuka sanayi'nin önüne aldılar. yol açıldı, herkes geçti, ben darbuka sanayi'nin önünde Bolulunun çişten dönmesini bekliyorum.
    * * *
          "Niye bekliyorum ulan?" dedim kendi kendime, bu çok sayın ulanlı düşüncemden ötürü de kutladım kendimi. bırak parasını yürü. seğirtsem beş dakikaya tiyatrodayım diye düşünüyorum fakat cebimde bozuk para yok, taksimetre 6.500 lira yazmış, 6.500 yerine 10.000 bırakmaksa çağ atlamış bir delikanlılık olmayacak. n'apayım n'apayım derken birdendire kaldırımda üç çocuklu bir dilenci sanayi oluştu. 
    * * *
          Üç çocuklu dilenci sanayine 10.000 lirayı gösterdim, bozulabilir mi gibisinden; dilenci sanayi olumsuz! enflasyon dolayısıyla 20.000'ler derlemiş, onları saymakta. Neyse aradan bir kaç sigara daha geçti, bizim bolulu geldi, yanakları kırmızı, kırmızı..
    * * *
          "Nerdesin kardeşim?!?" Tuvalet ararken, kuledibi'nde genelevlerin kapısıyla burun buruna gelmiş... "ağbi ben orayı dün aradım aradım bulamadım, şimdi bugün böyle lap diye karşıma çıkmasın mı?!? Giremeden edemedim, afedersin ağbi!.." dedi yanakları kırmızı! Bindi bir keyif, çalıştırdı arabayı, geldik tiyatronun önüne yanakları kırmızı!.. Yeniden özür dilerim değerli izlemeciler!.. Ben bugün Bolulu bir arkadaşı geneleve gezmeye götüreceğimi bilsem, sabah seher vakti çıkardım evden yanaklarım kırmızı!..
    * * *
           (Noktasına virgülüne dokunmadan..)  Ferhan ŞENSOY..

    • Osman Ezgü22 Kasım 2021 . 10:11

      Ferhan,Boluluya çattığını zekice bir sahne diliyle traji komik olarak aktarırken aslında saf ve temiz Anadolu insanının samimi yaşantısını bu komik anlatı içinde belki kendisi de pek farkında olmadan yansıtmıştır.Tuluat geleneğinin öğeleriyle dolu çok güzel bir hikayeyi böylesi anlatıları nekadar özlediğimizi düşünerek okuduk.Tüm Bolu halkına ve güzide tiyatro camiasına selamlar...

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Çalışmak, neşeli olmak, çeneyi sıkı tutmak, işte sana başarı.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Diş Hekimi Abant Bungalov Evleri