BolununSesi; Halkın Gazetesi

Efsane

Esra Yıldız

    19 Ocak 2010

     

      Güçlülerin arasında kalmak, onlarla mücadele etmek zordur aslında.

      Birde gerçekte imkânlarınız dar, her yönden esen sert rüzgâr sizi dalınızdan kopartıp bir tarafa savurmak için acımasızca esiyorsa.

      O dalda kalabilmek için başka özeliklerinizi kullanmak, öne çıkartmak zorundasınız. Hatta bazen öyle bir inançla tutunursunuz ki ben en güçlüyüm diyen yaprakların bile esamisini okursunuz.

      Yoktan var etmek, varmış gibi onlarla mücadele etmek, çok zor olsa da bir o kadarda muhteşemdir.

      Devlerle dar imkânlarla yarışmanın çimentosu inançtır, sevgidir, birlikteliktir, çok çalışmaktır ama en önemlisi dürüstlüktür. O meziyet, gizli bir elle zaman içinde cebinize akçeler bırakır. Yakıtınızın bittiğini zannettiğinizde ilerlemenize ilaç olur.

      İşte tüm bu mücadelelerle imkânsızı başarmanın adı efsane olmaktır.

      Nesilden nesile anlatılan, özünde saklanan sırlarla dolu, olağanüstü gerçek bir hikâye.

      Ancak, efsanenin yapılacak en ufak bir hata ile sadece bir masala dönmesi içten bile değildir. En büyük düşmanını dışarıda aramak da yersizdir. 

      Yoktan var edilen başarı harcının karışımını, nefis, ego ve hırs bozar. Onların amacı kolaycılık ile başarıyı yakalamak ama gelecekten umut harcamaktır. Geleceği satın alarak, harcayarak ortaya koyulan başarının foyası, yarınlarda ortaya çıkar. Çıkınca da iş işten geçer.

      Aynı tatanga, hodri meydan efsanelerinin masala dönüşmesi gibi ki onların masal olduğu yerde efsane olarak kalmakta ne gurur vericidir.

      Ne olduğumuzu, nerden nereye geldiğimizi unutarak davranmak, yersiz hırslara kapılarak tehlikeli sulara açılmak, yarattığımız sihrin en büyük düşmanıdır.

      Bizler, efsanenin kahramanları, içimizdeki şeytanın yanıltmalarına izin vermeden hareket ederek, o kimsede olmayan meziyetlerimize sarılarak, efsaneyi yazmaya devam etmeliyiz.

      Sizler, paralı askerler, kendi ifadenizle huzura geldiniz. O huzurun ne imkânlarla yaratıldığını bilerek bize olan borçlarınızı ödemelisiniz. Bizi taşımanız yere getiremeseniz bile terinizin son damlasına kadar mücadele etmek, haklarımızı sonuna kadar size helal etmeye yeter. Biz biliyoruz ki zaten o son damla yeşil zemine düştüğünde feriştahı gelse bile önünüzde duramaz.

      Sizler ve bizler, efsane yazmaya devam edeceğiz. Sahnenin ikinci yarısındaki dekor, artık bizim dekor. Bolunun yiğidi serti, soğuğu, karı, buzu sever. Kurdun sevdiği demir çelik pususu artık dağıldı, Mevlana şenlikleri de geride kaldı.

      Yağ yağ ki kar, dağın zirvesine yârin kırmızı mendilini boynuna bağladığı beyaz atıyla çıksın Köroğlu meydanlara.

      Kırmızısıyla, Beyazıyla, Yarenleriyle...

    • Güray Mercan21 Ocak 2010 . 16:18

      Ellerinize sağlık. Harika bir yazı olmuş. Bolu´nun yiğidi karı, buzu, soğuğu sever ama huzur arayan arkadaşların da sevmesi lazım diye düşünüyorum.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak