Yeni yıl tebrik ilanlarınızı güvenerek okuduğunuz gazeteye verin

Rusya deyince...(!)

Kamuran Alagözoğlu

    30 Haziran 2003
    Geçmiş yıllarda Bünüş Kazı?nın Rusya?ya uçuşu başlığıyla yazdığım yazıda, Arçelik?in yemek müteahhidi Abdurahman Ateş?in (Aynı zamanda Bünüş Köyü Muhtarı) Rusya maceralarını dile getirmiştim. Bu yazıdan sonra, Arçelik Ürün Direktörü Adnan Tüfekçi, Abdurahman Ateş?in Rusya?ya Kremlin Sarayı?nı veya Kızıl Meydan?ı görmeye gitmediğini düşünerek, kendisini AIDS testine göndermişti. Nedense, Rusya, Tayland gibi ülkelere giden kişilerin hep zamparalık yapmaya gittikleri düşünülür. Yurt dışına çıkmadığım için bu konuda yorum yapamayacağım. Kapıkule Sınır Kapısı?nı bile askerde gördüm. Geçtiğimiz hafta da Belediye Başkanı Yüksel Ceylan, İmar Müdürü Yaşar Taşkıran ve Belediye Doktoru Sinan Birgören birlikte Rusya?ya gittiler. Dönüşlerinde teste gerek duyulmayacağını tahmin ediyorum. ?Ev sahibi mi? Aman aman!? Yukarda kullandığım başlık; kiracılar arasında konuşula konuşula bıkma ve usanma anlatan bir deyim haline gelmiştir. Ev sahibi elbette kiraya vereceği adamı iyi seçmeli ama Bu kadarına da pes doğrusu dedirtecek iki konuyu sizlere aktarmadan edemedim. Yukarı Çarşı?nın eskilerinden Mehmet Karamanlı?dan daire kiralamak isteyen bir kiracı adayı kendisi ile görüşmeye gitmiş. Karamanlı kiracı adayına öyle şartlar sunmuş ki, adam evi kiralamaktan hemen vazgeçmiş. Kiracının evi tahliye etme garantisinden tutun da, her yıl yapılacak zam oranını ev sahibinin insafına bırakan şartları dinleyen kiracı adayı; Böyle ev sahibi olur mu? diye dert yakınıyor. Bolu'da işyeri ve evlerinin kira gelirleri ile yaşayıp, başka hiçbir iş yapmayan bir ağabeyimiz de kiracısını tahliye ettirmek için bakın ne yapmış. Kiracısının işyerinde, kiracısı ile birlikte beraberce kadeh tokuşturduğu halde, işyerinde içki içildiğine dair pasaj efradından da imza toplayarak, içkisini içtiği kiracısını tahliye ettirmiş. Koç gibi olduğumu düşünüyorum Geçen haftaki koyun- kuzu yazımdan sonra hemen herkesin benimle aynı fikri paylaştığını gördüm. Hatta bu koyun- kuzu sınıflandırmasının içinde, kendimi ?Koç? gibi hissettiğimi bile itiraf etmekten geri durmadım. -Önemli olan, neye benzeyip, neye benzemediğimizi bulmak için, özeleştiri yapıp kendimizi sorgulamak gerekir. Bunu yapabildiğimiz zaman tepkili toplum olma yolunda ilk adımı atmış oluruz diye düşünüyorum. Bir fıkra Genc kız, aşığına telefon açmış: - Tankut, seni çok arzuluyorum. Geceleri uyku uyuyamıyorum. Ne olur bu hafta sonu bize yemeğe gel. Seni annem babamla tanıştırayım. Sonra benim odamda ders çalışıyor gibi yapar doya doya sevişiriz... demiş. Tankut ömründe hiçbir kızla sevişmemiş toy bir delikanlı.. Bir eczaneye gitmiş. Babacan eczacıya: Bu hafta sonu önce bir aile yemeği, peşinden ateşli bir aşk yaşayacağım o yüzden iyisinden bir kutu prezervatif istiyorum... demiş. Babacan eczacı kutuları vermiş, oğlanın sırtını sıvazlayıp yolcu etmiş. Tankut hafta sonunda bir büyük buket çiçekle kızın evinin kapısını çalmış. Genç kız kapıyı açmış. Tankut?u doğrudan yemeğe almış. Delikanlı çok mahcup biçimde masaya oturmuş. Kızın ana babasının yüzüne şöyle bir baktıktan sonra başını önüne eğmiş ve başlamış dua etmeye. Ancak dua bir türlü bitmiyor. Kız sonunda dayanamamış, fısıltıyla: Ben senin bu kadar dindar olduğunu hiç bilmiyordum Tankut demiş... Tankut adeta inlemiş : Ben de babanın eczacı olduğunu..

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Diş Hekimi Abant Bungalov Evleri