Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Zafer Yurdaer Ağabeyimizindir!

Kamuran Alagözoğlu

    9 Ekim 2006

    DİE (Devlet İstatistik Enstitüsü), ya da yeni adıyla Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)?nun Bolu'yu en zengin 2. il ilan etmesinin ardından, bizzat hazırladığı analiz ve mukayese raporlarıyla DİE?nin bu raporlarına karşı çıkan Yurdaer Ağabeyimiz sonuna kadar mücadele etti.

    Kimseyi ikna edemedi. İkna etmesi de mümkün değildi zaten.

    Çünkü Yurdaer Ağabeyimizin anlattıklarını anlamak için, O?nu anlayacak kadar bilgili olmak gerekirdi. Anlatmak istediklerinde ise bu kapasite yoktu, dolayısıyla Bolu'dakilere bunları anlatmak için boşuna ter döktü. Sonunda bir Bolu Platformu oluşturularak DİE?ne dava açıldı. Aradan iki seneye yakın zaman geçti. Yurdaer Ağabeyimizin çabaları ancak sonuç verdi. Mahkemenin bilirkişi tayin ettiği Başta Prof. Dr. Kenan Mortan olmak üzere, ekonomi alanında Türkiye?nin ünlü üç profesörü Bolu'nun haksızlığa uğratıldığını, hesaplamaların yanlış olduğunu ifade eden raporlarını mahkemeye sundular.

    Yurdaer Ağabeyimizin Bolu'da anlatmaya çalışıp anlatamadıkları, bu profesörlerin hazırladıkları raporlarındaki satırlarından dökülünce, herkesin ağzı açık kaldı. Düne kadar kendisine inanmayıp, ?DİE?nin raporları doğrudur? diyenler, şimdi utanç duymalıdır.

    DİE?nin bu hatalı raporu nedeniyle, Bolu'nun uğradığı rakamsal boyuttaki zararı nasıl karşılanabilir? Şimdiden bunların hesabı yapılmaya başlanmalıdır.

    -Yurdaer Kalaycı ağabeyimizin Bolu'nun en kültürlü, en birikimli ve en zeki insanı olduğunu her fırsatta söylüyorum. Bu sefer olsun yiğidi öldürüp hakkını vermesin bilelim. DİE?ye karşı Bolu'nun haklılığını ispatladığı bu davayla kazanılmış zafer, öncelikle Yurdaer Ağabeyimizindir. Bolu şükran duygularını ifade ederek, kendisini alkışlamalıdır.

    Helal olsun Yurdanur Hanım?a

    Milletvekilimiz Mehmet Güner?in sekreteri Belediye Başkan Yardımcısı olmuş. Yaygın basın başta olmak üzere bizim taklitçiler de habere balıklama atlamışlar.

    Zaten ulusal dedikleri o basın haberi bize ne şekilde vermişse, o şekilde yemeye alışmışız bir kere!

    Ne olmuş yani bir sekreterden başkan yardımcısı olamaz mı?

    Hem siz bu sekreteri ne kadar tanıyorsunuz?

    Siz hiç yönetici sekreter diye bir şey duydunuz mu?

    Siz böyle bir sekreter görmediğiniz için, sekreter deyince aklınıza telefonlara bakmaktan bile aciz tipler geliyordur mutlaka.

    Yurdanur Aybar, Ankara?da bakanlıklarda uzun yıllardan beri sekreterlik yapmış, bürokrasiyi çok iyi bildiği gibi, çok geniş bir portföye sahip olan bir kişidir.

    Ankara?da yol-yordam bilerek iş takip etmek, öyle her yiğidin harcı değildir. Uyanık Başkanımız, kendisine Bolu'dan gönderdiği insanların Ankara?daki işlerini halletmesi ve yine Bolu Belediyesi?nin Ankara?daki işlerini halletmesi için görevlendirerek, çok da akıllı bir iş yapmıştır. Ankara?da işini gördürdüğü her vatandaşımız, kendisine banko oy olarak geri dönecektir. Yurdanur Hanım, önce Mehmet Güner?in, şimdi de Başkan Alaaddin Yılmaz?ın Ankara?da yüz akı olmaya devam edecektir.

    Zaten Milletvekilimiz Mehmet Güner için; ?arkasında eşi Habibe Hanım olmasa?? denilerek, ?her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir kadın vardır? deyimine vurgu yapılıyor.

    Yalan da değil, zaten Milletvekilimiz Mehmet Güner ve Başkanımız Alaaddin Yılmaz da şirket ortaklıkları gündeme getirildiğinde, işlerini eşlerinin üzerinden yürüttüklerini kabul ediyorlar. Yani ikisi de hanımlar üzerinden prim yapmaya alışık aslında.

    -Bolu'da eşleri, Ankara?da da Bolu Büyükelçisi Yurdanur Hanım sayesinde işler yürüyor, geçinmenin kolayını bulmuşlar aslında. Helal olsun valla!

    Yönetici Konfüçyüs

    Konfüçyüs, hükümdarın isteği üzerine bir süre için şehrin yönetiminde olmayı kabul etti. Yedi gün izledi. Yedinci gün yüksek memur Şao-Çeng?i idam ettirdi ve cesedin üç gün açıkta kalmasını emretti.

    Öğrencileri çok şaşırdılar, yanına gittiler, sordular: ?Şao-Çeng bu şehirde hatırlı ve kuvvetli bir adamdı. Şimdi şehrin yönetimini aldıktan sonra ilk işiniz onu astırmak oldu. Bu yaptığınız doğru mudur? Bildiğimiz kadarıyla bu adam haydutluk, hırsızlık yapmamıştı...? Konfüçyüs ?yaptığımın nedenlerini size anlatayım? dedi ve anlattı; ?Dünyada beş ağır suç vardır. Haydutluk ve hırsızlık bunların arasında değildir, daha sonra gelirler. Bu beş suç şunlardır:
    Birincisi uyumsuz ve asi bir tabiatla birlikte gözüpeklik. İkincisi aşağı bir hayat tarzıyla birlikte inatçılık. Üçüncüsü çenesinin kuvvetli olmasıyla birlikte yalancılık. Dördüncüsü herkesin ayıbını, kusurunu aklında tutmakla birlikte, herkesle dost geçinmek. Beşincisi hak ve adalet duygusu olmamakla birlikte yaptığı haksızlıkları süslü ve parlak gerekçeler arkasına gizlemek.

    Şao-Çeng?de bunların beşi de vardı. Nereye gitse taraftar topluyor, hizipler yaratabiliyordu. Aldatıcı fikirlerini parlak konuşmaların arkasına gizleyebiliyordu. Zulmüyle adaleti tersine çevirebiliyordu. Aşağılıklar birleştiği zaman ortaya çok güçlü bir kötülük çıkar. Ben de şehir halkı için tasalanmak yerine, bu adamı idam ettirmeyi tercih ettim?

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Çok söyleyen değil, çok iş yapan yöneticeye muhtaçsınız.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak