Temizlik imandandır!

Yıllarca harabe gibi durduktan sonra onarılıp yeniden restore edilen Hükümet Konağı?nın güzelliğinin görüntüsünü engelleyen reklam panolarının çirkinliğini haber yapmıştık. Sen misin bu haberi yapan dercesine Hükümet Meydanı?na geçen hafta kondurulan Osmanlı Sokağı denilen, kovboy filmlerinin dekorlarını andıran arkalarından destekli garip tahta barakaları görünce kahroldum. Bir şehrin bu kadar güzel meydanı, ancak bu kadar yüksek düzeyde çirkinleştirilebilir. Valla helal olsun size Başkanım! Hele hele Milletvekilimiz Metin Yılmaz ve birkaç partili ile birlikte bağdaş kurmuş oturmuş çay içiyordunuz. Bir kere daha helal olsun size dedim. Ben şahsen aynı leğende çalkalanıp yıkanan(!) bardaklardan çay içemem. Benim temizlik anlayışıma ters düşer bu. Diğer tarafta baktım adamın biri tepside çiğköfte yoğuruyor. Su olmayan bu mekanlarda eller nerede yıkanır? Köftenin dışına sarılan ve bol su ile yıkanması gereken marul yıkanmış mıdır? Kafamda oluşan bütün bu soruları, ben de yetkililere soruyorum.

-Çay ocağından lokantacısına kadar gıda işiyle uğraşan esnafa bir dünya yaptırım uygulayan ve zorlayan Sağlık Müdürlüğü ve Zabıta Müdürlüğü ekipleri, koskoca Hükümet Meydanı?ndaki bu rezilliği nasıl görmezden gelebiliyor? Atalarımız ne demiş; ?temizlik imandan gelir?. Kimse kusura bakmasın. Biz atalarımızdan gördüğümüz gibi temiz olmaya alışmış, temiz olmaya özen göstermişiz. Böyle salaşlıklara ödün vermemiz de mümkün değildir.

Gökhan kesilecek adam mı?

İlk yarıda takımımız iyi oynayamıyor. Oyun Sakaryaspor?un kontrolünde. 27?inci dakikada adeta gol atmaya geliyoruz diye bağıra bağıra gelen atakları golle sonuçlanıyor. İlk yarıda hiçbir pozisyon bile üretemeyen Boluspor?a bakarak, devre arası sohbetimizde ikinci yarıda fark yiyebileceğimizi bile iddia ediyorum. Ta ki 64?üncü dakikada oyuna Gökhan girene kadar da bu söylediklerimin gerçekleşmemesi için hiçbir neden yok. Gökhan?ın oyuna girmesiyle birlikte, Boluspor?dan tehlikeli ataklar gelmeye başlıyor. Sağdan götürdüğü topu kale sahasına kesen Gökhan?ın bu güzel ortasıyla pozisyon bulup, İbrahim?in kafasından beraberliği yakalıyoruz.

Hocalarımızın sanıyorum ilk onbirden kesme konusunda en kolay kesebildikleri futbolcu Gökhan olmalı ki, geçen seneki gibi bu seneki hocamız da Gökhan?ı yedek bekletiyor.

-Serhat Güller Hocamıza sormak istiyorum; bu takımda Gökhan gibi çabuk ve süratli, hücumda adam eksiltebilen, şut atan bir futbolcumuz daha var mı?

-Yok tabii ki de.

Peki o zaman siz de geçen sezondaki hocalar gibi bu futbolcuyu neden ilk onbirden kesersiniz? Ben burada hiç kimsenin hamiliğini falan yapmıyorum. Ayrıca Gökhan ile merhabalığım bile yoktur. Gökhan?ın hakkının yenmesinden önce, Boluspor?a sağladığı ve sağlayacağı katkı ilgilendiriyor beni. Elimizde böyle bir futbolcu varken yedek bekletilmesini hazmedemiyorum.

Moskova?da Ramazan

Cumhur?un ?Moskova?da Ramazan? başlıklı yazısını alınca kendisi ile MSN?den yazışmaya başladım;

-Oralarda nasıl oruç tutabiliyorsun diye sordum. Cumhur da bana orucu hiç bırakmadığını yazdı.

-Ee peki Moskova?nın güzel kızlarından bahsediyorsun, onlara bakınca oruç bozulmuyor mu? diye sorunca; ?niyeti bozmadan bakmak serbest, bilinçli bir şekilde düşünmemek gerekiyor? diyor.

Cumhur Moskova?da Kızıl Meydan?da ramazanı bu şekilde yaşarken, biz de Bolu'nun Hükümet Meydanı?nda kurulan uyduruk tahta barakalarla, bize Osmanlı Sokağı diye yutturulmaya çalışılan garipliklerle ramazanı karşılıyoruz.

-İnsanın içindeki niyet önemlidir esas olan. Niyet sıradan işleri ibadet haline getirdiği gibi, o gerektiği gibi muhafaza edilmediği zaman ibadetler de ibadet olmaktan çıkar. Moskova?da bile niyetini bozmayan Cumhur?u kutluyor, her türlü sahtekarlığı, yalancılığı yaptıkları halde, yüce dinimizi kendi tekellerinde sanan, yüce dinimiz üzerinden din tüccarlığı ve siyaset yapanlara örnek gösteriyorum.

Hani İbrahim Sadri?nin dediği gibi;

?...Yollar bozuk, musluklar bozuk,
ziller bozuk, paralar bozuk,
ama adamlar sağlamdı...? bir zamanlar!

Bu feryadı duyun beyler!

Tavuk gübrelerinin yarattığı çevre kirliliğinin üzerine adeta tepesine tüy dikercesine bir de festival düzenleyerek kattıkları gürültü kirliliği eklenince, vatandaş da artık feryat etmiş ve gazetemizin internetteki mesaj defterine Nida Doyran imzasıyla aşağıdaki satırlar dökülmüş;

?Bolunun içine yerleştirdikleri kokuyu, festivallerle temizleyeceklerini ve Bolu insanını uyutacaklarını sanıyorlarsa yanıldıklarını söylemek istiyorum! Birileri tarafından yine görmezden gelindik! İzzet Baysal Caddesi?nde hem işyeri hem de evi bulunan talihsiz biri olarak, festival demeye dilimin varmadığı rezalet keşmekeşini gayet içinden yaşadık. Gürültü kirliliğinin en üst safhaya ulaştığı caddede evin içinde bile birbirimizi duymakta zorlanarak kabus gibi bir hafta sonu geçirdik. Evimize yaklaşabilmek için bile F1 pilotu misali manevralar yapmak zorunda kaldık! Zabıta ve belediyeye defalarca açtığım telefonlarda herkes suçu bir başkasının üzerine, daha sonra da rezalet festivaline attı! Sonuç olarak söyleyeceğim; birileri ceplerine trilyonları doldurup halkı da festival havasına sokup, Seda Sayan?ın nağmeleriyle uyutmaya çalışıyorsa yanılıyor. İçine ettikleri Bolu halkı sandıklarından daha uyanık! ?Burası Bolu, herşey olu? mantığı artık yürümüyor, yürümez. Çevreye verdikleri zarar ve bize verdikleri rahatsızlık ta festivalle giderilmez! Bolu halkından festivalle özür dilenmez!!!!!!!

Not: Bu vesile ile Sayın Nida Doyran?ı bundan böyle yazı ailemiz arasında görmekten mutlu olacağımı belirterek, kendilerini gazetemizde köşe yazısı yazmaya davet ediyorum.