BolununSesi, yazılmayanları ve yazılamayanları yazdığı için OKUNUYOR

Tavuklar hapşırır, Hindiler tıskırırsa; o zaman yandık işte!

Kamuran Alagözoğlu

    10 Ekim 2005

    Geçtiğimiz yaz boyunca, adına ?üvez? denilen uçan minik bitlerle bir kez daha tanıştık. Kanatlı entegre kuruluşları, üvez denilen bu bitleri kendi sektörlerinin yarattığı çevre katliamlarından doğan evlatlar olarak kabul etmeyip, güvercinlere mal etmeye çalıştılarsa da, kimseye yutturamadılar.

    Biz;

    ?Bolu Ovası?na gelişigüzel kümesler yapılmasın!?

    ?Kümesler doğa ve çevre katliamı yapıyor!?

    ?Tavuk gübreleri resmen çevre katliamı yaratıyor!?

    ?Ruhsatsız kümesler ürkütüyor!?

    ...gibi başlıklar atarak kümeslere gelişigüzel izin verilmemesini yazdıkça, kısacası bölgemizde yapılan tavukçuluk üretiminin bilinçsizce ovaya yayılmasının getirdiği sorunları gündeme taşıdıkça, yanlış anlaşıldık ve tepkiler aldık. Hatta Amerika?nın ekonomik gücü olmayan ülkelere koyduğu ambargolar gibi, kanatlı sektörün ambargosuna uğradık. Bu ambargo, gazetemize reklam vermeyerek kendini gösterdi.

    Biz bölgemizde en büyük gelir getiren sektörlerin başında gelen kanatlı sektörünün, çevreye zarar vermeden daha bilinçli ve daha verimli hale gelmesi için mücadele ederken, bu mücadelemize sektöre karşıymışız gibi anlamlar yüklendi.

    Şimdi ise ?kuş gribi? denilen ve kanatlı hayvanlardan insanlara da bulaşabilen bu öldürücü virüs, Türkiye?de ilk olarak tavukçuluğun yoğun olarak yapıldığı Bandırma bölgesinde görüldü. Bizim de kapımızda olduğu bir gerçek. Yer-gök, tavuk- hindi kümesi dolu ve bu kümesler de insanlarla iç içe. Daha önce birçok kişinin ölümüne neden olan bu virüs, önce kanatlı hayvanlara daha sonra da insanlara sirayet ediyor.

    -Birleşmiş Milletler?de bile olağanüstü toplantıya neden olan ?kuş gribi?ne karşı inşallah yenik düşmeyiz. Yoksa kuş gribinin Bolu'ya bulaşması durumunda getireceği sosyal ve ekonomik sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum.

    Bu son fırsatı da kaçırmayalım!

    ?Tünel açılınca Bolu'nun hali ne olacak? diye bir tartışmadır sürüp gidiyor.

    Başbakanımız, tünelin açılışı için geldiğinde, ?Bolu destinasyon(turizm) merkezi olmalı? demiş. Demiş ama başta ?destinasyon? kelimesinin ne anlama geldiğini öğrenmek ondan sonra da bu destinasyon merkezi olmak için ne yapmak lazım onun üzerinde durmak lazım.

    ?İnsanlar Bolu'ya uğramadan geçeceklermiş.?

    Tünel açılmadan kaç kişi uğruyordu ki, açıldıktan sonra niye uğrasın? Boludağı?nı aşan yolcu Abant sapağından otoyola girdiği gibi yine Bolu'yu es geçmiyor muydu? Tünelin açılmasıyla değişen bir şey olmayacak. Ama Kalleşlerin ?Ünlü? sirkesini almak isteyen vatandaş, Bolu'ya uğramadan geçmiyor. Tünel açılsa bile, o sirkeyi almak isteyen vatandaş yine Bolu'ya uğrayacak. İşin özü insanların Bolu'ya gelmeleri için bir takım gerekçeleri olması lazım. Başbakan, ?Bolu destinasyon merkezi olmalı? derken, Bolu'nun mevcut konumuna ve doğa güzelliklerine dayanarak konuşuyor. Bu bir fırsattır.Kaçırmamak lazım.

    ?Destinasyon merkezi nasıl olunur?u, Yurdaer Abimiz gayet açık bir dille anlatmış.

    -Okuyup ilham alabilirsiniz!

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak