Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Akmescit.. Düriye.. İsmail Hakkı..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    19 Ağustos 2015
          Akmescit.. Düriye.. İsmail Hakkı..
           Bazan Abant'ı, Gölcük'ü, Yedigöller'i görünce insanın "niye geldiniz a bilader buraya, niye burayı seçtiniz? diyesi geliyor atalarına.. 'Yedigöller'in kenarı, Abant'ın yamacı dururken niye burayı seçtiniz a bilader?' Kaplıca'nın kenarı bile olurdu.. Sıcak su var, soğuk su var.. Dağ çileği, dağ fındığı, mantar çeşitleri gırla.. Kökez yokken Taşoluk'tan getirilen kaynak suyunu içiyormuşuz biliyor muydunuz?.. Evlerin altında toprağa gömülü küplerde saklıyormuşuz Taşoluk suyunu.. Taşoluk dediğin yer kaplıcanın yan tarafı a bilader..
    * * *
           Geçen hafta Turşucuoğlu Hamamı'ndan bahsettik ya, arkadaşlar 'ohooo' dediler onda ne var.. Bir 'kayıp cami' var ki Bolu'da; 'Kayıp kıta Atlantis' gibi.. Fırka Tepesi'nden inen sokak ile Bugünkü Parti Sokak'ın kesiştiği yerde bu cami.. Eski bir fotoğrafta görüyorsun, sonraki fotoğrafta yok, göremiyorsun.. Hemen kavrayamadım.. Leylekli meylekli denince Karaçayır'daki Tüccarlar'ın evi zannettim.. Rahmetli Avni'nin, Servet abilerin oturduğu ev.. 'Leylekler Camii'ni en iyi o bilir diye Zekai Abi'ye sorduk..
    * * *
           'Akmescit Mahallesi' buranın ilk ismiymiş.. Mahalle dediysek 20 haneden fazla değil, 80 bilemedin 100 kişi.. Bahçesinde dibek taşı, fırın ve kuyu olan tek katlı evler, oturulup sohbet edileni kapı önleri, serin avlular.. Kapılarda biri kalın, diğeri ince ses çıkaran iki şakşak.. Attar İzzet Efendi geldiyse kalın ses çıkaranı, Alaybeyler'in Fatma'nım ise ince seslisini çalıyor.. Bir üst sokakta (Fırkada) tüm şehri kuşbakışı seyredebileceğin mezarlık.. Aralarında dolaşırken derin düşüncelere dalacağın, yüz yıl öncesinin taze mezarları..
    *
        Ne hasta bekler sabahı,
        Ne taze ölüyü mezar..
         Ne de şeytan, bir günahı
         Seni beklediğim kadar..
    *
          Sonra ne olmuş biliyor musun yeğen? Tabaklar Mahallesi ile Karamanlı Mahallesi bir olmuşlar 'bu Akmescit Mahallesi var ya' demişler 'burdan ne köy olur ne kasaba' Ee? 'Ee'si biz burayı kendi aramızda paylaşıverelim.. Tamam mı? Tamam.. Akbank'ın yanındaki merdivenlerden çıkınca Nakkaşlar'ın Mehmet Efendi'nin evinden sağa doğru; Mülazim İbrahim Bey, Attar İzzet Efendi, Kalaycı Hacı Mustaf'endi, Manifaturacı Hacı Şakir, Saatçilerin Hacı Zihni Efendi, Avukat Nadir Efendi, Vanlızade Cemal Efendi, Alaybeylerin Rüştü Bey, Sünnetçi zade Hasan Ağa, Kolluzade Tevfik Bey.. Bir anda 'kayıt dışı' kalmışlar..
    * * *
           Sonra dönüp bir bakmışlar, orta yerde Bolu Belediyesi gibi duran bir de Leylekler Camisi var.. Öyle bir cami ki, içinde ayinler yapılıyor, zikirler çekiliyor.. Mesela yatsı'dan sonra cemaatten bir kaç kişi taban tahtalarını gıcırdata gıcırdata dönü dönüveriyor caminin ortasında.. Nasıl paylaşılacak peki burası? duvar çekip ikiye bölecek halleri yok.. En iyisi yıkmak.. Cami giderse arsayı bölmek çocuk işi.. Sağdan soldan estarabim.. Leylekler Camisini, imamıyla, müezziniyle, cemaatiyle, öğütmüş, un ufak etmişler..
    * * *
           Ee, pes vallahi.. Pes ki, ne pes.. Eskiden define arayıcıları vardı.. Bazı binaların temellerini, duvar diplerini, büyük ağaçların köklerini kazan.. Elerinde krokiler, küp küp altın bulacaz diye kazmadık yer bırakmayan.. Bunlar anlaşılabilir belki ama, adam durduk yerde bir camiyi bir hanı bir hamamı yıkar mı be gurban.. Sen 'onlar miadını doldurmuştu, estekti, köstekti falan diyorsun da; git bir de Alman'a anlat bakalım bunu, İngiliz'e anlat..
    * * *
            DÜRİYE..
            Hayal kurmak lazım bazen.. Orman okulunun bahçesine gidip uçurtma uçurmak lazım.. Selim Marangoz'un abisine uçurtma yaptırıp salmak lazım gökyüzüne.. Uçsuz bucaksız maviliklere.. Gider mi? Ayıp ettin !.. Sen ipten haber ver.. Bir maçın devre arasında seyircilerin arasına girip su satmak, gazoz satmak lazım.. 'Gazoooz!.. Buz gibi gazoz!... 32 dişe kemane çaldırıyor..! 'Sahaya; kötü Kenan'ı koymak lazım, Bahattin Sipahi, Turan Abi, İsmet Taşkın, Nihat Abi de olmalı.. Sonra; Çetin Salur, Şeref Berberoğlu, Fikret Şen, Aydın Tekindor abiler..
    * * *
           Abantspor'dan Garagabuk' da olmalı; onu unuttuk.. Bir kaç sefer Belediyeden mahalleye gönderildiğini hatırlarım Şeref abinin.. Hani bazı tipler vardır, balkona 'begonya' koysan gider belediyeye şikayet eder.. Mecburen çıkıp geliyordu Garagabuk; ne yapsın? Depremden sonra Belediye Meydanı'nda "yıkılmadık ayakdayuz" mesajı veren birine 'nereye yıkılmaduk' diyordu Şeref abim 'nalları dikecüz nerdeyse, sen hala gonuş..'
    * * *
           Bizde bir midilli takıntısı da vardı galiba.. Mülazım Refik Üstek bey de bir ara Midilli atının çektiği arabayla dolaşırmış Bolu'da.. Bir de Çıkınlar'da Tevfik Bey var.. Zengin mi zengin.. Onun da midilli cinsinden küçük bir atı var.. Tevfik Bey'in midilli atıyla bir geçişi varmış kapalı hal binasından.. Vahşi Batı'nın efsane kovboylarından biri gibi.. Lee Van Cleef mübarek.. Gerçi ayaklar yere değiyor biraz ama, olsun..
    * * *
           Vay be ! dedim geçen gün.. Tevfik Bey'in konağında çalışan İsmail Hakkı'yı nasıl da duymamışım.. İsmail Hakkı hem çok yakışıklı hem de sesi çok güzel.. Ben deyim Yaşar Özel sen de Metin Milli, öyle bir ses var adamda.. Tevfik Bey de zaten bu işlerin hastası.. Türküler, şarkılar, gazeller gırla gidiyormuş konakta.. Hatta İsmail Hakkı o kadar evden biri olmuş ki Tevfik Bey ondan kızına hafızlık dersi, musiki dersi vermesini bile istemiş..
    * * *
          Hani bazen tuhaf bir şey olur, mantık birden devre dışı kalıverir.. Hoca talebe ilişkisi giderek aşk hikayesine dönüşmüş konakta.. Öyle ki, İsmail Hakkı'nın yakınlarının kızı istemesine kadar varmış iş.. Ondan sonrası; vay anam vay ! Sen Tevfik beyin kızını nasıl istersin..
    * * *
            Tevfik Bey İsmail Hakkı'yı konaktan atıp, kızını alelacele bir memurla evlendirivermiş.. Öyle bir hikaye ki bildiğin Türk filmi.. Arka planda 'senede bir gün' şarkısı olan, Ediz Hun'lu Hülya Koçyiğitli bildiğin bir Türk filmi.. 27 gün sonra üzüntüsünden vefat etmiş Düriye.. Öleceğini anlayan kız 'Sela'yı İsmail Hakkı okusun diye vasiyet edince İsmail Hakkı Aktaş minaresinden ağlaya ağlaya şehre duyurmuş Düriye'nin ölümünü.. 'Es Salatu Ve's-Selamu Aleyke Ya Rasulallah!'
    * * *
           Zekai Abimin eli kolu uzun.. Düriye'nin ölümünden sonra Bolu'yu terkeden İsmail Hakkı'yı öğretmenliği sırasında Şam'da bulmuş.. Hatta bir Türk Mahallesi'nde bir süre komşuluk bile yapmışlar..
    * * *
            Pek benzemiyor ama Hüseyin Özkan ve rahmetli Ümran'ı hatırlattı bana bu hikaye.. Gerçek bir Love story'i.. Ve o lanet olası gurur'u.. 'Özür dile..! 'Hayır önce sen dile..! Bazen hayatın içindeki rolü ağır geliyor insana.. Bir de yüzdeler var.. 'yüzde şu kadar' iyi adamsan, 'yüzde şu kadar' da karanlıksın..
    *
          Belki hala o eski besteler çalınır
          Gemiler geçmeyen bir ummanda..
    *
          Aktaş Mahallesi.. O kadar çok hikayesi var ki, yaz yaz bitmez.. Bir kaç tanesini burada paylaşmıştık hatırlarsınız.. Teneke Ayhan, Sinameki Yücel, Keten Şeref, zan zan Ahmet, O guruptan bir tek İspit Kudret kaldı sanırım.. Hele Yücel abi ve kızı Emine.. Boynunda fotoğraf makinası haber peşinde koştuğu günler gözümün önünde.. Dükkanda habersizce fotoğrafımı çekip ertesi gün masamın üzerine koymalar.. Evlat acısı zor iş..
    * * *
         Nerede o mis gibi leylaklar
         Sararıp solmak üzere yapraklar
         Bana mesken olunca topraklar
         Beni şad et Şadiye'm başın için..
    *
           Bazı hazin yaşamlar neşeli ortamlarda el çırparak söylenen şarkılar gibi.. Suat Bey ve Şadiye Hanım'ın anlatıldığı bu şarkıdaki gibi mesela.. Nereden bileceksin fırtınalı bir gecenin, azgın bir denizin ve sahilde bekleyen bir sevgilinin anlatıldığını bu şarkıda.. Şadiye hanım'ın Suat Bey'ın cesedini beklediğini sahilde.. Çıkıyorsun piste, mendil sallayıp göbek atıyorsun..
            Hoşça kalın..
                                                                  

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak