33 senedir Bolu halkı bu gazeteyi okuyor. Gazetemizdeki mesaj ve yorumlar, ne kadar çok okunduğumuzun KANITIDIR

Alışkanlık mı yaptı yoksa?

Kamuran Alagözoğlu

    20 Haziran 2005

    Milletvekili Metin Yılmaz, Merkez İlçe Başkanı İsmail Gezgin?in Fidanlık yanındaki yeni işyerine yaptığı hayırlı olsun ziyaretinden Sedat Tarakçı ile birlikte dönerken, Şoförler Cemiyeti imtihan pisti yanındaki ışıklarda kırmızıda durmuş.

    Türkiye?de kırmızıda durulmayacağını hâlâ öğrenemeyen Milletvekilimiz, yeni Ford Mondeo?suna henüz birinci senesi dolmadan ikinci kez arkadan vurdurmuş. Üstelik bu kez vuranlarla neredeyse hısım çıkmış. Adamlar Başkan Alaaddin Yılmaz?ın işçileri imiş.

    Hemen herkesin bildiği bir ?avcı ve ayı? fıkrası vardır.

    Fıkradaki avcı ayıyı vurmak için ant içer. Ama ormanda ilk karşılaşmalarından itibaren her seferinde avcının elinden tüfeğini alan ayı, her defasında avcıya tecavüz eder. Avcının ormana son gelişinde ayı artık dayanamaz ve ?Sende bu alışkanlık yaptı herhalde? diye, avcı ile dalga geçmeye başlar.

    İşin latifesi bir yana! Milletvekilimiz dokunulmazlık zırhını kullanmak istese; kırmızıda da geçer, her türlü trafik kuralını da çok rahat çiğnerdi. Metin Bey aslında kurallara uygun biçimde düzgün bir yaşam sürdürmek istiyor. Ama ülkemizde maalesef bu mümkün olmuyor. Daha 6 ay önce, bayramda, kırmızıda dururken kendisine yine arkadan çarpmışlardı. Hatta o zaman çarpan da, İstanbul?da görevli, Giresunlu bir trafik polisi idi.

    -Milletvekilimiz Metin Yılmaz?ın kurallara uygun yaşama iddiası böyle giderse, ?avcı ile ayı?nın fıkrasındaki gibi, alışkanlık yapacak diye korkuyorum.

    Tabela vergisi niye alınır

    Vatandaştan vergi veya fatura karşılığı olarak alınan her bedelin mutlaka hizmet olarak bir karşılığı vardır. Su bedeli alan belediyenin, vatandaşın suyunu kesintisiz ve temiz olarak akıtma zorunluluğu vardır. Elektrik bedeli alan SEDAŞ?ın kesintisiz elektrik verme yükümlülüğü vardır. Geçenden de, geçmeyenden de Deli Dumrul gibi para kesilemeyeceğine göre, alınan her bedelin mutlaka hizmet olarak bir karşılığı vardır ve olmalıdır da. Tabela vergisine yapılan son zamlardan sonra, bu verginin karşılığında belediyenin herhangi bir hizmet verip vermediğini sorduğum herkes, soruma karşılık veremedi.

    Belediyeler, tabela vergisi adı altında topladıkları bu paralar karşılığında yerleşik esnafın haklarını korumakla mükelleftirler. Yani, kira elektrik, su atık su, tabela vergisi gibi her türlü vergiyi ödemek durumunda olan esnafı, hiçbir vergi ödemeyen sergici ve seyyar satıcı esnafına karşı, kısacası HAKSIZ REKABETE karşı korumak zorundadır. Zabıtanın asli görevlerinden biri de budur.

    Bunu dile getirecek olan ben değil, Esnaf Odaları Birliği Başkanıdır. Kongrelerini bile Didim?de yapan bir başkanın, esnafın hakkını ne kadar savunduğunu, yine esnafa sormak lazım.

    Zabıtanın, Bolu esnafının hakkını korumak için, haksız rekabeti önlemek adına ne yapıp, ne yapmadığı da ortadadır.

    -Şu bir gerçek ki, herkes verdiği verginin, ödediği faturanın karşılığını sorgulamaya başladığı zaman, muasır medeniyet seviyesine ulaşmış oluruz.

    Al sana Babalar Günü!

    Pazar günleri dükkan açmadığı için, ?Tatil Günleri Çalışma Ruhsatı? almayan birçok esnaf, Babalar Günü nedeniyle hem üç-beş kuruş kazanırım, hem de vatandaşa hizmet olur düşüncesiyle bu pazar günü dükkan açtı. Ancak karşısında zabıta ekiplerini buldu. Yağmurlu havanın muhalefetine rağmen, dükkan dükkan gezen zabıta ekipleri, Babalar Günü falan dinlemedi. ?Tatil Günleri Çalışma Ruhsatı? olmayan dükkan sahipleri hakkında tutanak tuttu.

    Ben bu düzene ayak uyduramıyorum!

    Büyük çoğunluğu ruhsatsız olan tavuk kümesleri Bolu Ovası?na kadar inmiş, müfreze kolu gibi dört bir taraftan her yanımızı sarmış, Bolu'nun her yeri tavuk gübresi kokuyor. Tavukların b.kuyla püsürüyle uğraşarak, yaşanan çevre katliamını, dile getiriyorsun. Maalesef günlük yaşamaya mahkum edilen halkın çok büyük bir kesimi, geleceğine duyarsız olduğundan değil, sindirilmiş olduğu için, sadece seyirci kalmakla yetiniyor.

    Yapanın yanına kâr kalırcasına, yaylalarımız resmen talan ediliyor. Jandarma sadece mühürleyip suç duyurusunda bulunuyor. Bunları yıkacak olan makamlar arasında top adeta gidip geliyor. Çünkü geçmişteki örnekleri onlar da iyi biliyorlar. İdealist, dürüst ve devletin malına sahip çıkan bürokratlarımız olarak İlk defa yayla evlerini yıkma cesareti gösteren Vali Rasim Baş ve Defterdar Fevzi Gönüllü, yıkımın hemen ardından, hem de haftasında tayin edildiler.

    ?Neyime lazımmm, salla başı al maaşı. İki nutuk salla. Otur oturduğun yerde!? mantığı ile hareket eden bürokratlarımız maalesef daha çok prim yapıyor bu ülkede. Hele bir de hiçbir şey yapmadığı halde şov yapmasını da iyi beceriyorsa, deyme keyfine.

    Bolu'nun Yaka Musluklar?ına kilise yapılacakmış. Bunu da biz ortaya çıkarmışız. Misyoner Foreman büroma kadar gelmiş, ?Beni hedef ettin? diyor.

    ?Ne hedefi kardeşim. Sen seçeceğin bölgeyi zaten çok iyi seçmişsin. Ne Yaka Musluklar Muhtarı?nın, ne de köy halkının zaten umurunda bile değil.?

    Çimento Fabrikası?nın resmen trafik canavarı yarattığını belgelerle ortaya koyuyoruz. Haberi yayından kaldırmam karşılığında çeşitli tekliflerle karşılaşıyorum. Anlaşılan bizi başka gazetelerle karıştırıyorlar.

    -Devamlı başkalarının savunuculuğuna ihtiyaç duyan kendi meselelerine sahip çıkmayan toplumlarda, savunucu olmak çok zordur. Ve bununla bağdaşan argo meşhur bir söz vardır; ?Elalemin derdi, senin bir yerini mi gerdi? diye. Bazen bu söz aklıma geliyor ve kendi kendime bile kızdığım zamanlar oluyor.

    İnternetin hoş bir sürprizi

    Özel güvenlik şirketimi daha iyi tanıtabilmek amacıyla, internet üzerinden şirketlere toplu halde mailler göndermiştim. Bu maillerimizden biri çok büyük bir tesadüf eseri yıllar önce Bolu'da yaşamış, 46 sene önce Amerika?ya yerleşmiş, şu anda 79 yaşında olan Samim Amca?ya, üstelik tam doğum gününde ulaşmış. Samim Amca?nın mailini aynen yayınlıyorum;

    ?Gözlerini Bolu'da açmış, Bolu gecelerinin yıldızları ile Onsekizlerin evi diye bilinen evde çocukluğumun ilk senelerini yaşamış ve hatta Hastane karşısına isabet eden ilkokulda birinci sınıfı, Fethi Bey?in ve sonra Hastanenin dahiliye mütehassısı Doktor Arif Bey?in hanımı Remziye Hanım?ın

    hocalığını takiben, Bolu'dan ayrılmıştım. Babam Bolu Hastanesi?nin Başhekimi ve Operatörü Abdullah Fazıl Zaralıoğlu idi. Trabzon?a tayin olmuştu. Trabzon?u

    takiben Ordu, İstanbul vesaire derken seneler geçmiş ve ben 1959 senesinde Amerika?ya gelerek, burada bankacılık yapmıştım. Yani 46 sene evvel Türkiye?den ayrılmış ve 79 yaşına bastığım günde ise, yani bugün, Aktaş Mahallesi Taşhancılar Caddesi adresinden, yani sizden bir çağrı aldım. Hayret etmiş olmamın sebebini kısaca izah edebildim mi acaba? Nerden buldunuz benim adresimi? Bolu'ya ait bence son derece kıymetli olan hatıralarımı anlatmak isterim. Acaba Dişçi Ahmet Bey hayatta mı? Dişçiliğine ilaveten Bolu'daki köşkü bitişiğindeki yerde gazoz imal eder ve kanarya, saka ve sair kuşların koleksiyonunu yapardı.

    Hay Allahım hay... Nerden nereye? Bizim evin karşısında askeri kışla vardı. Ben talimden sonra dere başında sigara molası vermiş olan askerlere evin bodrumundan karpuz aşırırdım.

    Bolu sanki benim 79.yaş günümü kutlamak için bu mesajı gönderdi. Bolu'ya ait sevgim içinize doğmuş olmalı.

    Sağ olun.?

    Samim Zaralıoğlu

    -Gördüğünüz gibi nereden nereye! Fazla söze gerek yok. Böylesine bir tesadüfle tam 46 yıl önce Amerika?ya yerleşen Samim Amcamızı 79 yıl geriye götürüp, Bolumuzla ilgili anılarını tazelemenin mutluluğu da bizim olsun.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    İşsiz adam durgun su gibidir, bozulup kirlenir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak