Hırsızlar içimizden biri mi?

Belediye eski başkanlarımızdan Necdet Gören ağabeyimizin Bahçelievler Mahallesi Gören Apartmanı?ndaki evine hırsız girmiş. Hırsız, evde bulunan çelik kasanın anahtarını, aynı odada bulunan komedin çekmecesinde olduğunu biliyormuşçasına hareket ederek soygunu gerçekleştirmiş. Hatırlanacağı gibi uzun bir süre önce Hakan Gökdemir?in evine giren hırsız ya da hırsızlar da, aynı şekilde evde bulunan çelik kasanın anahtarını aynı odada çekmecede bulunan anahtarı ile açarak sadece kasayı boşaltmışlar, evde bulunan diğer hiçbir eşyaya dokunmamışlardı.  

Necdet Gören Ağabeyimizin evindeki çelik kasada bulunan 40 bin YTL nakit ile kasada bulunan ziynet eşyaları ile birlikte 100 bin YTL?nin üzerinde bir hırsızlık olduğu ifade ediliyor. 

Sadece bu iki hırsızlık olayı birlikte değerlendirildiğinde, aralarında 3 yıl gibi bir zaman farkı olsa da, birbirine tıpa tıp benzeyen iki hırsızlık olayı ile karşı karşıyayız.

Yine geçen hafta meydana gelen bir hırsızlık olayında Ziraat Bankası?nda müdür yardımcısı olarak görev yapan Sinan Savaş?ın Ataköy Sitesi?ndeki dairesine giren hırsız, yaklaşık 20 bin YTL değerinde ziynet eşyasını çalmış.

Bu evlere giren hırsız ya da hırsızların, bu evlere rastgele girmediklerini tahmin ediyorum. Evlerde çelik kasa olduğu önceden biliniyor. Kimin ne kadar ziynet eşyası var bunlar önceden tespit ediliyor. Daha sonra ev sahipleri yakın takibe alınıyor. Evde olmadıkları bir gün seçilerek evlere giriliyor. Filmlerdeki gibi profesyonel hırsızlık çeteleri ile karşı karşıya olduğumuzu ve bu hırsızların kuvvetli ihtimalle içimizden birileri olduğunu düşünüyorum. Nimet Ablamıza ve Necdet Ağabeyimize ve yine geçtiğimiz hafta evi soyulan Sinan Savaş?a geçmiş olsun diyorum.

Bugün onların başına gelenler, yarın hepimizin başına gelebilir. Bu yüzden toplum olarak hırsızlıklara ve her türlü olaya karşı duyarlı olmamız gerekiyor. Sadece kendi evimizin değil, komşularımızın da bekçisi olmak zorundayız. Şüphelendiğimiz durumlarda mutlaka güvenlik güçlerimizi haberdar etmemiz gerekiyor.  

Zenginleştikçe cibilliyetsizleşenler!

Türk toplumu olarak geçmişte uzun yıllar boyu hep asi yaşadığımız için, hizmet etmek bizlere ters gelmiştir. Atatürk bile ?bu millete her şeyi öğrettim ama bir tek hizmet etmesini öğretemedim? diye bir rakı sofrasında hizmetten yana şikayetini dile getirmiştir.

O günlerden bugünlere geldiğimiz noktada hizmet kalitesinde dünya standartlarını yakalamış durumdayız. Ama bu kez de masa kültürümüzü kaybettik. 

Bolu'nun ekonomisine hitap edecek büyüklükte zenginliğe sahip olan insanlarımızın, Bolu'nun en kaliteli restoranlarında çıkardıkları rezaletleri gördükçe ve duydukça, bu rezil heriflerden iğreniyorum. Üç kuruşluk adisyona itiraz eden cibilliyetsiz herifler, Kör kütük dingil gibi içip, adi sarhoşlar gibi yerlerde sürünüyorlar. Buda yetmiyormuş gibi garsonlara hakaret ederek aşağılayıcı konuşabiliyorlar.

-Zenginleştikçe cibilliyetsizleşen bu tiplere ne diyeyim; Paranız da sizin olsun, zenginliğiniz de! 

Reşat Bulut belli ki bir ışık gördü

Gazetemizin avukatı ve epeydir yazmadığı için kendisine eski yazarımız diyebileceğim Av. Reşat Bulut Ağabeyimiz, gitmiş DSP?ye üye olmuş.

Duyunca, ?Allah Allah hayırdır inşallah? dedim kendi kendime.

DSP?nin genel başkanının şu an kim olduğunu dahi bilmiyorum.

-Ama bildiğim bir şey varsa, Reşat Ağabeyimizin de bir bildiği vardır mutlaka.