Yarın Bayram..

      Yarın Bayram..
      Çıktı geldi.. Deliyi an sopayı hazırla demişler.. ''Çeşmelere, hayratlara su taşıyan yeraltı şebekesininin yerini bilen ustalar vardı'' diyor, ''onları neden yazmıyorsun.. Hasan Koca usta'yı, Meşeli usta'yı neden yazmıyorsun.. Emekli olduktan sonra bile evlerine araba gönderip yardım istedik adamlardan..
* * *
       Ovabaşlı Hacı Dayı, Sucu İhsan Taşdelen, Hacı Ata Eratay, Kolacı Abdullah Nurel, Askeri kanattan Ziya Ilgaz.. Hey yavrum hey.. Mudurnu çayını Çepni sapağına çevirip elektrik üreteceklerdi şehre vermek için.. Neden yazmıyorsun? Yarım kaldı, emekler boşa gitti diye mi?'' 
* * *
      Bir sigara yakıyor.. ''Bana ne senin Bolu Belediye'nden'' diyor, ''Kim kazandıysa kazandı.. Belediyecilik sadece erzak dağıtmak, kaldırım yenilemek, iftar çadırı açmak, ya da zaman zaman konser tertiplemek değil hükümet meydanında.. Tancu demiyorum, hemen atlama !.. Belediye diyorum.. Yoksulluğu, toplumsal adaletsizliği giderebilecek projeksiyonlar da koyabilmeli ortaya.. Onu diyorum..''
* * *
      BAYRAM.. 
      Günler, haftalar, aylar derken, geldik yine bir Ramazan Bayramı arifesine.. Üstelik de senenin neredeyse tümünü; seçim, kavga, gürültü, patırtı ve itiş kakışlarla geride bırakarak..
* * *
      Ramazan Ayı'nı pide kuyruklarında geçirdik.. Pide kokuları arasında kendimizden geçtik adeta.. İftar saati yaklaştıkça Akpınar'a, hayrat bayırına getirdik konuyu, Pideci Ökkeş'in mıntıkasına.. Ne Zilkuyruklar kaldı konuşmadığımız, ne Ekmekçi Şükrü, ne de ''Sebil, sebil'' diyerek su dağıtan Talaşcı Ahmet..
* * *
       Gece sokağa çıkmanın en güzel bahanesi Teravih namazlarını da es geçmedik, konuştuk.. Vakitten kazanmak için her akşam farklı bir camiye gidip hocaların namaz kıldırma hızını test ettiğimiz camileri.. Amcaların lakaplarını birbirimize fısıldadıkça tetiklenen gülme krizlerini.. Yanımda Zilkuyruk, önümde Boku Kuru, onun önünde başında ters çevirdiği şapkasıyla ''siydikli Muharem.."
* * *
       AYLA..
       Geçen bayram bilgisayarın başından kalkmadı bizim torunlar; En son çıkan oyunlar oynandı, en son vizyona giren filmler izlendi.. Bilgisayarlar sabah açıldı gece yatarken kapatıldı.. Şimdiki çocuklar şanslı.. Ne Bilgisayarımız vardı bizim, ne laptop'umuz ne de IPad'imiz.. Bırak Cep telefonundan film izlemeyi, Sabit telefon bile yoktu evlerimizde.. Bahar Sineması'nın çöplerini karıştırdığımızı, makinistin kesip attığı filmlerde Zeynep Değirmencioğlu'nu, Parla Şenol'u, Ömercik'i aradığımızı hatırlarım.. Ayhan Işık'ı, Ahmet Tarık Tekçe'yi filan.. Bazen John Waynenin ''Kahraman Şerif'' filminden bir kaç kare olurdu o parçalarda, bazen ''Boş Beşik'' filminin kaybolan kızı Ayşecik.. 
* * *
       Dün akşam onu konuştuk çocuklarla; Ayla Özakar isimli kayıp bir kız vardı 60'larda.. Evinden bakkala diye çıkıp bir daha geri dönemeyen küçük kız.. Bizim neslin hafızalara kazınan olayıdır.. Geçen gün Müge Anlı'nın programında ''Kayıp Ecrin'' olayını izlerken de hemen o geldi aklıma..
* * *
      Bastırdığı binlerce el ilanı ile sokak sokak dolaşarak kızını arayan Selahattin Özakar.. Yerini bildireceklere 20 bin lira gibi o günlerde servet sayılabilecek bir ödül vaadeden.. Göçebe çadırları da dahil her yerin arandığı, falcıların, medyumların seferber olduğu.. Ümitleri tükenen babanın yaptırdığı sembolik bir mezarla noktalanmıştı o süreç..
* * *
      Ne yedirip içiriyorlardıysa bize; İstanbul'da kaybolan Ayla'yı biz de Bolu'da arıyorduk mahallenin çocuklarıyla.. Sadece Ayla olsa gene iyi.. Maksim Gazinosu ''Zeki Müren 150 bin liramızı alıp kaçtı, Bolu'da saklanıyor'' diye savcılığa başvurunca Zeki Müren'i de aramaya başladık.. O kadar işimizin gücümüzün arasında bir de Gangster İrfan Vural firar edivermesin mi Borazanlar'dan.. 
* * *
      1960 ve1962 ilginç olayların peşpeşe yaşandığı yıllar zaten.. 11 temmuz 1962 de Kuyumcu Ahmet Abi'nin Yorgi Vasilyadis tarafından soyulması da yine aynı yılın olaylarından.. Yorgi Vasilyadis tüm Türkiye'nin gazete manşetlerinden tanıdığı 70'lik bir soyguncu.. Uyduruk bir tabancayla yaptığı soygunlarla tanınan çok matrak bir adam.. Ahmet abinin dükkanına da ''Eller yukarı cepler dışarı..! diyerek girmiş tüm muzipliğiyle..
* * *
       İzmirli bir deri tüccarının Büyük Cami Mahallesi'nde sokakta oynayan çocuklardan birini arabasına atıp kaçırması da yine aynı yılın olaylarından.. Cumhuriyet Gazetesi'nin manşetten duyurduğu olay.. 
* * *
       O zamanlar şimdiki gibi ekleri mekleri, bulmaca ilaveleri, falan yok gazetelerin.. En baba gazeteler bile altı yapraklı, bilemedin sekiz.. Ve bu sayfaların arasında dönüyor ülke gündemi.. 
**
       Biz de ''Cık cık Hüseyin'' abi ile ''Cak cak Ziya'' abiden takip ediyoruz bu gündemi.. Cık Cık Hüseyin abi sonradan Gazeteler Baş Bayi olan Hüseyin Akgüngör, ''Cak cak Ziya'' abi ise Belediye Pasajı'ndaki dükkanından Teksas, Tommiks, Teks, Zagor, Mandrake gibi kitaplar kiraladığımız Ziya Şenocak.. 
* * *
      1960'lı yılların hafızalarından silinmeyen bir başka olayı da CHP'nin Kasım Gülek'le Bolu'ya çıkartma yaptığı gün yaşanıyor.. Karşılama hazırlıklarının yapıldığı.. Afişlerin asılıp kağıttan bayrakların dağıtıldığı, köylerden gelenlerin akın akın Belediye Meydanı'nda toplandığı gün.. 
* * *
       Kalabalığı zaptetmekte zorlanan polisin ''Dağılın! uyarısı ile başlıyor olaylar.. Dağılın'' diyor polis.. ''Burada toplanamazsınız..! Bir anda hareketleniyor meydan.. Polis; ''Dağılacaksınız!" derken, bizimkiler; ''dağılmıyoz'' diyorlar, ''sizin böyle bir yetkiniz yok..!" Arkalardan ''hakkaten yok'' diye yükleniyor bir kaç destekçi.. 'Ha şart olsun yok..! "Memlekette kanun var bilmem ne var..!" Polis şefinin niyeti bozuk; ''Sen şimdi bana ''godumun' mu dedin? 'Hayır sana demedim" kime dedin? Kimseye demedim, kendi kendime dedim..'' Öyle mi? Al sana o zaman, al sana, al sana, al sana.. ! Bir anda coplar şakur şukur inmeye başlıyor vatandaşın üzerine.. Belediyenin havuzuna düşenler oluyor.. O karambolde bile davullar, çalıyor köçekler dönü dönüveriyorlar meydanda..
* * *
       BAYRAM..
       Neyse.. Yarın bayram.. Ve biz bu bayramda da yine mezarlıklara koşacağız.. Çiçekler tazelenecek, mezarlar sulanacak.. Ve eğilip bir şeyler fısıldanacak mezar taşlarına.. Tam çıkacakken geri dönülüp bir fısıltı daha eklenecek belki.. "vallaha biz iyiyiz'' gibi, ''sen bizi merak etme'' gibi..
* * *
       2013 deydi galiba.. Rüzgarlı, gök gürültülü bir gündü.. Yağmur birden bastırınca hızla arabalara koşmuştu herkes.. Biraz önce mezar taşlarını okşayanlar, eğilip bir şeyler anlatanlar.. Bir ben kalmıştım mezarlığa bisikletle gelen.. Bir de bir çalının arkasından beni izleyen tarla faresi.. İki ayağı üzerine dikilmiş, ıslanmış bir tarla faresi..
* * *
      Hani bazen; bir şarkı çalınır kulağına da boğazında bir şey düğümlenir.. Koşsam ''Eğri Fes''in meyhanesine dersin; Hüseyin abi! 'getir bir 35'lik Fahrettin Kerim..! Bir de şarkı çalsın pikapta.. Çalsın ki, Abant yolunda Deli İhsan'ın kamyonu gelsin aklıma.. Ve onun kasasında babam gelsin, Yanık Hayri abi gelsin.. Bir elini kulağına atmış 'Bu ne sevgi ah bu ne ızdırap' derken; mahalle koro'su eşliğinde.. 
* * *
      Kamyon kasasında benimki de olsun anasını satayım.. Komşu teyzelerin serdiği kilimlerin üzerinde benimki de olsun.. Arada bir göz kırptığım, ya da kimse görmeden avucuma bir öpücük kondurup üflediğim.. Kapağında asma kilit olan defter de olsun kucağında.. Birisi bulacak diye oradan oraya taşıdığı defter.. Ahmet Saygı abi'de olsun, abisi Mehmet Saygı da olsun, teyze oğlu Berber Fadıl Abi de olsun.. Herkes olsun.. O gün çekilmiş kenarları tırtıklı sepya fotoğraftaki gibi.. Herkes olsun..
* * *
       MAGAZİN MİŞ..
       Sinemaya gitmiş uyumuş uyanmış ama ''anasını sattımın filmi'' bitmek bilmemiş.. 'Ne yazıyan sen bakam? diyor.. Bayram yazısı mı olacak bu? Melek Ablayı yazdın mı? Zahide abla'yı? Neden yazmadın? Magazin olmazsa olmaz ki şekerim.. Bayram günü kimseye okutamazsın bu yazıyı.. ''Ya git başımdan'' diyorum mübarek gün beni günaha sokma.. İstemiyorum ben magazin filan.. Git başımdan.. Tövbe estağfurullah.. 
* * *
       Hoşça kalın.. Ağzınızın tadı bozulmasın.. İyi bayramlar diliyorum..

                                                     Erdoğan Mühürcüoğlu.. (03.06.2019)