John Wayne.. Süvari.. Canan Hoca.. Vali..

      John Wayne.. Süvari.. Canan Hoca.. Vali..
      Arkadaşlığın, İlk aşkların ama en çok da çocukluğun ve en güzel anıların yaşandığı eskinin sinema salonları… Ne çok filmler izledik, ve o filmlerin etkisiyle 'esas oğlan' olduğumuz ne çok hayaller kurduk..! Bir zamanlar kapılarında bilet kuyruklarının olduğu, yerlerin fenerle gösterildiği, bazı sahnelerin alkışlandığı bazılarına yuh çekildiği, "gong" sesinden sonra gazozların, kuruyemişlerin eşliğinde filmlerin izlendiği sinemalar..
* * *
      Bir arkadaş anlatıyordu; 'Okul dağıldığında Şehir sinemasının kapıları ardına kadar açılır, ve biz arkadaşım Nevzat Çınar'la bitmek üzere olan filmi izlerdik.. Muhterem Nur'un oynadığı 'Boş Beşik' filmi vardı unutamadığım.. Muhterem Nur'un kundaktaki bebeğini kaçırmaya çalışan Kartal'ın olduğu sahne.. Tam bir hafta boyunca, aynı saatte ve aynı sahneye hüngür hüngür ağladık Nevzat Çınar'la.. Birbirimize bakıp bakıp ağladık..'
* * *
       Herkesin bir anısı vardır herhalde sinemalarla ilgili.. Bizim de Şehir Sineması'nda izlediğimiz 'Posta arabası' filminden sonra bir talaş arabasını kaçırmamız vardı, posta arabası niyetine.. Çok hızlanan arabayı durduramayınca İmaret Camisi civarında atlayıp kaçtığımız..
* * *
      Kanun adamlarına karşı haydutlar, geniş kenarlı fötr şapkalar, düellolar, posta arabaları, ıssız kasabalar ve tabii ki ölüm pahasına peşine düşülen dolarlar.. Yani, bizi sinema salonlarına sürükleyen kovboylar.. Onlarla hayal kurduk onlarla büyüdük.. 
* * *
      İzlediğimiz o filmde; 'posta arabası' filminde, tehlikeli bir yolculuğa çıkan John Wayne vardı.. Ayrıca ayyaş bir doktor, kendini beğenmiş banker, bir kumarbaz, ve hamile bir kadın.. Yol boyunca Apaçi saldırıları, yolcuların kendi aralarındaki tartışmaları.. Çok heyecanlı bir filmdi.. Bir de Salih Abi'nin el fenerini tutup sıraların arasında bizi araması tabii.. O günü hiç unutmam.. Önümde oturan kızı da.. İkide bir; sakız şişirip patlatan..
* * *
      John Wayne'yi 'İzzet Baysal Caddesi'nde yürürken düşünüyorum bazen.. Vahşi batı kasabalarının birinden çıkmış, yolu İzzet Baysal'a düşmüş gibi.. Adliyenin önünden bir başlıyor yürümeye, Kız Meslek'in önüne kadar.. Her adım atışında; ayağın önce topuğu, sonra tabanı, sonra parmak uçları değiyor yere.. Belediye apolyösünde 'iyi, kötü, ve çirkin' filminin ıslıkla çalınan fon müziği 'uhu uhu huuuu..” 
* * *
      SÜVARİ..
      Şaka bi yana; John Wayne'in gazeteci Hikmet Feridun Es'le yaptığı bir söyleşi var; çok şaşırttı beni.. Adam Hollwood'un gelmiş geçmiş en büyük kovboyu 'Benim Bolu'da çok önemli bir dostum var' diyor.. 'O dünyanın en büyük süvarisi, Bolu dağlarının atlı bekçisi' diyor.. 'Vay anasını' dedik bizim arkadaşla 'kim lan bu süvari? Bizim bildiğimiz bir Süvari var o da 'Paytoncu Zeybek Süvari.. Ama koskoca John Wayne nerden tanısın onu.. 
* * *
      Arkadaşım 'Paytoncu Zeybek Süvari' olduğu konusunda israrlı.. 'Payton uzaktan bakıncası posta arabasını andırıyor ya ondan karıştırıyor John Wayne' diyor 'Paytoncu Zeybek Süvari'yi Ilca yolunca görecektin sen.. Bir elinde dizginler, diğer elinde kamçı.. 'Hadi oğlum deeeh ! çık çık çık.. sesleri arasında.. Bir de Nazıma Abla'nın babası var 'Süvari' olarak ama; o değildir..
* * *
      CANAN HOCA..
      Haydutlar, posta arabaları ve canı pahasına peşine düşülen dolarlar.. Canan Karatay'ın naylon poşetlere doldurduğu ve hiç tanımadığı kişilere teslim ettiği paralar geldi aklımıza.. Sonra da "Devletle bir olup PKK ya operasyon yapıyoruz sandım" demesi.. Az kalsın ölecektim gülmekten.. Eğer Karatay diyeti yapan biri olsaydım anında diyeti miyeti bozardım.. Beyin'i karbonhidratsız bırakırsan olacağı bu tabii..
* * *
       İsmail abi 'büyük konuşma' diyor 'Hakim, savcı, polis bile var bunların dolandırdığı.. Bizim Şeref Sunar hoca bile para kaptırmış bunlara.. Allahtan Akpınar hayratından su içmişliği, bağışıklık kazanmışlığı var Şeref Hoca'nın.. Vakitlice polise başvurmuş da; tam parayı çekmek üzereyken enselemişler adamları..'
* * *
       'Dalga geçme! büyük konuşma..! diyor İsmail abi hala.. İftar vakti yaklaştıkça iyice sersemledi, asabileşti.. Yüzüme bakıp "münafıklar' falan demeye başladı.. Madem sigara içmeden yapamıyorsun, madem kalbimizi kıracaksın, bırak yaw, tutma..! 'Milyoncu' dan üç kuruşluk banyo taburesi alacaz; 'Bu kırılmaz değil mi? diye soruyor.. 'Paketteki ile raftaki aynı mı? Defosu yoktur heralde? Pekiii, garanti süresi ne kadar? Lan abii plastik o plastik..! Allah'ın Bolulu'su.. Kafada saç yok, ensede at kuyruğu.. 
* * *
       Vallaha resmini çekip paylaşacam bir gün.. En son 1974 te Esentepe Festivalinde çektiğim resmini gösterdim.. Kıvır kıvır saçları olan 'bonus kafa' resmini.. Gözleri doldu.. 'Tenis topu büyüklüğünde dolu yağmıştı o gün' diye mırıldandı.. Öyleydi gerçekten..
* * *
       VALİ..
       Benim hatırladığım en sıkı sigara içicisi Gökhan Aydıner'di.. Eski Bolu valisi.. Hiç unutmam; Şoförünü, komşu dükkanlara girip çıkarken görünce merak etmiştim.. Vali bey'in unuttuğu sigarayı arıyormuş adam.. Soranlara 'Yok abi' diyordu 'yok nalet sigara, her yerde de satılmıyor namussuz..'
* * *
       Her yerde satılmayan 'namussuz' 'Birinci' ymiş meğer.. Çok ilginç gelmişti o zaman, 'Koskoca vali' demiştim 'Birinci mi içer!.. Öğrencilik zamanlarından kalma bir alışkanlık besbelli.. Bir de gençliğinde astsubaylık sınavlarına girip kazanamaması var Vali Bey'in.. Kazansaymış emekli Başçavuş Gökhan Bey olarak tanıyacakmışız onu.. 
* * *
      Sigara deyince;1990'lı yıllarda Larry White adlı katil idam edilecek 'Son arzun nedir? diye soruyorlar.. 'E, bi sigaranızı içeyim bari' diyor adam.. Ve anında reddediliyor.. Gerekçe; sigaranın insan sağlığına zararlı olması.. Ve yerine getirilmeyen bu son istek 'insanlık suçu işlendi' diye yıllarca konuşulmuş Amerika'da.. 'İdam edildi' diye değil sayın okur! 'sigara içirilmedi' diye..
* * *
       Hoşça kalın.. Kendinize mukayyet olun.. Tesbihin ipi kopunca taneler kolay toplanmıyor..
      Not: Gazetemiz sahibi Kamuran Alagözoğlu'na yapılan saldırıyı şiddetle ve nefretle kınıyorum.