Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Öpün Ahmet Abi?nin elini!

Kamuran Alagözoğlu

    23 Mayıs 2005

    Yurdaer Abi ?mizden sıkça duyduğum Bolu'ya özel bir söz vardır; ?Bolulunun taştı mıydı ayranı, tanımaz bayramı!

    Zaten geçen haftaki yazımda da, aslında bu Bolu'ya özgü atasözünden yola çıkıp, ?Bu cüret, tepkisizliğin eseridir? diyerek, ?Ayran taşıncaya kadar neredesiniz?? demeye getirmiştim.

    Bu yazımdan sonra bayağı bir silkinenler olmuş ki, oldukça fazla sayıda tebrik aldım.

    Bolu'nun bayramı olan İzzet Baysal Şükran Günleri?ne gölge düşüren Rektör Yaşar Akbıyık?ın da, belliki aklı suya erdi ve seçim yatırımı yapmak adına, çok boyutlu düşünemeden yaptığı eylemin ne kadar yanlış olduğunun çok gecikmeden farkına vardı. Rektör sadece siyasi bir tepki göreceğini, bu tepkinin de ulusal boyutunu kendi tarafına çekip prim yapacağını sanıyordu. Ama siyasiler üstü yaşanan Bolu'nun bu bayramında, ayranı taşıran kişi oldu. Bu hesapların tutmadığını gördüğü noktada, çark etmeye çalıştı. Hatta Rektör Hoca?nın makamından çıkmayan ve mihmandârlık görevi üstlendiklerini tahmin ettiğim bazı yerel gazete sahipleri(!) kendisini bu zor durumdan kurtarmak için ?sulh? yazıları yazmaya başladı. Bu gazete sahibinin, üniversite matbaasını kendi matbaası gibi kullanarak bugüne kadar birikmiş milyarlarca liralık borcuna karşılık, 5 kuruş bile ödeme yapmadığının bu vesile ile bilinmesinde fayda görüyorum. Böyle bir gazetecinin de rektör babasının yanında yer alması çok doğal değil midir?

    Sonuç olarak; olgunluğu, alçak gönüllülüğü, büyüklüğü, hayırseverliği ve her türlü insancıllığı ile İzzet Baba?dan sonra gönlümüzde taht kurmuş olan Ahmet Abi bu tepkilere Bolu'da nokta konulmasını istedi.

    İzzet Baba, ?Bolulular bu vakıf sizindir, O?na sahip çıkınız? derken, bizden maddi olarak para pul beklentisiyle bu sözü söylememiştir. Tam aksine, mânen sahip olmamızı isteyerek, Vakfın eserlerinin doğru insanların elinde olmasına özen gösterilmesini istemiştir.

    Turgut Özal?a ve Tansu Çiller?e yazdığı mektuplarda olduğu gibi, yanlışı gördüğü anda tepkisini ortaya koymaktan çekinmeyen İzzet Baba, hiç kimsenin eleştirmeye dahi cesaret edemediği 84?lü yıllarda Özal?ı, ?Oğlum iyi gidiyorsun ama karına ve kızına dikkat et? şeklinde yazdığı mektupla uyarmıştır. Ve bu uyarısının haklılığı yıllar sonra anlaşılmıştır. Yine Tansu Çiller?e yazdığı mektupta da, ?Bu ülkenin başından git de, nereye gidersen git? içerikli bir mektup yazmıştır.

    İzzet Baba tipik Bolulu?nun aksine, ayran taşıncaya kadar değil, taşmadan tepkisini ortaya koymasını bilen bir Boluludur. Böylesine ufki görüşlü bir insan olan İzzet Babamızın kurduğu üniversitede rektör olarak görev yapan bir insanın da attığı adımın 10 sene sonra değil belki ama, 1 gün sonra nasıl bir sonuç vereceğini bilmesi gerekirdi.

    Siz yine yatın kalkın Ahmet Abimizin elini öpün ve büyüklüğünün karşısında olsun ezilin!

    Perde arkasındaki kaptan(!)

    Doğru bilgi, doğru insanlar tarafından, doğru adrese bir şekilde mutlaka ulaştırılıyor!

    Üniversitemizde yaşanan ?Rektör Yaşar Akbıyık Vak?ası?ndan sonra kendisine yakın bir hocamız, dersinde yine öğrencilerine her zamanki gibi, ders dışı anlatımlarda bulunmuş. Bu hoca(!) kendisinin rektör ile zıt kutuplarda siyasi görüşe sahip olduğunu önemle vurgulayarak, Vakıf Başkanı Ahmet Baysal?a, üniversite yönetiminin kimde olduğunu gösterdiği için, öğrencilerin huzurunda Akbıyık?a teşekkür etmiş.

    Birçok hocamızı tenzih ederek söylüyorum ki, bu kadar kınamaya rağmen, hâlâ bazı hocaların cüretkârlığı devam ediyor. Böyle hocalardan not alamamaktan başka kaygısı bulunmayan, aklı selim, vicdanı hür, fikri hür öğrencilerimiz de, doğru iş yaparak bu hocaların ipliğini pazara çıkarıyor. Böylece bu hocalarımızı(!) daha yakından tanıma fırsatı buluyoruz.

    -Kişilik sahibi, mütevazı, insanlarla polemiğe girmeyi sevmeyen, insancıl yaklaşımlarıyla bildiğimiz ve tanıdığımız Baysal Ailesi olarak, Ahmet Abi?nin bu sürtüşmeyi bir an evvel bitirmek istemesi çok doğal. Ama benim bildiğim Ahmet Abi bu işin peşini bırakmayacaktır.

    Yukarıda yazdığım gibi bazı cüretkâr hocalar hâlâ daha bu davranışlarını çekinmeden sürdürmektedirler. Bu tam bir küstâhlıktır ve bu küstahlıkta bulunanlar maalesef perde arkasındadır. Perde arkasında bu kadar cüretkar olabilme cesareti gösteren akademisyenleri, kamuoyu önünde de düşüncelerini açıkça ifade etmeye davet ediyorum(!)

    Abdest tutmayınca, dua da tutmadı!

    Boluspor Yönetim Kurulu?nun özel davetlisi olarak Denizli?ye götürülen Lütfü Hocamız, yolculuk boyunca ilahiler okuyarak kafileye moral ve motivasyon vermiş. Maç öncesi otelden çıkmadan herkese gusül abdesti aldırmış. Boluspor?a özel dua okuyan bir hoca olarak tarihe geçen Yeşil Cami?nin eski imamı Lütfü Hoca, bu maçta tam tutturamamış. Yetmişli dakikalar oynanırken, tutturamadığını anlayan Lütfü Hoca tribünden çıkıp addest tazeledikten sonra, stadyumun çay ocağında 2 rekat namaz kılıp dua ederek tekrar tribüne geri dönmüş.

    Lütfü Hoca?nın neden tekrar abdest alma gereği duyduğunu, yöneticilerimizden Kamil Erbayram?a da bir sormak lazım. Bu kısmı pas geçiyorum.

    Maç öncesi Denizli?yi adeta fetheden 5 bin taraftarımız sayesinde Denizliler de ihyâ olmuş. ?Hacı hacıyı Mekke?de bulur? hesabı herkes birbirini barda, pavyonda bulmuş. Hatta bizim AKP Merkez İlçe Başkanı İsmail Gezgin?i bile pavyonun kapısında görmüşler.

    Geçenlerde bir müteahhit arkadaşla otururken, laftan çıktı; ?Müteahhitten ikinci el araba, imamdan ikinci el hanım alınmaz!? dedi. Bu deyimle bağdaşan Lütfü Hocamızdan dinlediğim bir fıkrayı da anlatmadan geçemeyeceğim.

    Hanımı vefat eden bir hoca, tekrar evlenmek için yeni bir hanım bulmuş. Yeni bulduğu hanım; ?Bak hoca, ben senden önce 9 kişiyle evlendim boşandım? diyerek, dürüstçe geçmişini itiraf etmiş. Bu dürüstlüğün karşısında ezilmek istemeyen hoca sormuş; ?İçlerinde imam var mıydı??

    Kadın ?yok? deyince, imam noktayı koymuş; ?Zararı yok, bâkire sayılırsın.?

    Kasımpaşa?dan beri belini doğrultamadı!

    Yener Abi gibi kendisini bir türlü bir yerlere seçtiremediğimiz AKP?nin gerçek aslanı Ali Ercoşkun, önceki hafta oynanan Kasımpaşa maçında belini incitmiş. İki haftadan beri evinde yatak istirahatinde imiş. Diyeceksinizki; ilk onbirde mi yer almış, yoksa yedek mi soyunmuş da belini incitmiş? İstanbul deplasmanında belini nasıl incittiğini ben de bilmiyorum.

    Kendisine geçmiş olsun diyor, acil şifalar diliyorum.

    Bozacının şahidi şıracı!

    ?Kamuran? isminin üzerinden prim yapmaya çalışarak, ?bozacının şahidi şıracı? rolünü üstlenenlerle muhatap dahi olmuyorum. Yüce yargı ve zaman herşeyin ilacıdır. Gazetemizden bunlara cevap vererek, değerli sütunlarımızı boşa harcamak istemiyorum.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak