Park park olalı böyle zulüm görmedi

Titiz olmak iyi midir bilmem ama ben öyleyim işte.

Her gittiğim, gördüğüm yere üstünkörü bakmam,  en ince detayına kadar gözlemlerim.

Bana uymaz ise, eyvah! Bir an önce orayı terk edip kurtulmak isterim, seversem de tam tersi.

Hafta sonu dışarıdan yapılırken sürekli gördüğüm, yeni adı ne olur bilmem ama eski adı ile Bolu Belediyesi Atatürk Orman Parkı'nı şöyle bir dolaşmaya gittim.

Parkın duvarlarının yıkılması ile çevreyle bütünleşmesi çok isabetli olmuş, dışarıdaki koşuşturmayı görüyorsunuz ama bu sizi içerde daha da rahatlatır bir ruh haline sokuyor.

Dışarıdaki hengâmeyi görüp içerinin kıymetini bilmek gibi...

Parkın daha çok eksiğinin olduğunu görüyorum, açılmamasının da sebebi bu sanırım.

Ama en büyük eksikliğine; yürüyüş yollarında yol alıp, ayağıma bulaşan inatçı çamurun sıvaşmasının nedeninin ne olduğunu düşünürken şahit oluyorum. 

Sulama sularının fazlasının yollara akan kısmı bile bu çamurun oluşmasına yeterli geliyor.

Nedeni mi?

Yer üstü sularının zarar vermeden akacağı, düşünülmeyen böylelikle de yapılmayan kanal ve menfezleri.

Yağmur yağdığında o yol ve alanların ne olacağını düşünmek bile beni rahatsız ediyor.

Bu kadar önemli bir detayın, hayır detay değil, olmazsa olmaz unsurun neden unutulduğunu anlamaya çalışıyorum.

Acaba parkın aynı zamanda su sporlarına hizmet vermesini mi düşündüler diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Herhalde yine acelecilik, yine projesizlik, yine iş bilmezlik...

Sonra gözüm yeni parkın yeni misafirlerinin izlerine çarpıyor.

Hazretleri yemiş içmiş, pisliklerini on adım sonra yerleştirilen çöpe atmak yerine onları giderken oturağının önüne sanatsal da kabul edebileceğim bir estetikle vitrin yapmış.

Ya diğeri!

O da sigarasının kutusunu kendince görünmez kılıp, böylelikle ondan kurtulmuş, aynı zamanda da onu atmak gibi gereksiz bir eylem için kendini hiç yormamış.

Vallahi bravo!

Daha parkı açmadık ama bizim ahali açmadan niyetini belli etti.

Su kanalı olsa ne olur olmasa ne.

Hiç olmazsa siz değil, su sporları gelişir.

Yağmur yağar da bu park sizden kurtulur, başını dinler.

İş yapmakta değil, aynı kalmasını sağlamakta ve kullanmakta.