BolununSesi; Halkın Gazetesi

Üsttekilerin kavgası bir başka olur

Esra Yıldız

    9 Şubat 2013

    İspatsız ya da doğru...
    Birkaç hafta içinde neler öğrendik neler!
    İthamlar, birbirini karalamalar kırla gidiyor.
    İçimden sormak geliyor. Şimdiye kadar neredeydiniz beyler?
    Gemi su almaya başlayınca ya da ayağınıza basılınca mı "doğrucu" oldunuz?
    Yoksa "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" sözü, yılan dokununca tersine mi döndü?
    Ama belli ki; ya iktidar, ya da cebinizdeki yol kesilince birden Köroğlu kesildiniz.
    Millet şimdi olup bitenlerin hepsini toparlayıp; ne olduğunu anlayamaz, ben hele bir yardımcı olayım.
    Olayların başlangıcı ne?
    Uzunca zamandır devam eden, iki siyasinin amansız iktidar savaşı...
    Hem de ikisi de belli bir makama ulaştığı halde...
    Mevkiye ulaşmak beyleri keser mi? Kesmez. Orada sürekli olmak çok önemli...
    Yoksa millete hizmet bahane.
    Onun için ilk hedef; parti içindeki rakibinin yolunu kesmek.
    Nasıl yapacaklar bunu?
    Sakladıklarını birer birer ortaya çıkararak, adeta kusarak...
    Yolu ne? Yandaş haline getirilmiş basın.
    Şimdi sesler duyuyorum; "Heyyy bir dakika, basın bağımsızdır!".
    Basın bağımsız mı? Nerede görülmüş ki; bizde olsun.
    Basın eğer habercilikten ekmek kazanıyorsa; bu mümkün mü?
    Bir limana sığınacak; limancı gibi, o da yolunu bulacak.
    Hadi bakalım, yarısı millete başka servis yapar, öbürü başka.
    Onları anlarsınız. Bağlı oldukları siyasinin hep iyi, diğerinin hep kötü haberini yaparlar.
    Kötü olan hiç iyi iş yapmaz mı da adı gazetesinde anılmaz?
    Anılmaz, anılmaz. Aldığı görev budur, eve götüreceği ekmek; aldığı görevi ifadan geçer.
    Sonunda gazeteciler de birbirine girer. İş "mal beyanı" karşılaştırmasına kadar gider.
    Siyasi karşı basından sürekli şamar yerken, öne geçmek adına diğer elindekileri de kullanmaktan vazgeçmez.
    Biri elindeki 18.madde dosyalarını, aba altından sopa gösterir gibi, kendi adamlarına araştırmaları için verir.
    Altından çıkacaklar aslında bellidir.
    Yandaş basın boş durmaz, sorduğu sorularla hamleye destek verir.
    "Yeni D100 Karayolu geçen o büyük araziyi ne zaman ve neden aldın?"
    Diğeri boş mu duracak?
    "Senin kamu toplantılarında emlakçıların işi ne?"
    "Peki, sen onu bunu bırak da çiftlik yapıyorsun ya; bu makama gelmeden seni tanımayan iş adamları sana neden kefil olur, neden yol gösterir?"
    "Vay efendim, sen bunları nasıl deşifre edersin?"
    "Sen önce mezbahaya olan borcunu öde. Zaten şimdiye kadar bir baltaya da sap olamamışsın."
    "Vay anam vay! Sen hem benim kuyumu kaz, bir de paraya boğduğum kulübün güvenlik işini al. Yok ya!"
    Hoop! Al aşağıya.
    Kulüp boş durmaz, destekleyici açıklamayı yapar. Desteklemek zorunda, yoksa musluğu kapanır.
    Tıpkı destekleyici iş adamları gibi...
    Siz işli güçlü insanlar, neden siyasileri desteklersiniz ki?
    Dava için.
    Hadi be oradan...
    Davayı sorsam, iki kelam edemezsiniz. Ancak siyasinin işaret ettiği yerde dikilir, işaret ettiği işe destek olursunuz.
    Nereden gelir bu iyilik duygusu?
    Menfaatten kardeşim menfaatten.
    Adamlar iş adamı, dava adamı değil. Onlar davaya değil, direk cebe bakarlar.
    Sıralayın bunları yan yana.
    Siyasileri, onları destekleyen iş adamlarını, gazetecileri vs. vs.
    Güya hepsi toplumun en üstündeki şahsiyetlerdir.
    Giydirin kefeni anımsatacak beyaz giysileri, koyun önlerine bir ayna.
    Bir baksınlar şöyle kendilerine.
    "Vicdanımız rahat mı?" diye.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Oto Lastik