Haykırış

  Yaratan evrendeki tüm varlık ve cisimler bana tespih ediyor diyor.

 

  Akşam sabah oluyor, yaz ise kış....

 

  Topraktan toprağa bir yolculuk var tüm evrende.

 

  Demirin ve camın topraktan gelip toprağa yolculuğu gibi.

 

  Bir köpeğin tüm zamanını mercek altına alın, var mı çevreye bir zararı? Yok.

 

Neden, çünkü yaratan aklı vermemiş ama ne zaman ne yapacaklarını işlemiş de yollamış. Hiç ilk defa doğum yapan hayvan gördünüz mü? Nasılda ne yapacağını bilir. Hiç gördünüz mü çevreye zarar veren, israf eden bizden başka bir varlık. Tüketmeden üreten, ürettikçe tüketen, tükettikçe yaşadığı çevreye zarar veren.

 

     Biz acımasızca dünya nimetlerinin paylaşıldığı bu düzende, yavaş yavaş kendi cehennemimizi yaratıyoruz. Kitapların yazdığı mahşer adım adım yaklaşıyor tüm evrene. Paylaşmanın, paylaşımcılığın, adaletin sorgulanması, masaya yatırılması gerektiği şu zamanda her geçen gün geç kalıyoruz. Dünya ısınıyor, sonumuz yaklaşıyor.

 

    Beyefendiler buhrandan sonra yeni düzeni kurmak için zaman kaybetmeden çalışmaya başladılar.

 

   Önce su bilgi şöleni,  sonrada AB enerji başlığı. .

 

   Dünya kaynaklarının %70'ini kullanacaksınız, biz azınlığa da % 30 bırakacaksınız. Sonra da bizi yoksul listesine koyup IMF'nin kucağına bırakacaksınız.

 

    Yeter....

 

     Artık aklımızı başımıza alıp, çocuklarımıza bırakacağımız dünyayı daha da geç kalmadan bu durumdan kurtarmanın çarelerini arayalım. İstemiyorum 3G telefon, bilmem kaç ekran plazma. Ben yeşil kırlarımı, köy tavuklarımı, kıpkırmızı yanaklı köy çocuklarımı geri istiyorum.  

    

     Ben babaannemin bahçeden kendi ürettiği tohumu istiyorum, İsrail tohumunu değil.

 

     Beyler kendinize gelin, Kutsal Kitap'ta diğer varlıkların aksine, adı geçen ve kutsal oldukları kabul edilen yunus ve bal arıları sürüler halinde intihar ediyor. Sizce neye şahit olmak istemiyorlar? Başka bir yerde aramayın bunun cevabını, neye şahit olmak istemedikleri yine o Kitap'ta yazıyor. Kitap ölülere değil biz yaşayanlara.  Herkes öğrenecek, ama şu Kur'an kurslarında yetiştirdiğiniz çocuklara kendi dilimizde de kitabımızı okutup, ne demek istediğini tartıştırırsanız. Atatürk Türkçe din ibadeti derken, bu mantıkla düşünmüş. Sizin dini gelenekselliğe kurban ettiğiniz gibi değil.

 

     Yine o Kitap'ta çok kutsal olan bir anne olarak sizlere yalvarıyorum.