Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Binalarımız da hasarlı, beyinlerimiz de !!!

Kamuran Alagözoğlu

    11 Kasım 2011

         7.2'lik Van Depremi'nden sonra HASARSIZ diye alelacele sıvanan ve boyanan binaların ikinci 5.6'lık Van Depremi'nde yerle bir olması görüntüleri bana hiç yabancı gelmedi. 1999'da yaşadığımız 7.2'lik depremi ve yine bizde de HASARSIZ raporu alınarak, hatta raporu beklemeden alelacele sıvanıp boyanarak hizmete devam eden bazı oteller başta olmak üzere, sonradan yurtlara dönüştürülen bazı binaları anımsattı.
          Şimdi Bolu'da 1999 Depremi'ni yaşayarak birçok şeye görgü tanığı olan insanlarımıza soruyorum; 5.6 ile Van'da yaşananların, Bolu'da yaşanmaması için bir neden var mı?
          Dün Van'daki 5.6'lık depremde yerle bir olan 1964 yapımı 5 yıldızlı otel ve bazı binaların HASARSIZ raporu alarak derin çatlakları nasıl örtbas ettiklerini hepimiz televizyonlardan izledik. 
          Peki Bolu'daki depremden sonra aynı şeyler yaşanmadı mı? Bolu'da benzer görüntülere şahit olan kimse yok mu? 
          O dönem Bolu Belediyesi Meclis Üyesi olan Başkan Alaaddin Yılmaz bunları bilmiyor mu?
          Bir binanın üst katındaki müstecir, HASARSIZ raporu alıp güçlendirme bile yapmadan müşteri kabul etmeye devam ederken, aynı binanın alt katındaki müstecir ORTA HASARLI raporu alıp iş yerini terk edip boşaltmadı mı? 
          Depremden sonra geçen 12 yıl içersinde Bolu'da birçok banka kendisine kiralık yer ararken, ilk önce bu bankaların inşaat mühendisleri gelerek binalarda inceleme yaptılar. Birçok binayı, yer ve konum itibarıyla beğendikleri halde, sırf dayanıklılık konusunda sınıfı geçemedikleri için kiralamaktan vazgeçtiklerini ben biliyorum. Statik testlerinden geçemediği için bazı bankaların kiralamaktan vazgeçtiği bu yerleri, başka bankaların kiraladığı gerçeğini de biliyorum. 
          Hasarlı binalara HASARSIZ raporu alanları çoklarımız bildiği halde, halen daha kahve köşelerinde, berber dükkanlarında SADECE ve SADECE bunların dedikodusunu yapmaktan öte ne yapıyoruz ki?

          Bence Van'dakilerden tek farkımız şu; onlarda hasarlarını sıvayla boyayla örtbas ettiklerini sananlar çok kısa bir süre sonra sınandı, bizde ise böyle bir sınama olmadığı için, halen rehavet uykusundayız.  

          "Gazeteciler, gördüklerini, bildiklerini, düşündüklerini samimiyetle yazmalıdır" demiş Atatürk. Bende Atam'ın sözünü tutuyorum, bütün baskı ve ambargolara rağmen, dilsiz şeytanı oynamıyorum. 

          

             Dilsiz Şeytan
    sus dediler fazla sesini çıkarma
    etliye sütlüye sakın karışma
    sana ne haksızlık varsa şaşırma
    ben şairim dilsiz şeytan değilki

    tüm insanlık bana düşman olsa
    zalim zincirleyip zindana atsa
    ama yaradan benden hoşnut olsa
    ben şairim dilsiz şeytan değilki

    haddimi bilirim sınırı fazla aşmam
    ölüm olsada ucunda davamdan şaşmam
    ellerimi kırsalar batılı yazmam
    ben şairim dilsiz şeytan değilki

    evrene sultan etseler haramı övmem
    kimseye köle olmam küçükte görmem
    gözlerim oysalar değerlerime sövmem
    ben şairim dilsiz şeytan değilki
     
                                 Serdar Açar

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak