Para aşkı

   Kapitalizm bu kardeşim, ne anlar, önüne geleni yıkar geçer.

   Bir dizi yayına girdi, kıyamet koptu.

   Yürüyüşler, demeçler, protestolar, tehditler...

   Buna karşılık yayıncı kuruluş ve yapımcılar, "Sanat bu kardeşim, biraz bu pencereden baksanıza. Bak şu iki haftada tarihimize olan ilgiyi arttırdık. Herkes kitapçılara koşup, tarih kitabı alıyor. İnsanlar Kanuni'yi tanıyorlardı, bir de Hürrem'i tanıdılar. Fena mı oldu yani?"

   Politikacılar da boş durmadı. İdeolojilerine göre açıklamalarda bulundular. Kimisi "Yayından kaldırılsın." dedi, kimisi "Ne zararı var kardeşim, dursun" dedi.

   RTÜK uyarı cezası verdi; ama ikinci bölüm, sanki bu cezaya aldırış etmezmiş gibi, harem odasında, Kanuni ile Hürrem'in arasında geçti.

   Bu arada yayıncı kuruluş bu ilgi ve alakadan memnun. Asıl amacına ulaşarak; reklam ve diğer kalemlerden malı götürdü, götürmeye devam edecek.

   Kim düşünür tarihi, kim düşünür Osmanlı'yı, kim düşünür Kanuni'yi...

   Gelsin paralar, dönsün kapitalizmin acımasız çarkları.

   Ne diyor kapitalizm? "Özel mülkiyet ve araçların büyük bir bölümü bende. Bunları da ben işlettiğime göre; yatırımı da, dağılımı da, geliri de, üretimi de, malı da, hizmeti de ben belirlerim."

   Böyle yaparken de; ne milli değer tanırım, ne de başka bir şey...

   Ben bunları anlatırken, "Dizinin yayında olmasından rahatsızım" görüntüsü vermiş olmayayım. Benim derdim, okuyucuların konuya başka bir pencereden bakmalarını sağlamak.

   Gerçi, çoğu para için her şeyin satılabileceğini biliyorlar ya. Olsun, yine de hatırlatayım dedim.

   Gazetelerin spor sayfalarına baksanız, her gün yabancı transferlerin biri gidiyor, biri geliyor.

   Nedeni belli, süper ligdeki yabancı kontenjanı...

   Bu kontenjanın sayısı her geçen yıl artıyor. Lig Türkler'in ligi olmaktan çıkmak üzere...

   Bir de ülkemiz gelen lejyonerler için vergi cenneti olunca, oh ne ala!

   Bu ara federasyon da boş durmuyor; görüntü de olsa, bas bas bağırıyor. "Ülke futbolu geliştirilecek."

   Pardon, nasıl gelişecek? On tane yabancıyla mı?

   Sen onu külahıma anlat. Senin derdin yabancıları Türkiye'ye getirip, Süper Lig'e ilgiyi artırmak ve bu sayede Süper Lig'in marka değerini yükselterek, reklam ve sponsor gelirlerine ulaşmak.

   Kim takar milli sporu, yerli oyuncuyu, amatörü, Türk gencini...

   Önce para, sonra canan...

   Hava yere kıpırdanıp durmayın. Bu devran devam ettikçe, para için daha bu çarkların neleri öğüttüğünü ömrünüz yetiğince görürsünüz.