BolununSesi, yazılmayanları ve yazılamayanları yazdığı için OKUNUYOR

Pazara düşen sağlığımız

Esra Yıldız

    17 Ekim 2009

    Para kazanma hırsı işgale devam ediyor.  Bu işgal, artık sağlık gibi önemli öğeleri de kapsıyor.

    Söz konusu sektör artık güçlü kartellerin elinde... Ticaretteki birinci kuralın, karın maksimize edilmesi olduğu göz önüne alınırsa, bunun sağlık sektöründeki yansımasının sonuçları düşündürücüdür. 

    Sağlık hizmetlerinin özeleştirilmesinin önü açılmasından sonra mantar gibi türemeye başlayan özel hastane ve kliniklerin birer ticari kuruluş olma gerçeği ve bu kuruluşların çoğunun kar gözeten ulusal gruplar tarafından açılması, endişeleri bir kat daha artırıyor. Ancak istisnalar kaideyi bozmaz kuralı ile gerçek hizmeti veren sağlık kuruluşlarını bu eleştirilerimin dışında bırakıyorum.

    Artık para kazanmak için gözden çıkarılan şey vatandaşın malı ya da cebindeki parası değil, sağlığı.

    İşletmeye para lazım ise, kapıya gelenin bu amaçla ne pahasına olursa olsun kullanılması kaçınılmaz.

    Kuruluşun müşteri portföyünü artırmak için isimli doktorları transfer etmesi çok önemli. Bu isim yapmış ve muayenehaneleri kapatılmaya zorlanmış doktorların transferi, ancak yüklü maaş ve primlerle mümkün. Hal böyle olunca bu giderlerin karşılanması hem de kar edilmesi kaygısı ile yapılan ticari mücadele, müşteriden azami yağ çıkartma eylemine dönüşüyor. Ben sana bu ücreti veriyorsam gereğini yapmalısın baskısı hükümetlerin doktorlar üzerindeki diğer zorlamaları ile birleşince, yapılan yeminler ister istemez erozyona uğruyor.

    Kamuoyuna yansıyan olaylara baktığımızda bu düşüncelerimizin ne kadar doğru olduğu ortaya çıkar. Kırık olmayan kola takılan platinler, basit karın ağrısı şikâyetinin apandisit ameliyatına dönüşmesi, normal tetkiklerin ameliyat olarak kayıtlara geçmesi, sahte operasyonlar ve verilen ilaçlar, birbirine düşen üstatlar, birbirine uymayan raporlar...

    Niye bu hale geldiğimize gelince çağdaş medeniyet seviyesini yakalama ölçüsünü Avrupa ya da ABD'yi taklit etme olarak gören ecdadımızın, sonunda birilerini nemalandırmak adına sağlık hizmetlerini özel sektör ve onun acımasız kurallarına kurban edilmesi diyebiliriz.

    Günü kurtarmak adına, yandaş gruplara peşkeş çekilen ama özeleştirilmesine karşı olduğumuz stratejik değerlerimizin yanında, sağlık gibi önemli bir konunun da bu yolda heba edilmesi bir felakettir. Bu konu, TOKİ uygulamaları ile devletleştirilen inşaat sektörü konusundan daha önemsiz değildir. Ucu, toplumun sağlık gibi önemli bir konusuna dayanıp kalmaktadır.

    Toplum ahlakı ve değerlerimizin hızla irtifa kaybettiği şu günlerde, insani değerlerden de uzaklaştığımızı görmeyecek kadar kör olduk. Para ve şöhret olma hırsı her şeyin önüne geçtiği gibi politikalarında bu gibiler için üretildiği günleri yaşıyoruz.

    Bu sistem içinde, işleri düzeltecek nesilleri nasıl yetiştireceğimizi düşünürken, onları da dünya üzerinde hiç uygulanmayan domuz aşısına kurban etmek, işin diğer acı mizahsanıdır.

    Açılımları yaşadığımız elektronik çağda mektuplaşma hızına mahkûm olduğumuz bu günlerde, yönetenler acele edin, daha çok açılıma ihtiyacımız var.

    Bir tarafta ölüp kalmazsak, önce sizin eğitiminize,  sonra genel eğitime, sonra sağlığa...

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Öğretmenler! Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak