Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Böyle program olmaz!

Kamuran Alagözoğlu

    10 Mart 2008

    İzzet Babamıza saygısızlık etmiş olmamak için, yazayım mı yazmayım mı diye uzun uzun düşündüm. Ama böylesine kötü hazırlanmış bir programı İzzet Babamıza yakıştıramadığımdan, İzzet Baba gibi, doğruları söylemekte hiçbir mahzur görmedim.

    İzzet Babamız için üniversitemiz tarafından hazırlanan anma programı tam bir rezaletti dersem doğru söylemiş olurum.

    İyi bir sunum gerçekleştirmek için üç sunucu, üç ayrı mikrofondan sunum gerçekleştirmeye çalıştılar ama, dersine çalışmamış çocuklar gibi her şeyi birbirine karıştırdılar.

    Eski valilerimizden Gökhan Aydıner, İzzet Baysal ile ilgili anılarını anlatmaya çalışırken salondakileri uyuttu. Konuşmasını çok gereksiz bir şekilde uzattı da uzattı.

    Uluslararası yayın yapan öğretim elemanlarına İzzet Baysal Vakfı tarafından ödüller takdim edilirken, kimin neden ödül aldığı projeksiyonda ve sunucuların anonslarında farklı şekilde duyuruldu.

    İzzet Baysal Üniversitesi?nde, İzzet Baysal için hazırlanan program böyle olmamalıydı. Program beğenilmedi ve Üniversite sınıfta kaldı.

    Yalancılık pahalıya patladı

    17 Ekim 2005 tarihinde ?Yalancı kim?? başlıklı manşet haberimizde;

    ?Evkur?a ait inşaatın yüklenici firmasının Başak Yapı olduğu yolundaki haberimiz üzerine, Başkan Alaaddin Yılmaz tarafından gazetemize tekzip metni gönderildi. Tekzip metnini aynen yayınlıyoruz.

    Alaaddin Yılmaz tekzip metninde, ?...Öncelikle İzzet Baysal Caddesinde yapımı süren Ev-Kur inşaatının müvekkilin eşinin ortak olduğu Başak Yapı ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır? diyerek, Başak Yapı?nın Evkur İnşaatı ile hiçbir alakasının bulunmadığını vurguluyor.

    Mahkemelik bir olaydan sonra, Evkur tarafından mahkemeye sunulan bir belgede, davalı olan Evkur Firması?nın avukatları savunma yazısında aynen şu ifadelere yer veriyor; ?...satın alınan taşınmazın amaca uygun hale getirilmesi için yapılacak inşaatın yıkım, hafriyat, molozların atımı ve yapım çalışmaları için taşeron firma Başak Yapı İnşaat Taahhüt Ltd. Şti. ile müvekkil şirket arasında sözleşme yapılmıştır. Sözleşmeden yıkım ve yapım çalışmaları sırasında 3. şahıs gerçek ve tüzel kişilerin zarar görmesi halinde zararın taşeron firma tarafından karşılanacağı da hüküm altına alınmıştır...?

    Bu belge ve Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz?ın tekzip metni okunarak karşılaştırıldığında, tekzip metninde yer alan ve gazetemize hakaret içeren ibarelerin sahibinin mi, yoksa gazetemizin mi haklı olduğu konusunun yorumunu, siz değerli okuyucularımıza bırakıyoruz?

    demiştik.

    Yüce Allah?ın bir lütfu olsa gerek; Başkan Alaaddin Yılmaz?ın yalan söyleyerek inkar ettiği ?Başak Yapı yapmıyor? dediği bu habere konu olan inşaatın yapımı sırasında, üçüncü şahıslara verilen zarardan dolayı Başak Yapı firmasının o günkü rakamla 15 milyar lira tazminat ödemeye mahkum olduğunu, geçtiğimiz hafta başka bir konu için gittiğim Adliye ?nin koridorlarında rastladığım sözkonusu davanın mahkemesinden o anda çıkanlardan öğrendim.

    -Eminim ki; Yüce Allah daima doğru insanların yanında oluyor ve işlerinin rast gitmesini sağlıyor. Ona şükürler olsun.

    Lütfü Hoca?nın duası halkın dine bakışıdır

    Geçen hafta boyunca bütün kanallarda, bütün internet sitelerinde Lütfü Hoca?nın Boluspor için duası defalarca verildi. Hatta aynı haber bülteninin içinde, genel istek üzerine veriyoruz diyerek, gene gene verildi. Kimileri, ?Boluspor bütün Türkiye?ye rezil oldu? derken, kimileri de ?Ne güzel reklam oldu? diye sevindi.

    Lütfü Hoca?yı yaklaşık 10 sene önce Başkan Yılmaz Becikoğlu döneminde ?Boluspor Duası? ile ilk ben meşhur etmiştim. Hatta o dönem Atv muhabirliğim olduğu için, ?Bu duayı canlı çekseydim ana habere birinci haber olarak girerdin ve rayting rekorları kırardın? diye de kendisine 10 sene boyunca takılmışımdır.

    Biz de biraz bu işi biliyoruz herhalde. Halk bunu böyle istiyorsa, halkın önüne geçemezsiniz. Lütfü Hoca halkın dilinden okuduğu için rayting rekorları kırdı. Bugün din konusunda halkın gerçekte ne düşündüğü, Lütfü Hoca?nın duasından farksız aslında.

    Eğri oturup, doğru konuşmak gerekirse; Allah?ın huzuruna çıkıp, namazımızı kıldıktan sonra dua kısmına gelince ellerimizi açıp hemen hepimiz genellikle kendimiz için birşeyler isteriz. Para, pul, zenginlik, sağlık, sıhhat, daha kimbilir akla hayale gelmeyecek şeyler isteyenler çoğunluktadır bu toplumda. Hatta Allah ile kulun arasına telekulak gibi girebilmek mümkün olsa ve bir de kaydedilse, o zaman görürsünüz neler neler isteniyor, şaşarsınız valla.

    Lütfü Hoca da bu toplumun içinden çıkmış, onun bir bireyi. Nabzı çok iyi yakalamış aslında, toplum neyi nasıl istiyorsa öyle veriyor. Bu ülkede ?köylüyü hac, şeherliyi maç bitirecek? hesabı, hac ile maç arasında denge oluşturmuş. Herkesin ortak dileğine tercüman oluyor. Bir anlamda, toplumun işitmek istediğini seslendiriyor.

    Lütfü Hocamızın Boluspor duası ile aldığı raytinge hiç şaşırmayın. Bu rayting, halkın din konusundaki soytarılığa ne ölçüde prim verdiğinin göstergesidir aslında.

    Hâlâ güncel

    Aşağıda yazdığım konular 3 Ekim 2005 tarihinde yine bu köşede yayınlanmıştı. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen, hala güncel. Buyrun bir kez daha okuyun, haksız mıyım siz söyleyin:

    ?Alo İmam Hattı? hizmetinizde!

    Bolumuzun meşhur imamlarından biri anlatıyor;

    Dini bütün(!) vatandaşımızın biri kendisinden yardım isteyerek, ?Yengen hasta, benim cinsel isteklerime cevap veremiyor. Ben şu kadınla beraber olacağım ama, zina yapıp günaha girmek de istemiyorum? diyerek bir imam nikahı kıymasını istemiş. Meşhur imamımız da birkaç dua ve birkaç hadis-i şerif okuduktan sonra, birkaçbin sakal-ı şerif(!) karşılığında, ?gönül rahatlığı içinde gerdeğe girebilirsin? diyerek adamı göndermiş. Doğumdan ölüme kadar imamlarımıza bel bağlamış, ?en doğrusunu bilir? deyip, imamlarımıza inanmışız vesselam. -Bu tür acil ihtiyaçlarınız için, ?Alo İmam Hattı?nı sizce malum telefon numarasından her zaman arayabilirsiniz.

    Tam kafamıza göre hoca!

    Temel, Almanya?dan köyüne izinli gelmiş. Karısı Fadime?nin özlemiyle köyüne inen Temel, aceleyle her bir şeyi unutup, hemen oracıkta bulunan tarladaki sayvanda birlikte özlem gidermişler.Fadime, ?uyyy Temel! Ramazan Ayı?nda biz ne yaptık! Bana orucu bozdurdun. Ne olacak şimdi? deyince Temel, ?Bir çaresini buluruz? demiş.

    Hoca hoca dolaşmışlar ama hiç çare yok. 61 günden bir gün aşağısını söyleyen çıkmamış. En sonunda köyün piri, Temel?e akıl vererek, ?sen şu köyün hocasına git. Derdini söylemeden önce cebine 200 euro koy. O sana göre çözüm bulur demiş. Temel söylenileni yapmış, hocayı bulmuş ve hemencecik cebine de parayı sokuşturmuş. Hoca da Temel?in istediği hükmü vererek, sadece bir gün oruç tutma cezasına karar kılmış. Bu duruma çok sevinen Temel hiç vakit geçirmeden doğruca Fadime?ye koşmuş ve müjdeyi vermiş; ?Soyun kız!? demiş, ?Nasıl olsa seferine bir gün veren, tam kafamıza göre hocayı bulduk.?

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak