BolununSesi; Halkın Gazetesi

142 Erdoğan.. Doktor.. Paşa..

Erdoğan Mühürcüoğlu

    28 Mayıs 2016

           142 Erdoğan.. Doktor.. Paşa..
            Birkaç gün önce kahvede yanlarındaydım.. Baktım Şinasi'nin ağzında külü uzamış bir sigara, gözleri dolmuş.. İsmail Abi'de yanına oturmuş, teselli etmeye çalışıyor onu.. 'Hayırdır?” dedim.. 'Sorma,” dedi İsmail Abi.. Çekti beni bir kenara.. 'Geçen gün vefat eden Bolulu bir arkadaş vardı ya hani, Emekli albay; tanımaz etmez adamı, ona ağlıyor bizim deli..
    * * *
          Mustafa Namdar Hoca'nın internetteki yazısından etkilenmiş.. Baktık; Mustafa Hoca, Lise müdürü Remzi Bey'i ziyaret ettiği bir günü anlatıyor hakkaten.. 'Remzi Bey'in yanında bir konuğu vardı' diyor.. 'önce öğrenci velisi sandım.. 'Gel gel” dedi Remzi Hoca.. 'Yabancı değil, bizim 142 Erdoğan, okulumuzun eski öğrencilerinden.." 
    * * *
           Çaylarımızı yudumlarken Güneydoğu'da, Kıbrıs'ta, Suriye'de görev yaptığı yılları anlattı eski öğrenci.. İngilizceci Leman Künç'ten ve Harp Okulu'na girişinde İngilizcenin ne kadar işe yaradığından bahsetti.. Sonra Leman Hoca'nımı sordu; 'şimdi nerede? sağlığı nasıl? Remzi hoca; 'istersen telefonla görüştürebilirim' dediğinde gözleri doldu, sesi çatallaştı.. Hasretin, özlemin, sevgi ve saygının göz yaşları geldi peşinden.. 
    * * *
         İsmail Abinin; 'tanımaz etmez adamı, ona ağlıyor' dediği emekli albay Erdoğan Ünaltekin.. Bir kaç gün önce kaybettiğimiz 142 Erdoğan.. Kimin aklına gelir? Hani 'Hesapsız açar baharlar pembeyi' diyor ya Canan Erçetin.. Hani 'dünyada ölümden başkası yalan” diyor ya.. Öyle..
    * * *
          Ne çok ölüm haberi aldık şu sıra yav…Hepsi tanıdık, arkadaş veya akraba.. 'Bu aylar ölüm ayları' diyor altımızdaki Emlakçı.. Bolu'da Karşı komşumuz vardı; Rıfat efendi; o da "ağaçlara su yürüme vakti ölümler çoğalır" derdi.. Gerçekten var mıdır böyle bir şey? Ölüm mevsimi var mıdır gerçekten..?
    * * *
           Balkonda oturdum, bir arkadaşımızı defnettiğimiz gün vardı Bolu'da, onu düşünüyorum.. Üçerli beşerli gruplar halinde mezarlığın kapısına doğru yürürken 'resimdeki gözyaşları'nı mırıldanıyorduk iki arkadaş.. O'nun en sevdiği şarkıyı.. Ölümü ciddiye almadığımız yıllardı 'Baksana! demişti gülerek 'ben ölünce bu parçayı çalarsınız mezarlıkta.. 'Ohooo' demiştik; 'hele sen bir öl de, biz amfi bile getiririz çığırtkanlar'a..Taverna'ya çeviririz mezarlığı.. Lafı mı olur? hele sen bi öl..! O yıl Love story filminin Oliver'i ile Jennifer'i gibiydiler eşiyle.. Oliver'i gönderdik o gün, Jennifer ise hayatta.. Torun büyütüyor Jennifer..
    * * *
           DOKTOR..
          Onu düşünüyorum şimdi.. İnsan hangi mevkide, hangi ekonomik şartlarda olursa olsun öğretmeninden çekiniyor nedense.. Kaç yaşında ve hangi meslekten olursa olsun.. Oliver ile Jennifer'i çok iyi tanıyan genel cerrah bir arkadaş vardı Bolu'da.. Eşi Cildiyeci.. Bir gün dükkanın önünde tavla atıyoruz.. Yanımızda Taci abi var.. 12 Eylül'ün kudretli Başçavuşu.. 'Ay akşamdan ışıktır' eşliğinde az koşturmamış bizim hemşerileri Tugay'da.. 
    * * *
           Bir an; Sabri Güneykaya da katılınca aramıza, bizim doktorun eli ayağına dolaştı.. Hastası sandım; değilmiş.. Öğretmen okulundan hocasıymış meğer.. Önce öğretmen okulunu bitirmiş Nihat, sonra da iştaha gelip Tıbbiye'yi.. Ama Sabri hocanın karşısında bunalmış; tavlayı kapatmanın telaşında.. 
    * * *. 
          PAŞA..
          Mantar işine el atsak diyoruz.. İyi para var bu işte.. Kanlıca, içi kızıl, ağaç mantarı vs.. 'ikizler' var, Necmettin ile Hayrettin. Onlardan yardım alabilirsiniz diyor arkadaşlar.. Bu konuda rüştünü ispatlamış onlar.. Ama İsmail Abi'nin aklı At Yaylası'nda.. At Yaylası'ndaki 'sahipsiz' 'Yılkı' atlarında.. Onu konuşuyoruz bu ara.. 'Bakir alanlar buralar' diyo İsmail abi.. Kaleci Mehmet abi bile bir zamanlar el atmış bu işlere.. Sivaslı Sami ile besicilik yapmışlar.. 'Mehmet Başaygün Hoca Mahvel'de çaycılık yaptı dedin ya sen' diyor' Eee? 'Yanlış bilgi o.. Onu biz daha çok Belediye Meydanı'ndaki 'Demokrat Kahve'den hatırlarız.. Elinde askı, omzunda peşkir 'Çaylaaaar..! derken masaların arasında..' 
    * * *
          'Geçen sefer de Reşat Aker sokağa paldır küldür daldın.. Şavrole Şerafettin, Turan Kalaycıoğlu, Kopter Mehmet, Oktay Yirmili, Ahmet Açıkgöz, Eczacı Orhan Çiğdem.. Saydın durdun.. Bu işleri bir bilene soracaksın.. Şavrole, benim teyze oğlu Şerafettin Manaz'ın arkadaşı bir defa.. Ve hepside birbirine son derece bağlı arkadaşlar.. Eski arkadaşlıklar öyleydi.. Adam koskoca Kara Kuvvetleri komutanı olmuş, ama Bolu'ya her gelişinde önce 'Meyhaneci Çavuş Emmi'yi arıyor.. Neden? Çünkü çocukluk arkadaşı.. 
    * * *
          Vilayet binasında hazırlıklar yapılsın dursun, Mahvel'in önünde Alay bandosu çalsın dursun marşları.. İsmail Özer istediği kadar deterjanla yıkatsın ana caddeyi.. Nazmi paşa kafaya koymuş bi kere.. Çavuş Emmi'nin Beşkavaklar'da beklettiği iki payton eşliğinde girecek şehire.. Zeybek Süvari ile Aslan Dayı'nın escortluğunda.. Belediye reisi sürünsün dursun Limon kolonyasını yanaklarına.. İlk önce Çavuş emmiye sarılacak Nazmi Paşa, ilk önce onu öpecek yanaklarından..
         Hoşça kalın..
                                                    Erdoğan Mühürcüoğlu 
     

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Boş zaman yoktur boşa geçen zaman vardır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak