BolununSesi, yazılmayanları ve yazılamayanları yazdığı için OKUNUYOR

Aklın yolu birdir!

Kamuran Alagözoğlu

    22 Mart 2004

    Seçim çalışmalarında şehrin merkezinden beklediği oyları alamayacağını anlayan AKP'nin adayı Alaaddin Yılmaz umudunu kenar mahallerde aramaya başlamış.

    Geçtiğimiz çarşamba günü Alaaddin Yılmaz'ı Seben'de görenler şaşırmış.

    "Senin ne işin var Seben'de? Neden seçim bölgende çalışmıyorsun?" diye kendisine takılmışlar.

    Tehditkar tavırlarla aba altından sopa gösterme politikaları ters tepen AKP'liler geçtiğimiz hafta bu tutumlarından vazgeçip çark etmeye başladılar.

    Ben daha önce kendilerini uyarmış ve AKP adayının Ali Ercoşkun olması gerektiğini sürekli yazmıştım. Ben böyle yazdıkça, AKP'ye karşı olduğum imajı yaratılarak şahsıma cephe alındı ve adeta düşman ilan edildim. AKP'li olduğunu her yazısında açık açık ortaya koyan yazarımız Yüksel Gültekin de bu konuda benimle aynı görüşte olduğunu yine açık açık ifade etmişti.

    Seçimlerin yaklaştığı son haftalarda, AKP Bolu Teşkilatları Alaaddin Yılmaz'ın konuştukça batırdığını yeni fark etmiş olmalılar ki, Yılmaz'ın seçimlere kadar ortalıkta fazla görünmemesinin daha hayırlı olacağına, en sonunda kendileri de kanaat getirmişler.

    Aklın yolu birdir düşüncesiyle, ben kendilerine doğruyu söylemiştim. Bu yüzden de düşman ilan edildim. (Düşmanını sevmelisin, çünkü kusurlarınızı sadece onlar açıkça söyler. B. Franklin) Benim kitabımda dalkavukluk ve yalakalık yazmaz.

    Seçimlerden sonra; "Kamuran da, Yüksel Gültekin de haklıymış. Aday belirleme komisyonu bile Ali Ercoşkun'u seçmişti. Bu noktada Ali'nin bile hakkını (kul hakkı) yedik" diyerek, seçim sonuçlarının vebalini de yine kendilerinde aramaları gerekir.

    Seçim sonuçlarının Bolumuza hayırlı olacağına inanıyorum.

    Bu iğrenç görüntülere bir son vermeliyiz!

    Eczacılar Odası Başkanı Arzu Beykoz, "Çekirdek kabukları ile kaldırımları kirletenlere, çöp atanlara ve yerlere tüküren ve hatta sümkürenlere cezai yaptırım uygulayacağım" diyen bir Belediye Başkan Adayının çıkmadığından yakınıyor. Şehrimizde yaşanan bu görüntüleri yok etmeden, turizmden bahsetmenin abesle iştigal etmek olduğunu vurgulayan Arzu Hanım, adaylardan hiçbirisinin bu beklentisine yönelik projesi olmadığı için kime oy vereceğini de bilemediğini söylüyor.

    Arzu Hanım'a yüzde yüz katılıyorum. Gazetemizde yıllardan beri dile getirdiğimiz bu konu, maalesef şehrimiz için yüz karası haline geldi.

    Geçtiğimiz yıllarda İstanbul'da çok zengin, görmüş- geçirmiş yaşlı bir işadamı ile tanıştırılıyorum. Adam Bolulu olduğumu öğrenir öğrenmez, Bolu ile ilgili bir görüşünü aktararak;

    "Dünya'nın hemen her yerini gezdim ve gördüm. En ilkel şartlarda yaşayan insanların olduğu bölgelere bile gittim. Kusura bakma ama Bolu'daki insanlar kadar yerlere tüküren ve sümküren insanlara rastlamadım" deyip, bu eleştiri karşısında benim ne düşündüğümü öğrenmek isteyince; sadece başımı öne eğip, "Doğru" diyebildim.

    İnsanlarımızı bu konuda eğitmenin bir yolu olmalı. Çeşitli temizlik eğitim programlarıyla mı olur, yoksa cezai yaptırımlar mı uygulanır bilemem. Ama bildiğim bir şey varsa insanlarımıza bir şekilde bu temizlik kural-larını kafalarına vura vura öğretmemiz, uygulatmamız ve bu iğrenç görüntülere bir son vermemiz gerekiyor.

    Çay bile yok!

    Hafta sonu, "Hadi çıkıp, şöyle bi' hava alalım." diye Bolulular olarak övünç kaynağımız yani medar-ı iftiharımız olan Gölcük Milli Parkı'na gidiyorsunuz, ailece. Girişte, gişeye kadar içerideki yolun tamamının park etmiş araçlarla dolu olduğunu görüyorsunuz, belli ki içerisi bayağı kalabalık. Tur otobüsleri de var. Gişede otomobil başına 4 milyon lira alan görevli ormancı, bileti kesmeden önce uyarıyor, " -İçerdeki tüm tesisler kapalı..." " -İçecek çay vardır herhalde ?" diye soracak oluyorsunuz, anlıyorsunuz ki çay bile yok. "Sorun değil, olsun" diyor, biletinizi alıyor ve giriyorsunuz. Otoparkta yer yok, diplerde bir köşede bir araçlık yer bulabiliyorsunuz ancak. Gölün etrafı insan dolu. Herkes azığını yanında getirmiş. Ama Gölcük'te içecek bir bardak çay bile yok! Demek ki; "Bolu, turizm ile kalkınır" diyerek yırtınanların nutuklarında olduğu gibi, kuru kuruya turizm yapıyoruz.

    Gölcük ile ilgili daha önceki yayınlarımızda, Milli Parklar tarafından buranın Captagonculara (Uyuşturucu hap) verildiğini sürekli yazmıştık. Sonuç gördüğünüz gibi ortada. Yani; Gölcük tıklım tıklım dolu, müstecirleri ise DGM kapsamına giren uyuşturucu hap üretimi yaptıkları iddiası ile tutuklu. Aslında Perşembe'nin geleceği Çarşamba'dan belliydi. Milli Parklar'ın ne kadar isabetli(!) bir ihale yaptığı böylece görüldü.

    Abant'ın Özel İdare'den alınıp Milli Parklar'a devredilmesinin altında da kim bilir ne şeytanlıklar yatıyordur bilinmez(?)

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak