BolununSesi; Halkın Gazetesi

Vakfın eserlerine bu şekilde sahip çıkamayız

Kamuran Alagözoğlu

    25 Ocak 2010

     

       Üniversite hesaplarından zimmetine para geçirdiği iddiası ile karşı karşıya iken, Üniversitemizin rektörlüğüne aday olan Ali Karaca'nın atanması aşamasında, Rahmetli İzzet Baysal bizzat Cumhurbaşkanı'ndan ricacı olarak buna engel olmuş ve vakıf olarak ilk kez seçimlere müdahale olayı gündeme taşınmıştı.  

      Hatta bu olaydan sonra Ali Karaca taraftarı kadrodan biri olan Kaptan Kaptangil İzzet Baysal'a bir mektup yazarak, "Siz buralara bu binaları yapmakla kendinizi üniversitenin sahibi mi sanıyorsunuz? Kim oluyorsunuz da üniversitenin içişlerine karışıyorsunuz" gibi, İzzet Baba'ya hakarete varan sert bir dille yazılmış mektup göndermişti.   

      Bolulu bir gazeteci olarak bana her zaman güvendiğini ifade eden Ahmet Abi, kendilerini çok üzen bu mektubu bana gösterdikten sonra, ben de sinirlerime hakim olamamış ve ağır kaçan bir yazı yazmıştım. Bu yazı üzerine Kaptan Kaptangil bana dava açmış ve bu davanın sonucunda ben kazanmıştım. İlerleyen günlerde vakıf mütevelli heyeti üyelerine ve Bolu'nun ileri gelenlerine, yakın takibe aldığım Kaptan Kaptangil'in derslerinde dahi, dersi bırakıp öğrencilerine sürekli Bolu düşmanlığı işlediğini anlatmaya çalıştıysam da, sakalım olmadığı için kimseyi inandıramamıştım. İlerleyen günlerde bir toplantıda, bütün Ticaret Odası Meclis Üyeleri'nin ve üniversite yönetiminin önünde benim anlatmaya çalıştıklarımı, Kaptan hoca kendi ağzıyla itiraf etmişti.

      Bu olay Düzce'de yaşansa, eminim ki Kaptan Hoca'yı orada bir gün bile durdurmazlardı. Ama bizimkiler gülerek olayı kabullenmiş ve geçiştirmişlerdi. Bunlar İzzet Babamızın üniversitesinde yapılanlara karşı, bizim ne kadar vurdumduymaz olduğumuzun geçmişten gelen birer göstergesi olarak hala hafızamda duruyor.  

     

        Yakın tarihte yaşanan Yaşar Akbıyık skandalları kamuoyu önünde cereyan ettiği ve basında çok fazla yer aldığı için hepimiz biliyoruz.

    Akbıyık da iktidar olmanın verdiği avantajla, kendi kadrolarını oluşturmuş ve en yakın rakibi Atilla Kılıç'a açık ara fark atmıştı. Vakıf bu noktada yine devreye girmiş, doğru bir karar vererek Cumhurbaşkanı'ndan ricacı olup Akbıyık'ın önünü kesmişti.  

     

      Geçmişten beri üniversite içinde yapılan rektörlük seçimlerine baktığımızda, özerkliğin falan aslında lafta kaldığını görüyoruz. Prof veya Doç. Olmuş insanların birçoğunun üniversitenin geleceği için değil, kendi geleceği için oy kullandığına şahit oluyoruz. Ve sonuçta koskoca bir üniversitede bile bilim adamı sıfatı taşıyan insanlarımızın oy kullandığı seçimlerin, aslında Şoförler Cemiyeti, Terziler Odası, Esnaf Kefalet Kooperatifi gibi derneklerde yapılan seçimlerden farklı olmadığını görüyoruz. Çünkü ikktidara gelen rektör her türlü filimi daha rahat çevirebilmek için, öncelikle kendi kadrolarını oluşturuyor. Sonuçta iktidarı elinde bulunduranlar üniversitede yapılan seçimlerden birinci olarak çıkıyor. Dolayısıyla bu seçimlerin ne kadar demokratik ve özerk olduğunu tartışmaya bile gerek yok bence. 

     

      Vakıf elbette seçimlere müdahale etmelidir. Ama vakfın bugüne kadar müdahalesi hep iktidarı elinde bulundurduğu için en çok oyu alan adayın seçilmesine karşı şekilde olmuş iken, bu defa Vakfın ve dolayısıyla Ahmet Baysal´ın iktidarda olanın yanında yer almış olması ilginçtir. 

     

      İşte bu noktada İzzet Baysal'ın "Bolulular bu vakıf sizindir, O'na sahip çıkınız" sözünü hatırlatarak, İzzet Baysal Vakfı Mütevelli Heyeti'nin, özellikle Bolu'da yaşayan üyelerine sözüm olacak.

    İzzet Baysal eserlerine sahip çıkılmasını isterken, sıvasını, boyasını kastetmediğini, sanırım hepimiz anlayabiliyoruz. Bu konuda sorumluluk Bolu halkından önce, siz Bolu'daki mütevelli heyeti üyelerine düşüyor tabiî ki de.

        Peki soruyorum şimdi size üniversitede olan bitenden ne kadar haberdarsınız? Bu gazetenin mesaj defteri, adeta üniversitenin forum sayfası haline geldi. Yayınladıklarımız haricinde bir o kadar da yayınlamadıklarımız var. Sadece buraya bakarak Üniversite içindeki rahatsızlıkların, hiçbir dönem bu kadar tavan yapmadığını görebilmek mümkün iken, siz hangi kıstasa göre mevcut rektörün devam etmesi yönünde karar alıyor ve Ahmet Ağabeyimizi bu şekilde yönlendiriyorsunuz?

      Mütevelli Heyeti'nin Bolu'daki üyeleri olarak hangi bilgilere göre, hangi araştırmalarınızın ışığında bu kanaate vardınız? Doğrusu bunu bilmek ve öğrenmek istiyorum. Bunu kamuoyunun da bilmesi gerektiğini düşünüyorum.

     

      Saygıdeğer Ahmet Ağabeyimiz taraflı bir gazeteye verdiği röportajda benimle ilgili şöyle demiş 

    "...Ben sözlerimin çarpıtılmasına çok üzülüyorum. Onun için güvenilir insanlarla konuşmak istiyorum. İşte burada olmaması gereken bir olay oldu. Kamuran Alagözoğlu bana telefon etti. Ahmet ağabey rektör Atilla Kılıç devamlı olarak vakıf beni destekliyor diyor ve bu konuda bir propaganda yapıyor. Bu doğru mu" diye bana sordu. Biz seçimin öncesinde bir karar almışız seçimlerin arifesinde benim konudaki demecimi okumuşsunuzdur. Ama Kamuran eksik yazmış. Üniversiteler anayasamıza göre özerk kurumlardır. Oraya kimsenin bir baskı yapması doğru olmaz dolayısıyla biz bu hususta vakıf olarak üniversite seçimlerine hiçbir şekilde karışmıyoruz ne kimsenin yanındayız ne kimsenin arkasındayız. Ama bu konuda lütfen siyasilerde karışmasın dedik. Çünkü üniversiteler siyasetten uzak olması gereken kurumlardır. Kamuran Alagözoğlu siyasetle ilgili ifade ettiğim bölümleri yazmamış. Bir de ben mevcut Rektör Atilla Bey´in böyle bir açıklama yaptığına inanmıyorum dedim. Kamuran bu sözümü de yazmamış. Bunu söylememe rağmen yazmamış..."

     

      Bugüne kadar "Bolu'da güvendiğim bir gazetecisin" şeklinde, taa Kaptan Kaptangil olayından beri her karşılaştığımızda sürekli yüzüme karşı övgülerde bulunan Ahmet Ağabeyimizin röportajın başında beni kastederek, "...Ben sözlerimin çarpıtılmasına çok üzülüyorum. Onun için güvenilir insanlarla konuşmak istiyorum" şeklinde bir cümle söylemiş olabileceğine inanmıyorum. Bu olsa olsa röportajı yapan kişinin, beni küçük düşürmek için küçük bir çarpıtmasıdır diye düşünüyorum.

       Evet Ahmet Ağabey'in Bolu'dan doğru, ne kadar eksik ve yanlış bilgilendirildiği bu röportajda gayet açık bir şekilde belli oluyor. Örneğin Atilla Kılıç'ın, vakfın kendisinin arkasında olduğu şeklinde propaganda yürüttüğünü sağır sultan bile duyduğu halde, belli ki bu konu Ahmet Ağabeyimize hiç iletilmemiş.

      Ahmet Ağabeyimiz bu röportajda "Vakıf olarak hiç kimsenin arkasında veya karşısında değiliz. Bu konuda vakıf olarak karar aldık" diyor. Ama Atilla Kılıç'ın tekrar atanması konusunda Cumhurbaşkanı'ndan ricacı olan bir mektup yazdığını da yine kendisi söylüyor. 

     

      Sonuç olarak, İzzet Baysal Vakfı Mütevelli Heyeti üyeleri başta olmak üzere, bütün Bolulular olarak önce İzzet Baysal'ın Bolu'da var oluşunun önemini, Bolu'ya kattıklarını iyi idrak etmeliyiz. Sonra da, "Bolulular bu vakıf sizindir O'na sahip çıkınız" sözünden hareketle bizlere yüklenen sorumluğun bilinci ile başta üniversitemiz olmak üzere vakfın bütün eserlerinin kötü niyetli insanların eline geçmemesi için elimizden geleni yapmalıyız.

     

     

     

    • namuslu aydınlar1 Şubat 2010 . 22:46

      Bolu´nun sesi gazetesi Editörü hangi ilkeli ve tarafız yayıncılıga imza atmıştır gerçekten merak konusudur. Yazılan yazıların acaba seviyesini ve niteliğini akıl, mantık ve ahlak süzgecinden geçiren tarafısız birileri varmı acaba? Acaba bunun altından hangi çapanoğlu çıkacak.  Bir yerel gazete neden belli bir görüşe çanak tutar acaba ve neden yanlış ve taraflı haberlere yer verir? Editörden: "....Bizim koskoca üniversitede seçilecek rektörü biz belirleriz gibi bir iddiamız hiçbir zaman olmadı. Ama geçmişten beri biliyoruz ki, bu üniversitede bazı basın(!) organlarının ‘danışmanlık ücreti’ veya ‘temizlik ürünleri’ adı altında kesilmiş 25 milyarlar, 23 milyarlar gibi meblağlarda faturaları gırla gidiyor. Benim gazetemin o üniversiteye, taaaa kurulduğu yıldan bu yana, yani 1992´den beri ilan bedeli olarak bile kesilmiş bir tek faturasını göstersinler, o kişiyi alnından öperim." yukardaki yazımı okumanı ve iyi anlamanı tavsiye ederim. Bu üniversitede kimsenin okumadığı paçavra gazeteleri ile rektör seçimlerinde belirleyeci rol üstlenen üstün zekalı gazeteciler var. Ve onlara üniversite kaynaklarından milyarlarca lira para aktaran rektörlerde oldu maalesef bu üniversitede. Ve biz hiç bir zaman böyle birşeye ne soyunduk, ne de üniversiteye melyarlarca lira faturalar kestik. Ne de çocuklarımız işe aldırıp rektörlere gebe kaldık. Sana da tavsiyem sokma akıllı olma. Biraz araştırırsan bu dediklerimin ne kadar doğru olduğunu sende anlayabilirsin. Bunun için birazcık akıllı ve mantıklı olmak yeterlidir.
    • namuslu aydınlar29 Ocak 2010 . 22:38

      Böylesine saygın bir Üniversite´nin iç işleri hakkında bilgi sahibi olan veya olmayan kişilerin olur olmaz yorumlarda bulunması çok talihsiz bir durum. Bolu´nun sesi gazetesi bugüne kadar ilkeli yayıncılık dışında duvar yazıları gibi oldukça seviyesi düşük hatta dedikodu niteliğinde yazılara yer verip sürekli  mevcut yönetim hakkında kötü propaganda yapılmasını gazetecilik olarak değerlendirmiştir. Rahmetli İzzet Baysal´ın eserlerine bu şekilde sahip çıkılmayacağı açık ve nettir. Editörden: Bolununsesi Gazetesi´nin ilkeli ve tarafsız yayıncılığı mesaj defterine de aynen korunmuştur. Mevcut yönetimi eleştiren mesajlar olduğu gibi, mevcut yönetim yanlısı mesajlarada aynı ölçüde yer verilmiştir. Bunu görmezden gelebilmek için kör olmak gerekir.
    • Omen Rugancı 26 Ocak 2010 . 01:36

      Sayın. Alagözoğlu, Yazınız Aibü nün Tarihsel süreç içerisinde Krolonojik Rektör seçim ve atama süreçlerini hatırlatmıştır. Sayın Ahmet Baysal Cumhurbaşkanlığı Makamına Yazıldığı gibi Gerçekten de mektup göndermişse. Rektörlük ataması için bu çok önemsenmelidir. A.K Tekrar atanırsa, F.Sırmatel, G.Heper, H.Erkol ve F.Enginden uzak durmalı hatta onları dışlamalıdır. A.K nın tekrar ataması kurum içerisinde anarşi oluşumuna neden olacaktır. H.C de aynı durumdadır. C. Uyan Tekrar değerlendirilmelidir.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak