BolununSesi; Halkın Gazetesi

Kızımla övünüyorum!

Kamuran Alagözoğlu

    21 Kasım 2005

    Anadolu Öğretmen Lisesi?nde yaşanan olayı, aynı okula giden ve bu sene üniversite sınavlarına hazırlanan kızımdan öğreniyorum. Daha sonra da mağdur öğrenciler ve okuldaki diğer öğrencilerle görüşerek olayı irdeliyorum.

    Diğer okullara göre daha disiplinli olarak bildiğim ve böyle bir olayla da adının anılmasını istemediğim için, bir süre haber yapmadan bekliyorum. Yaşları 18?i doldurmadığı için çocuk olsalar bile, bu olayda bilerek veya bilmeyerek çok büyük bir suç işlendiği açık.

    Okul idaresi kendi bünyesinde disiplin cezalarıyla da bu işi çözümleyebilirdi. Ama tam tersine basiretsiz bir tutum sergilenerek, olay disipline dahi götürülmedi. Böyle olunca da olayın faili öğrenciler ve onların yakınları, idarenin basiretsizliğinden aldığı cesaretle, hem suçlu hem güçlü olarak, okulda ve okul dışında mağdurların yanında yer alan öğrencileri tartaklama eylemlerine başladı. İdare yine olaylara seyirci kaldı. En son Cuma günü okul dışında, okulun dağılmasını bekleyenleri görerek tehlikeyi fark eden öğrenciler, okula polis çağırmak zorunda kaldı.

    -Gazeteciliğim bir yana, biz ailecek olaylara her zaman toplumsal gözle bakıp, öyle değerlendiririz. Bu kamera olayında da benim kızım mağdur olan kızların arasında olmasa bile, bu haberden sonra belki geleceği ile oynanacak ve belki de notlarıyla mağdur edilecek. Büyük ihtimalle okul idarecileri ile olan muhabbetim de bozulacak.

    Biz burada televole basıncılığı yapmıyoruz. Tam aksine sorumlu gazetecilik anlayışımız ile haberde, okulun ismini bile bir kez kullanarak, ne mağdurların, ne mağdur eden öğrencilerin, ne de idareci ve öğretmenlerin bırakın isimlerini vermeyi, rumuz olarak bile kullanmıyoruz.

    Televole kültürü ile yetişen çocuklarımızın, Kurtlar Vadisi dizisindeki gibi mafya kültürünü nasıl örnek aldıklarını gözler önüne sermek istedik sadece.

    ?Görmedim, duymadım, bilmiyorum? diyen maymunları oynamadığı ve her zaman kendisini olaylara duyarlı ve sorumlu bir vatandaş çizgisinde gördüğüm için, kızımla övünüyorum. Ayrıca bu olayda korkmadan bildiklerini anlatanlara da teşekkür ediyorum.

    Bugün başkasının başına gelenler, yarın sizin de başınıza gelebilir. Bu yüzden herkesin duyarlı ve sorumlu toplum bilinci ile yetişmesi gerekiyor.

    Yoksa bu toplum elden gidiyor!

    Başkan?a açık teşekkür

    Belediye Meydanı?nda mantar satan köylü kadınlarımızdan mantar almak için dolaşırken, Belediye Zabıta ekibinin, mantar sepetlerini topladığı gibi zabıta aracına koyduğunu ve köylü kadınlarımıza adeta güç gösterisi yaptıklarına şahit oluyorum. İşimi gücümü bırakıp doğruca Başkan Alaaddin Yılmaz?ın makamına gidiyorum. Makamında bulamadığım Başkan?ı yemekte yakalayıp, zabıta ekiplerinin köylülerimize reva gördüğü muameleyi aktarıyorum. Bilindiği gibi daha önce de köşemde ?Zabıtanın gücü yettiğine!?, ?Dokunmayın benim köylüme!? gibi başlıklarla yazdığım yazılarda, zabıta ekiplerimizin zayıf gördüklerini nasıl ezdiklerini, güçlülerin karşısında ise nasıl çaresiz kaldıklarını defalarca dile getirmiştim.

    Başkan benim ve masada bulunan diğer davetlilerinin yanında zabıta amirini yanına çağırarak, zabıtanın esas görevleri dahilinde neyi yapıp, neyi yapamadıklarını bir bir sorduktan sonra, ?Gücünüz sadece köylülere mi yetiyor?? diyerek zabıtaya güzel bir ders verdi.

    Başkan Alaaddin Yılmaz?a gösterdiği bu duyarlılıktan ötürü, mantar satan köylülerimiz adına teşekkür ediyorum.

    Ayrıca yine geçen haftaki ?Başkan?ı gör, yolu görme!? başlıklı haberimizde; kavşaklardaki refüjlere sürücülerin görüşünü kapatacak biçimde hatalı bir şekilde konulan, belediyenin yeşillendirme çalışmalarının reklam edildiği panoların, haberin çıktığı aynı gün yerlerinden söküldüğünü ve görüşü kapatmayacak yerlere taşındığını gördüm.

    Başkan?ın doğru tespitler karşısında inatlaşmaya girmemesi ve anında gerekeni yaparak, yanlıştan dönmenin erdem olduğunu kanıtlaması nedeniyle, kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.

    Tırnaklarıyla tırmananlar

    Cepten arayan Yurdaer Ağabeyimiz soruyor; ?Neredesin??

    -?Senin eski muhasebecinin yanındayım. Sana selam söylüyor? deyince;

    İsmini sormaya gerek duymadan, ?Erdal?a selam söyle? diyerek beni şaşırtıyor.

    Yurdaer Ağabeyimizin yıllar önce yanında çalışmış olan muhasebecisi, bugün Bolu'da market devlerine adeta kafa tutarak rekabet eden Yılmar ve ER-ŞEN marketlerin sahibi Erdal Yıldırım.

    Erdal Yıldırım?ı Yıldırım Toptan Gıda?nın sahibi olarak yıllar öncesinden tanırım. Yaklaşık on yıl önce Cumhuriyet Caddesi?ndeki Yılmar?ı, birkaç yıl sonra da Atatürk Bulvarı?ndaki Yılmar 2?yi hizmete açtı. Depremden sonra ticaretin 10?da 9?u cesarettir mantığıyla hareket ederek, kimsenin almaya cesaret edemediği Seçkin Metropol?ü, Şenol Şahin ile birlikte devraldılar. Geçtiğimiz yaz aylarında ise Şenol Şahin ortaklıktan ayrıldı.

    Şu an Yılmar Marketler ve ERŞEN?in tek sahibi olan Erdal Yıldırım?ın ticaret hayatındaki bu başarısını kısaca anlatmak istedim.

    Çoğu zaman, ?anadan yoook, babadan yok!? diye yakınırız. Hep birilerinin bırakacağı miraslardadır gözümüz. Hatta bazılarının, ?hazıra dağlar bile dayanmaz? atasözünde olduğu gibi, dağ gibi mirasları nasıl çar çur ettiğine de şahit olmuşuzdur.

    -İşte bu da, Erdal Yıldırım?ın tırnaklarıyla tırmanışının örnek alınması gereken kısa bir öyküsüdür.

    ?Kuşlar uçar ben kaçarım,
    ben kaçarım kuşlar uçar?

    Yukarıdaki dizeler, bir zamanların meşhur Türk Hafif Müziği şarkısından alınmış sözler. Bu sözleri, geçen hafta Anıtpark?ta bulunan Çınar ağaçlarının, kuş seslerinden rahatsız olan çevre sakinlerinin şikayeti üzerine budanmasına karar verildiği için, şarkılardan ilham alarak önünüze koyma ihtiyacı hissettim. Bu ağaçların budanması demek pek doğru olmayacak, kesilmesi dersek daha doğru olur aslında. Çünkü budama bahanesi ile asırlık ağaçlar, fiilen cıscıbır edildi.

    Bir vakit Atatürk Anıtı görünmüyor diye asırlık çam ağaçlarını dibinden keserek, Anıtpark?ı cıscıbır bırakan o günkü valimize de, ?Devletün Valisü, bilü en eyüsünü? demiş, sesimizi çıkarmamıştık.

    Kuş kısmı bu, bugün buraya, yarın bulduğu en yakın yere tüner. Kesilen ağaçlara en yakın ağaçlı bölge de Vali evinin bahçesi. Adı Bahçelievler olan mahallede bir tek Vali?nin evi kalmış bahçesi olan.

    Kuş bu, nereye konarsa orayı benimser. Son günlerde Belediye Başkanı?ndan sıkça duyduğum bir Kuş Gribi esprisini de yazmadan geçemeyeceğim.

    ?Benim kuş grip oldu? diyor başka bir şey demiyor.

    -Varsın yine Kuş Gribi olan kuşlar, başka kuşlar olsun. Yeter ki toplu katliama yol açacak ölümlere sebep olmasın.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak