BolununSesi; Halkın Gazetesi

Çarpışan oto(!) kayıplara karıştı(?)

Kamuran Alagözoğlu

    11 Ekim 2003

    24 Ekim Cuma akşamı İzzet Baysal Caddesi Çakmaklar Yolu üzerinde bir yayaya çarparak ağır yaralanmasına neden olan 06 AD 2565 plakalı mavi renkli Toyota marka araba olay yerinden kaçtı. Kaçan araç, olay yerinden bir kilometre mesafede şehir tarafında yayaya çarpmadan dolayı kırılan ön camını tamamen dağıtmaya çalışırken arkasından gelen bir başka araç sahibi tarafından enselendi. Aşırı derecede alkollü olduğu ve yanında bir bayanla birlikte olduğu belirtilen araç sürücüsü kendisini yakalayan vatandaştan da kurtulmak ve kaçmak isterken, bu vatandaşın da aracına çarparak kaçtı. Yaralayıp kaçtığı yayaya yardım etmek isterken, kendisi de mağdur duruma düşen vatandaş, Bahçelievler Karakolu?na giderek, plakası belli ama kendisi her nedense hala belirlenemeyen kişiden davacı olduğu sırada, Karamanlı Mahallesi Konuralp Caddesi?nde

    aynı plakalı aracın çarpıp kaçtığından şikayetçi olan bir başka araç sahibi daha karakolda şikayetçi durumda.

    15 dakika içinde bir yayaya ve iki araca çarpıp kaçan araç, ön camı dağılmış vaziyette nereye kadar gidebilir bilinmez. Ama hala sırra kadem basmış durumda. Yani bu üç ayrı kazayı gerçekleştiren, plakası, rengi ve markası belli olan araç nasıl olur da faili meçhul olarak kalır anlayabilmiş değilim.

    -Birçok başarılı operasyonlara imza atmış olan Bolu Emniyet Müdürümüz Uğur Gür, Mübarek Ramazan Ayı?nın hayrına şu işi de bir aydınlatıverse diyorum.

    Minareler mi yıkılamıyor?
    Minareleri yaptıran mı?

    Emniyet Müdürü Uğur Gür?ün sağladığı katkılarla yapıldığı bilinen Paşaköy Eniştebey Camisi?nin depremde hasar alan minareleri, 1,5 yıl önce kesinleşmiş mahkeme kararı olmasına rağmen, her ne hikmetse bir türlü yıkılamıyor. Mahkemenin kararını uygulamakla yükümlü olan yetkililer, bu konuda neden geri duruyor?

    Onu da anlamak mümkün değil!

    Halkın can ve mal güvenliğinden sorumlu olanların, burada halkın can ve mal güvenliğini ne kadar koruduğu ve kolladığı ortadadır.

    -?Bükemediğin bileği öpeceksin? diye bir laf vardır. Buradaki sonuç da ona varıyor.

    Ramazan?da miskinliğimiz iyice arttı

    Bolulu olarak tembel insanlar olduğumuzu her fırsatta dile getirir, kendi kendimize özeleştiri yaparak doğruluğunu onaylarız. ?Tatil? kelimesini duymaktan büyük zevk alırız. Bu halimizi bile bile, bir türlü kabuğumuzu yırtamadığımızdan yakınırız.

    Şahsım olarak bir gün bile hasta olup evde yatma lüksüne sahip olmadığımı düşünüyorum. Ülkemizin de içinde bulunduğu sıkıntıları aşabilmesi için insanlarımızın daha çok çalışması gerektiğine inanıyorum. Cumartesi pazar demeden senenin 365 gününü koşuşturmakla geçiriyorum. Ramazan Ayı?na girdiğimizden bu yana çarşı esnafından tutun da, sanayi esnaf ve çalışanlarına kadar şehrimizin üzerine tam bir miskinlik havasının çöktüğünü gözlemliyorum ve üzülüyorum.

    Sahura kadar kahvehanelerimiz ful çakılı vaziyette. Sahurda evine gidip, yemeği yiyip yattığı gibi iftara kadar uyuyanlar var. Neredeyse orucun tamamını uykuya tutturuyor. Geç de olsa işine gitmek zorunluluğu hissedenler ise, gerek uykusuzluğu gerekse açlığı bahane edip iş yapmaya eli ermiyor. Hatta ve hatta yine oruç bahanesiyle asabileşen çevresini kırıp geçirenler de cabası.

    Bütün bu görüntüleri görüp yaşadıktan sonra kendi kendime soruyorum;

    -Oruç mu bizi tutuyor! yoksa biz mi orucu?

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak