Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Yarıştıranla yarışanları karıştırmayalım!

Kamuran Alagözoğlu

    4 Mayıs 2009

       Bolu Ticaret Ve Sanayi Odası tarafından bu yıl dördüncüsü verilecek olan Sosyal Sorumluluk Ödülü'nün fikir babası İzzet Baysal Vakfı Başkanı Ahmet Baysal'dır. Ahmet Baysal bu ödülün her yıl Ticaret Odası tarafından ödülü hak eden birine verilmesini öngörürken, bu ödülün esas amacını çoğu kimse anlayamamış anlaşılan. Hele hele bizim koro basını hiç anlayamamış ki, koro halinde yazıp duruyorlar ve hepsi bir ağızdan bu ödülün Ahmet Baysal'a verilmesi gerektiğini söylüyorlar.

    Kimsede bunlara demiyor ki; "Beyler bu ödülün çıkış sebebi, fikir babası Ahmet Baysal'dır. Ödülün fikir babasına kendi koyduğu ödül verilir mi?"

     

       Aslında Ahmet Baysal'ın bu ödülün fikir babası olarak ortaya çıkarmaktaki maksadını da çözebilmiş bile değiller. Ahmet Baysal bu ödülü ortaya çıkarırken, böyle bir ödülün her sene hakeden birisine verilmesini öngörürken, çok ince bir düşünceyle Boluluları toplumsal sorumluluk alanlarına çekmektir asıl hedef.

    Ahmet Baysal Büyüğümüzün koyduğu bu ödülün öz Türkçe anlamı şudur; aslında toplumsal sorumsuzluk alanında önde giden 'hepbana rabbanacı' insanlarımızı biraz olsun harekete geçirmek, herkesi toplumsal sorumluluk alanına çekebilmek amacıyla bu ödül teşvik edici bir düşüncesiyle ortaya çıkmıştır. Bu ödülle özendirip teşvik ederek, insanlarımıza biraz olsun toplumsal sorumluluk bilincini yerleştirebilmektir asıl düşünce.

     

       Başta da dediğim gibi bu ödülün esas fikir babası Ahmet Baysaldır.

    Sosyal Sorumluluk Ödülü'nün ilki Mimar Uğur Tunçok'a, ikincisi Süreyya Astarcı'ya, üçüncüsü de Elginkan Vakfı'na verildi.

       Haftalardır üstlerine vazifeymiş gibi koro halinde yine saçmalayanlara sesleniyorum;

    Gözden kaçırdığınız nokta, Ahmet Baysal'ın buradaki konumu; yarıştırandır.

    İnsanları sosyal hizmet alanında birbiriyle yarıştırmaya yönlendiren bu ödülün ağası da babası da Ahmet Baysaldır. Siz kalkmışsınız başpehlivanlık ödülünü, güreş ağasına verelim diyorsunuz. Hiç olacak iş midir bu?

     

       Düzce almış başını gidiyor...

       Muharrem Demirel Hocamız yazısında; "Düzcespor nerede biz neredeyiz?" diyerek Düzcespor'u ve Boluspor'u birbiri ile mukayese etmiş. 

    Yurdaer Kalaycı Abimizin dediği gibi, biz hac ile maç birbirimizi uyuturken, Düzce bizi her alanda solladı gitti hocam, esas bunu iyi mukayese etmek lazım.

    Her yıl 8-10 trilyonluk bütçeyle Bolu'dan devamlı hep götüren Boluspor'un Bolu'ya ne verdiğini, ne aldığını tartışmamız lazım. Bu kadar büyük paraları, şişirme rakamlarla nüfusu 100 bin olan, ama aslında Düzce ile mukayese edildiğinde kasaba hüviyetinden kurtulamayan Bolu'nun bu halini İzzet Baysal da olmasaymış 'Vah o zaman Bolu'nun haline' durumumuzu düşünüp ağlamamız lazım bu halimize. Bolu'nun bugünlere gelmesinde tartışmasız imzası olan İzzet Baysal Vakfı'nın spor kulüplerine yardım konusunda kesin ve net prensiplerini de hepimiz biliriz. Çok uzak görüşlülüğü ile bilip tanıdığımız o muhteşem İnsan İzzet Baysal bile bunu toplumsal bir hizmet olarak görmemiş olacak ki, vakfın ana hizmetleri eğitim ve sağlık alanında son derece cömert yatırımlara imza atılırken, spor kulüplerine yardım konusunda da tam aksine 1 kuruş vermeyecek kadar kesin prensipli olduğunu biliyoruz.

    Her sene 8-10 tirlyonluk bir bütçeyle mücadele ediyoruz.     Geçen sene Eskişehirspor'a yol verdik.

    Bu sene ne olacağı belli değil.

    Eminim yine bir figüranlık kostümü biçilir bize.

    Çıksak ne olacak birinci lige?

    Kıyaslayalım bakalım Düzce'ye göre sanayimiz nerelerde? Onlar nerede biz neredeyiz. Düzce'de fabrikalar işçi ararken, Bolu'da işsiz sayısı kat be kat artmaya devam etmiyor mu?

    Bizimle beraber play-off'a kalan Karşıyakaspor 2 trilyonluk bir bütçeyle mücadele etti. Bizim 4'te 1'imiz bir bütçeyle aynı ligde mücadele eden Karşıyaka, burda da orda da biz duman etmedi mi?

    Başarı bunun neresinde?

    Boluspor Bolu'ya ne veriyor?

    Bolu'dan neleri alıp götürüyor?

    Boluspor bana göre eskilerimizin deyimiyle tam bir dipsiz kuyudur. Sürekli Bolu'dan almaktadır.

    Her sene dönüp baktığımızda elde kalan koskoca bir (0) sıfırdır.

    Düzce almış başını dört nala gidiyor.

    Bizde esas olana bakmamız lazım. Halkımızın mutluluğu, refah düzeyimizin yüksek olması ile eşdeğerdir.

    Maç ile uyutulan halk, yarın yiyecek ekmek bile bulamayacağı günlere gebedir.  

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak