BolununSesi; 33 yıldır sadece halkın desteği ile yaşıyor

Akbıyık Ağa!

Kamuran Alagözoğlu

    15 Ağustos 2005

    Trilyonlarca lira tutan Üniversite personeli maaşları ve öğrenci harç ödeme işlemlerini kendi bankalarından yaptırabilmek için bankalar kıyasıya bir rekabet yaşarken, bu rekabetin sonucu, üniversiteye yaklaşık 700 milyar hibe olarak yansımış.

    Bu para, Üniversite?nin büyümesi ve gelişmesi için yapılan bir yardım olarak kabul edilebilir.

    Etik olanı da budur.

    Ama burada durum farklı. Seçim öncesi Rektör para babası ağalar gibi seçmenlerine para dağıtıyor. Akbıyık tarafından ulufe dağıtılır gibi dağıtılan bu paranın adı; Rektörlük Seçimi Oy Rüşveti değildir de nedir?

    400 YTL ile 1050 YTL arasında değişen rakamlarda dağıtılan bu paralar, hangi yasal dayanağa göre belirlenmiştir?

    Ağanın eli tutulmaz mantığıyla hareket eden, Rektör Akbıyık?a basın(!) olarak omuz veren ve makam odasından çıkmayan bir kısım malum medyacılar da var. Rektörümüze bu kadar yakın durduklarına göre, mutlaka iyi bir nemalanma durumları da vardır.

    Aşçı deyince Bolu...

    Mengen Aşçılar Festivali?ne ilk yıllarından beri giderim. Bu sene gönülde uluslararası boyutta olması arzu edildiği için, ilk kez isminin önüne ?uluslar arası? ünvanı getirildi. Ama yapılan her festival bir önceki seneyi aratır vaziyette oldu. Her sene daha iyi olması beklenirken, hep daha kötüsü oldu.

    Bunun sebebi gayet açık. Alt yapısı kısıtlı olan Mengen?de yapılacak olan festival için ne kadar çabalarsanız çabalayın, belli bir seviyeyi aşmak mümkün değil. Bunu Mengenli hemşehrilerimiz de çok iyi biliyor. Ama her ne hikmetse bu festivali il merkezinde yapmaya yanaşmıyorlar.

    Oysa ki Türkiye?de aşçı denince akla ilk gelen isim Bolu'dur. Bolu'nun Çaydurt bölgesindeki Sazakiçi köylerinden başlayarak, Mengen sınırına kadar bütün köylerimizden ünlü aşçılar çıkmaktadır. Bu noktada Bolu- Mengen ayırımı yapmak bile çok yanlış olur. Bolu- Mengen arasında birçok yerde olduğu gibi il- ilçe sorunu da olmadığına göre, bu festivalin Bolu'da yapılmasında ne sakınca vardır? Amaç hep beraber aşçılık mesleğimize gerçekten uluslararası boyut kazandırmak ise, bu festival Bolu'da yapılmalıdır.

    -Mengenli Aşçılarımız belki bu önerime tepki gösterecekler ama, aklın yolu birdir. Bu işin doğrusu da budur.

    Yoksulluk üzerinden prefabrik edebiyatı!

    Bolu'da bir gazete Sedaş Prefabriklerinin boşaltılmaması için sürekli yayın yapıp duruyor. Neredeyse burada yaşayan akrabaları veya ahbapları olduğunu düşüneceğim. Hatta söz savunmanın deyip Av. Yüksel Gültekin?de bu işe bulaşmamış mı, O?nu hiç anlayamadım. Vatandaşın koyunlarını icra yoluyla kaldırmak için, Kıbrıscık Yaylaları?na kadar çıkıp koyun aradığını daha önce yazdığım Yüksel Gültekin, vicdandan bahsederek, ?Ey vicdan sahipleri. Bu sorumluluğun tamamı sizin demiyorum, en az sizin kadar, kendimi de suçlu hissediyorum. Ama bizi yönetenler, bizi yönetmeye talip olanlar, toplumun yol göstericileri, idareciler; siz, en az biz kadar suçlu değil misiniz?? şeklinde yoksulluk üzerinden duygu sömürüsü yapmış.

    Yapmayın beyler! Bu prefabrikler depremzede vatandaşlarımız için yapıldı. Depremzedeler bu prefabrikleri boşalttıktan sonra zaten ekonomik ömrünü doldurdukları için kaldırılması gerekirken, buralara göç aldık. Bunları kim davet etti? Bolu'ya niçin geldiler? Sosyal Yardımlaşma Fonu?ndan niçin maaş bağlandı? Yoksulluk maaşı bağlanması için kimler referans oldu? Gibi soruların cevabını sizlerde çok iyi biliyorsunuz, belki gerçekten yoksul ve muhtaç bir ki aileyi ön plana çıkartarak, Bolu'nun kaderi ile oynamayın beyler!

    Üvezlere karşı, Fevzi Duru formülü

    Sıcaklarında artmasıyla son zamanlarda aşırı üreme gösteren, güvercin biti mi, tavuk biti mi olduğu tam olarak bilinmeyen adına Üvez denilen küçük bitler, bütün Bolu'yu adeta işgal etmiş durumda.

    Boluspor?un sezon açılışındayız. Şeref tribünü kalabalık olduğu için bazı yöneticiler de bizim basın tribününü işgal ettiler. Önümde oturan Beypiliç?in sahiplerinden Hamdi Tanrıkulu ikide bir ellerini şaplatıyor. Şaplamayı duyan seyirciler, şak şakçının peşinden kopan alkış tufanı gibi, başlıyor peşinden alkışlamaya. Oysa Hamdi Abimiz iki elini havada çarpıştırarak, Üvez denilen bitleri öldürmeye yetişemiyor. ?Bu bitler sizin kümeslerden çıkan ve ulu orta tarlalara dökülen gübrelerin eseri? diye kendisine takılmadan da duramıyorum. Benim yanımda oturan Fevzi Duru Abimizden Allah razı olsun. Belediye?nin mazot dumanı püskürterek sinekleri sokaklardan evlerin içine kovalayan duman makinesi gibi maşallah. Sigarasının biri bitmeden birini yakıyor. Sürekli duman üreten Fevzi Duru sayesinde, Üvez denen bitler de bize sırnaşamıyor.

    Gurumasını istemezüdük ama gurudu!

    Başkan?ın böyük projelerinden biriydi. D-100 Karayolu?ndaki refuj üzerinde toprak katmanının altında kalan asfalt tabaka, büyük iş makineleri yardımıyla delindi. Bu asfalt tabakaları çıkarılarak tekrar toprak katmanlara ulaşıldı. Açılan bu çukurlara büyük çam ağaçları getirilerek dikildi. Bu işler bilinçli yapılmadığı için, Karayolları ile mahkemelik olunacak duruma gelindi. Kavşaklarda sürücülerin görüş alanını kapattığı için belli bir mesafeye kadar ağaç dikilmesinin mahsurları bilinemediğinden, önce kavşaklara dikilen ağaçlar, daha sonra kavşaklardan uzağa nakledildi. Mükemmel bir sulama sistemi yapılmasına rağmen, ağaçlar kurumaya başladı.

    -Yeşilken baya bir güzel olmuştu. Gurumasını bizde istemezüdük Başkanım ama, çamlar gurumaya devam ediya!

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Dün, dünle beraber gitti cancağızım; bugün yeni şeyler söylemek ( yapmak ) lazım.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Antalya Hurdacı Kepez Hurdacı