Kaldırımlar yayalar için tahsis edilmiştir.

  Kaldırımlarda yayaların arasında bisiklet ve motosiklete binilmez.

Başta paket servisçilerinin kullandığı motosikletler olmak üzere hergün kaldırımlarmızda yayaların arasında büyük risk alarak dolaşan motosikletlilere, bizim Bolu'da hiç birşey denilmez.

  Bolununsesi Gazetesi olarak kaldırımlara eşya çıkaran, hatta ve hatta dondurma gibi gıda maddelerini kaldırımlarda satmaya kalkan esnafa her zaman karşı çıktığımı okurlarım iyi bilirler.

  Belediye Zabıtası'nın ilk kez bu konuda harekete geçtiğini görerek mutlu da olduğumu belirtmek isterim.

Çünkü medeni dünya ülkelerinde böyle bir şey yok.  

Ama medeni dünya ülkelerinde, kaldırmalarda yayaların geçişini dükkân sahiplerinin çıkardığı eşyalardan çok daha fazla engelleyen reklam panoları, insanların karşısına utanç duvarları gibi dikilmiyor.

  Bu rezilliği de yaza yaza kalemimizde kurşun kalmadı.

  O halde Başkan Alaaddin Yılmaz önce çuvaldızı kendine batıracak.

  "Esnafa eşyalarınızı kaldırımlardan kaldırın yayalar rahat yürüsün diyoruz. Ama kendimiz reklam panoları ile yayaların önüne set çekerek esnafın eşyalarından daha çok engel yaratıyoruz." diye kendi kendine bir sorup kendi kendi ile hesaplaşabiliyorsa, ne mutlu Başkan'a...

  "Halkın sağlığı için kaldırımlarda gıda maddelerinin sergilenmesine izin vermiyoruz ama, Hükümet Meydanı'na kurduğumuz Ramazan Sokağı barakalarında, biz bu halka suyu olmayan kafelerde, bulaşık leğenlerine daldır çıkar usulü yıkanan bardaklarla çay satılmasına kendi ellerimizle izin verdik" diye kendi kendiyle hesaplaşabiliyorsa, alkışlarım ben o zaman Başkanı...

  Kaldırımlara eşya çıkarılmama konusunda sadece İzzet Baysal Caddesi'ndeki esnaf değil, bütün cadde ve sokaklardaki esnafa da eşit şekilde yasak getirilmelidir.

Kaldırımlarda satışa sunulan dondurma gibi gıda maddeleri yerden kalkan tozun içindeki mikrop ve bakterileri çok daha kolay kaparak süratli bir şekilde mikrop yuvalarına dönüşebilmektedir.

  Bu konuda yılların esnafı Roma Dondurmacısı Kel Nail ağabeyimizi daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, her zaman takdir etmişimdir. Dükkânının önünde 50 metre genişliğinde kaldırım olduğu halde, gidin bakın dükkanının dışında bir gazoz kasası dahi göremezsiniz.

  Diyeceksiniz ki, gıda maddeleri tamam da diğerlerine ne diyeceksin.

  Panayır yeri gibi sergilenen kanepe, halı mobilya, her türlü eşya veya giysinin tozun toprağın pisliğin içinde süründüğünü göre göre ben alıp bunları da evime getirmem.

O halde bilinçli tüketici olacağız.

Kaldırımda tozun toprağın içinde bize satılmaya çalışan dondurma gibi gıda ürünlerini almayacağız. Bunlardan her türlü hastalık bulaşabileceğini düşüneceğiz. Kaldırımlarda sergilenen eşyaları alıp, caddenin tozunu toprağını pisliğini evimize getirmeyeceğiz. Daima dükkânların içinde duran ambalajı bozulmamış ürünleri satın alacağız.

İşte o zaman esnaf da kaldırmalara eşya çıkarmaktan kendiliğinden vazgeçer ve zabıtaya da gerek kalmaz.  

  Daha önceleri de sık sık yazdığım gibi, Belediye çuvaldızı önce kendine batırıyorsa bunlar düzelir. Yoksa yaya yürüyüşüne engel olan reklâm panolarını kaldırmayıp, Ramazan'da şartsız-şurtsuz barakaları kurup oradaki pisliğe göz yumacaksa, zabıtanın kararlılığı lafta ve boşta kalır.

Kaldırıma eşya çıkaran vatandaş o zaman haklı çıkar.