Kabak tadı verdi artık!

  Telekom'un arsa satışı ihalesinden 1 gün önce Boluspor Başkanı, "Boluspor Kolejini İzzet Baysal Vakfı ile ortaklaşa yapmayı düşünüyoruz" diye açıklama yapıyor.

  Lami- cimi yok, bu açıklamanın ÖZ Türkçemizde karşılığı, "İhaleye kimse girmesin. Boluspor olarak burayı biz ucuza kapatmak istiyoruz" dur. İhaleye gireceklere aba altından sopa göstermek, gözdağı vermektir. İhale yasasına göre de, bu beyanatla ihaleye fesat karıştırma suçu işlenmiştir.

  Bu arada İzzet Baysal Vakfı Başkanı Ahmet Baysal Amcamız'a, kelimenin tam anlamıyla koskoca bir HELAL OLSUN demek istiyorum ayrıca.

  Ahmet Amcamız gelmiş 81 yaşına. İstanbul'da huzurevinde bile huzur vermiyorlar adama.

   Gündem Gazetesi'nin Süha Alparslan, hiçbir şekilde ve ağzından benzeri söz bile çıkmadığı halde, Ahmet Baysal'ın ağzından beni karalamaya kalkar. Bu çirkin teşebbüsü elinde patlar cümle aleme rezil olur.

  Arkasından, "Ahmet Baysal bizi İstanbul'a çağırdı. Benimle röportaj yapın" dedi şeklindeki Süha'nın beyanatına yalanlama, yine Ahmet Baysal'dan gelir.

  Ahmet Amca, "Ben kimseyi davet etmedim. Talep kendilerinden geldi" diyerek, Gündem Gazetesi'nin ikinci kez yalanını ortaya çıkarır.

  Peşinden Boluspor'un başkanı ihaleye fesat karıştırma suçu işleyerek, ihaleye katılacak diğer firmalara gözdağı verirken, İzzet Baysal Vakfı'nın onayını bile almadan, Boluspor Koleji gibi, seçimlerde Tanju Özcan'ın ortaya attığı, hayali bir düşünceden öteye geçemeyecek bir projeyi, sırf ihaleyi ucuza kapatabilmek adına, hayata geçireceğinden söz eder.

  Ve yine Ahmet Baysal İstanbul'da kaldığı huzur evinden, karıncayı dahi incitmeyen nezaketli tarzıyla, bize göre ise anlayanın suratında TOKAT gibi patlayan cevabı vererek; "Necip kardeşime projesinde başarılar dilerim" diyerek, Bolu'ya da selam gönderir.

  Vallaha Ahmet Amca iyi ki varsınız ve iyi ki sağlığınız ve hafızanız yerinde, Maşallah diyorum size. 

  Boluspor bir cemaat ya da tarikat değildir.

Kolej, okul, dersane, yurt gibi öğrenciye yönelik yatırımlar, günümüzde tarikat ve cemaatlerin tekelindedir.

  Boluspor'un bir tarikata veya cemaate sırtını dayamadığı veya onlarla birlikte ortaklık kurmadığı sürece bu alanda başarılı olması söz konusu bile olamaz. O halde Boluspor'un kolej yapacağız diye ortaya çıkması safsatadan öteye geçemez. Bu arsayı ele geçirme planı içinde akla ilk gelen uyduruluvermiş ve o an oraya yamanıvermiş hayali bir düşüncedir.  

  Ancak bunun altında ve arkasında çok şey aranmalıdır.

  Eğri oturup doğru konuşalım

  Yılda Bolu'nun en az 10 milyon lirasını dipsiz kuyuya, yani Bolusporumuz'a akıttığımız, sonuçta da her sene başa döndüğümüz düşünüldüğünde, eğri oturup doğru konuşmanın zamanı çoktan gelmiş de geçmiştir bile.

  Bolu'da hergün en az bir esnafımız dükkan kapatıyor. Sanayicilerimizin birçoğu kredilerle ayakta durmaya çalışıyor. Piyasada para dönmüyor. İşsizlik almış başını gidiyor. Yeni istihdam alanları yaratılacağına, işten çıkarılanlar ekleniyor işsizler ordusuna.  

  Ama otoparkından ekmeğe, büfe kiralarından arsa ihalelerine kadar, hala paranın döndüğü ne varsa Boluspor'a veriliyor.

  Sonuçta ver ver ver nereye kadar vereceğiz.

  Benim hemşehrim evine ekmek götüremiyorken,  

  Boluspor 1. lige çıkacak da ne olacak?

  Zaten bu kadar para harcamaya, bu kadar savurganlığa rağmen, Süper Lige çıkamadığımız ve çıkamayacağımız da bir gerçek ve her sene bir 10 milyon lirayı çöpe atıp başa dönüp duruyoruz.

  Bozuk plaktan bir farkımız var mı Allah aşkına.

Bolu'da şu an Vali'nin ve Türkcelci Nejat'ın bindiği 4 halka amblemli arabaya binen bir futbolcu, geçtiğimiz yıllarda devre arası bile olmadan Bolusporumuz'un 500 milyarını kapıp gitmedi mi?

  Ahmet Kahraman'ı örnek alın

  Bakın Ahmet Kahraman yıllar önce ne yaptı hatırlıyor musunuz? Amatör kümelerden aldığı Gentaş Bayan Voleybol takımını 1. lige kadar çıkardı ve o noktada kulübü kapatma kararı aldı.

  Neden?

"Spor, amatör bir ruhla yapıldığı zaman güzeldi. Ama artık bu iş amatörlükten çıktı. Her şey para, şike ve her türlü alengirli işlerin döndüğü bir hale geldi" dedi. Böyle bir sporun içinde kendisinin yer almasının mümkün olmadığını vurgulayarak, herkesin çıkmak için uğraştığı, 1. ligde oynama hakkını elde etmiş kulübünü bir anda kapattığını açıkladı. O tarihte böyle radikal bir karar aldığı için kendisine herkes gibi bende kızmıştım.

   Ama şimdi Ahmet Kahraman'ı çok daha iyi anlayabiliyorum.

  7 yaşımdan beri yaklaşık 40 küsur yıldır sadece ve sadece Bolusporlu olmuşumdur. Herkesin de mahallesinin, semtinin, ilinin, ilçesinin takımını tutması gerektiğini düşünürüm. Üç büyükmüş, bilmem neymiş, bunları tutanları da her zaman yadırgamışımdır. İnsan kendi takımları varken, başkasının takımlarını niye tutar bunu anlayabilmiş değilim.

  Bu nedenle benim takımım kendi yağıyla kavrulan, kendi bünyesinden çıkardığı veya alt yapıdan yetiştirdiği futbolcularıyla, isterse amatör kümede mücadele veriyor olsun, hiç fark etmez. Yeter ki forma aşkıyla oynasın. Sportmence maçların oynandığı herhangi bir ligde ben Bolusporum'un her zaman taraftarıyım ve arkasındayım.

  Ama Bolu'dan her yıl bir serveti emip götüren, her bir şeye alet edilen şekliyle son zamanlarda iyice kabak tadı vermeye başlayan Boluspor için artık heyecan duymuyorum.

   Yurdaer Ağabeyimizin; "Bu memlekette köylüyü HAC, Şehirliyi MAÇ bitirecek" sözüne katılmamak mümkün mü?

  Bu sözlerim kendisini fanatik olarak tanımlayan taraftarların hoşuna gitmeyebilir, ama eminim ki çok büyük bir sessiz çoğunluğun hislerine tercüman olduğumu düşünüyorum.

   Ve son olarak diyorum ki; "ihaleyi bize bırakmadılar" diye taraftar toplamaya çalışan kişi, önce hayırına bir çeşme yaptırsın da, ondan sonra konuşmayı hak etsin. İhaleyi alan grubun ortaklarına tek tek baktığımda, orada Bolu için güzel şeylerin yapılacağına yürekten inanıyorum. Bolumuza hayırlı olsun.