Vur abalıya tozmasın!

Epey bir zaman önce bir toptancıda oturuyorum. Bal pazarlayan bir genç, toptancı arkadaşa elindeki markalı ve TSE?li bal kavanozunun fiyatını söylerken, şeker fiyatından bile ucuz olmasına şaşırıyor ve nedenini soruyorum. Pazarlamacı genç, ?Abi piyasada bildiğin en iyi bilinen bal markasını taşıyan kavanozda bile en fazla % 50 oranında petekten süzülmüş bal bulursun. O peteklerinde ne kadar gerçek, ne kadar sahte olduğu arıcının arılara nasıl bal yaptırdığına bağlı. Bu TSE?si bile bulunan markalı kavanozlardaki balların hemen hemen tamamı karışımlar yapılarak hazırlanıyor. Üstelik içinde şeker olsa yine iyi? diye beni hayretlere düşüren itiraflarda bulunuyor.

Tarım İl Müdürlüğü?nün geçen hafta Boludağı ve D-100 Karayolu üzerinde bulunan tesis ve satış bölgelerinde sahte ballara operasyon yapıldığı ve bu balların toplandığını haber yapmıştık. Bildiğim kadarı ile üzerinde markası ve TSE damgası bulunan ballara dokunulmamış.

Bizim Belediye zabıtalarının Bolu köylüsüne yaptığı eziyet gibi, Tarım İl Müdürlüğü?nün bu operasyonunda da bizim Yumrukaya köylülerimiz kurban edilmiş. Yani güçsüzler adeta yok edilerek ezilmiş, güçlülere ise hiç dokunulmamış. Yumrukaya Bölgesi?nde yol kenarlarında bal satarak geçimini sağlayan muhacir vatandaşlarımızın balları Üretim izni olmadıkları gerekçesiyle toplanmış. Kaynaşlı tarafına ise malumunuz üzere zaten dokunulmamış.

Ben iddia ediyorum ki etiketli ve TSE?li kavanozlar alınıp incelense, belki tamamının üretim izinlerinin iptal edilmesi gerekir. Ama nerdeee!

-Vur abalıya tozmasın! Onlar nasıl olsa hakkını arayamazlar.

Demek ki art niyet yokmuş

Cumartesi günü düzenlenen Bayrak yürüyüşünde karşılaştığım bir avukat arkadaşı görünce, yaklaşık 8 ay önce nikah salonundaki bir tören öncesinde, Türk Bayrağı ve Atatürk fotoğrafının indirilmesi ile ilgili yaptığımız haber aklıma geldi. Avukat arkadaş bu konuda bir kamu davası açıldığını ve genç avukat çiftin tek celsede beraat ettiklerini söyledi. Ben de kendisine, bu davaya tanık veya sanık olarak çağrılmadığım için, doğal olarak gelişmelerden de haberim olmadığını ifade ettim.

Bu vesile ile haber yaptığımız tarihte Belediye Nikah Salonu?ndan Türk Bayrağı ve Atatürk fotoğrafının indirilmesi olayında bir art niyet olmadığını öğrenmiş oldum.

-Bayrak konusunda herkes bir şeyler yazdı. Benim yazacaklarım bu kadar.

Dilencileri bile solladılar!

Telefonda gevşeye gevşeye konuşan bir bayan sesi, bolununsesi Gazetesi belli ki önünde,

?...bolununsesi Gazetesi?ne reklam vermişsiniz?

-Eeee

?Bizim gazeteye neden vermiyorsunuz??

-?

Gibi son zamanlarda sürüsüne bereket hale gelen gazetelerin(!) yukarıda tarif etmeye çalıştığım bayan reklamcıları, özellikle bolununsesi?ni tercih ederek reklam veren firma sahiplerini, dilencilik boyutunu bile aşan tavırlarla rahatsız etmeye devam ediyor. Bu işin rahatsızlık verme boyutu artık öyle duruma geldi ki, ne idiğü belirsiz (Bolu'da neden gazete çıkartma gereksinimi duydukları belli olmayan) gazetelere(!) reklam vermedikleri için rahatsız edilen müşterilerimizden gelen şikayetlerden biliyorum.

Onlar bu şekilde bizim müşterilerimizi rahatsız ettikçe, çileden çıkmamak için bu güne kadar sabrettim. Biz hiçbir gazetede veya başka yayın organlarında çıkan reklam sahiplerini rahatsız etmezken, sadece bolununsesi?ni tercih eden firma sahipleri adeta bu dilencilerin hedefi haline geliyor. Son olarak bana bu yazıyı yazdırtan olayı bizzat yaşayınca sabrım kalmadı. Yeni kurduğum güvenlik şirketinin reklamını gazetemizde görenlerden bazıları yine sazan gibi atlayıp, güvenlik şirketimi arayarak yazımın başındaki muhabbeti yaptılar ya! Artık buna diyecek söz bulamıyorum.