Halkın vicdanının SESİ olmak SUÇ değildir

Atam sen mi bize veda ettin, yoksa biz mi sana veda etmeye zorlanıyoruz.

Esra Yıldız

    1 Mart 2010

     

      Bu günleri göreceğim aklıma bile gelmezdi.

      Ama maalesef istemeden de olsa bu günleri yaşamak zorunda kaldım.

      Şu milletin, en son bile olsa askerine toz konduracağı aklımın ucundan bile geçmezdi.

      Tatbikat amaçlı olduğuna inandığım, onlarında gerçek hayatta mutlaka olmasını istemediği, sadece var olduğu kabulü ile hazırladıkları eylem planlarını ortaya çıkararak işlem yapan; bunca komutanı, ilim adamını içeri alan zihniyeti anlamam mümkün değil.

      Bu bağlamda Atatürkçü Düşünce Derneği'ni basarak, Türkan Saylan gibi bir ilim ve hayırsever kadını son günlerinde gözaltına alıp, bu gibi vatansever oluşumların altında vatan hainliği arayanlara ve aynı zamanda bunu hukuk adına yaptığını söyleyenlere inanmam gerçekten çok zor.

      Atatürk ve devrimlerine karşı yürütülen sistematik saldırı, küresel güçlerinde katkısıyla o kadar başarılı bir dönemece girdi ki şaşmamak mümkün değil.

      İşte, size nerelere geldiğimize dair canlı bir örnek;

      Bundan on beş gün önce gittiğim bir sinema filminden önce verilen gelecek film ile ilgili fragmana öyle bir sevinmiş ve heyecanlanmıştım ki, eşime bu filmin çok rağbet göreceğini söyleyerek bize bir an önce bilet almasını istedim.

      Bu film, usta sanatçı Zülfü Livane'linin yönettiği "VEDA" isimli eserdi.

      Konusu ise Cumhuriyetimizin, yaşadığımız egemenliğin en büyük mimarı Kemal Atatürk'ün yaşam kesitinden bir bölümdü.

      Hem konunun, hem de yönetmenin üstün özelliklerinden dolayı filmin çok rağbet göreceğini ummuş, bundan dolayı bir an önce yerimizi ayırtmak istemiştim.

      Yanılmışım.

      Üç salonda da oynamasını, hatta öğrencilik hayatımda geçmişte şahit olduğum gibi okulların para toplayarak sıra ile öğrencilerini götüreceğini beklediğim film; şaşırtıcı bir şekilde tam tersine ana salonda oynayan film afişlerinin sergilendiği panoda yoktu.

      Koskoca Atatürk'ün konu edildiği filim, maalesef aynı firmanın başka bir işletmesindeki kenarda köşede kalmış küçük bir salonunda gösterime alınmıştı.

      Ana salonlar ise bizi oluşturan bu günkü fertlere özdeş kahramanların sahne aldığı "Recep İvedik 3" ve "Eyvah Eyvah" filmlerinin işgali altındaydı.

      Neden mi?

      Çünkü akşam evinde saçma sapan yarışma programları, kültürümüzü/ananelerimizi yozlaştıran diziler, kan revan içinde kalan oyuncular arasındaki dövüş sporları ile dolu televizyonu izleyerek uyuşan, uyutulan bizlerin başka filme gitmesi beklenemezdi.

      Ancak para kazanabilecekleri filimler ortadaydı.

      Üç kuruş para kazanma yüzünden, böyle bir filmi seyircisizde olsa ana salonunda yer vermeyen sinemacıya, yer vermiş olsa da bu filim yerine çocuklarını Recep İvedik filmine götüren bizlere; sonuna kadar yazıklar olsun.

     

     

     

      

     

    • sevim ERDEM7 Mart 2010 . 08:14

      duygularımı anlattığın için  söyliyecek kelime bulamıyorum sağol
    • SAFİYE ACARLI5 Mart 2010 . 22:49

      Süpersin fikirlerine sonuna kadar katılıyorum.Türkiyenin kanayan yarasını kalemine aldığın için sonsuz teşekkürler.05.03.2010

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Sincan Hurdacı